Narlar çiçeğe durdu buralarda. Güzün kızıl tesellileri. Kral tacına benzeyen tepesiyle, soylu bir lütuftur ellerimizin arasında tanelenişi. Anneannem Narın tek bir tanesini yere dökmeden yiyen cennete gidermiş. derdi; öbür dünya inancını sevimli bir yolla vurgular gibi.rn    Bu narin ve kişilikli meyvenin ilk ortaya çıkışı hayli efsanevi: Ferhat'ın Şirin'i başka başka bir erkekle, İran Kral'ıyla evlidir. Ferhat'tan, karısının heykelini dağa oymasını ister. Derken Ferhat hem karşısında her gün Şirin'i gördükçe hem de aşkın imkansızlığını dağın bağrını deşerek fark ettikçe hezimetiyle günbegün ezilir. Dağdaki sanat eserine saygısından belki hançeri yüreğine saplar ve yüreği nar olup saçılmaya başlar. Aşkı aşk yapan göklere çıkarıp ilahlaştırma şiddetimizdir. Yani herkes kendi narıdır saçılmışlığının.rn    Hiç bir köy düğününde evlenmek istediniz mi? İlkel lambalar altında toprak bir alanda, buruk sazlardan tınlayan meyan türküler, muzip oyun havaları. Türlü gelenekler arasında kapıdan girerken bolluk, bereket adına nar kırılır. Ön yargı kırılır, bekârete dirayet kırılır. Ferhat'ın döşünden kırsal damadımızın ayağının ucuna saçılan nar halâ aynı hipnozunu koruyor bolluk vaat etme babında.rn    Aşk ateşi anlamındaki nar çokça geçer türkülerde  Ben yandım aşkın narınarn                                                                                              Meyletmem dünya malınarn                                                                                              Ölürsem ben mezarımarn                                                                                              Gelme gayrı gelme leyli leyli rnKavuşamayınca türkü olunuyor; Yanmak yüceltilmek ister.rn    Her iki nar, iki uç manada olsa da derinlerde, detaylarda birleşiyor sanki. Biri görüntüde biri imgede, ikisi de aşkı çağrıştırıyor. Ağaçtaki nara değil de yürekteki nara içilir ama. Bir nar şarabı etrafında, Ferhat'ı, Neşet Ertaş'ı ve o müzmin yangınımızı hayret ve aşkla yeniden yad ederek mesela.