Öncelikle bu köşeden sizlere seslenebilme ve sohbet edebilme şansını tanıyan, vesile olan herkese teşekkür ederim. Uzun soluklu umarım yazabilirim. Zor iştir yazmak aslında. Bu günlerde başladı başlayacak üniversite ve bölüm tercihleri telaşı, aile ve öğrencileri heyecan içinde bırakmakta. Sistem olarak değerlendirildiğinde eğitim sisteminin herhangi bir basamağındaki problem, tüm sistemi etkilemekte ve bu çoğu zaman entropiye neden olmaktadır, olacaktır. Uzun yıllardır akademik anlamda tecrübelerimden hareketle en ciddi problemlerden biri tercih edilen üniversiteden çok, kazanılan bölümün öğrenciler tarafından tam olarak istenilerek tercih etmedikleri; istedikleri bölüm olmayınca istemeseler de istedikleri yakın bölüme yerleşmeleri sorunudur. PDR olmazsa sınıf ya da okul öncesi öğretmenliğinde öğrenim görmeye hak kazanan öğrenciler gibi... Böyle bir durumun ortaya çıkmasında birçok bağımsız değişkenden bahsetmek mümkündür. Devlet memuru olma isteği, anne babanın çocukların yerine tercihte bulunmaları, sosyal çevre baskısı, akran etkileri, vs gibi. Tamda bu noktada yapılan hatalar öğrencilerde ve geleceklerinde değişik travmalara neden olabilmektedir. Sevmediği yemeği yemek zorunda veya arkadaş baskısıyla istemediği oyuna zorlanan çocuklar gibi. Kafasında tasarladığı mesleği icra edemeyen öğrenci hep zihninin bir tarafında uzun yıllar bu problemi çözmekle meşgul olmaktadır. Burada başka bir şeyde gözlemliyorum. Böyle travmatik durumlar lisans sonrası öğrencilerde yüksek lisans hevesini tetiklemekte. Çünkü haz almadığı mesleği yapmaktansa bu yolla kendini gerçekleştirmeyi aramaktalar. Yüksek lisans eğitimine böyle içsel bir zorlama ile başlanması lisansüstü eğitimi de olumsuz etkilemektedir. Lisansüstü eğitimde ya yeni bir arayışın adımı hale gelmekte ya da yeni bir iş olanağı şekline dönüşmeye başlamaktadır. Üniversite sayısının gün geçtikçe artması neredeyse her ilde bir üniversitenin olduğu düşünülürse. Üniversite sınavını kazanmak kolaylaşmaya başlamakta ve istenilen bölümleri hedefleme daha da ulaşılabilir hale gelmiş görünmektedir. Oysa burada önemli noktalardan biri her üniversite ve bölümlerin nitelik açısından eşitsizliği yine belli üniversite ve bölümlerde yoğunluğa neden olmaktadır. Bu açıdan öğrenciler çeşitli sebepleri de buna ekleyerek yaşadıkları illerden diğer illere tercihte bulunmaktalar. Bu aralar bu konuda yazılı ve görsel basında oldukça fazla görüş ve öneriler okuyoruz. Tercihlerde nelere dikkat edilmeli, hangi bölümler ve üniversiteler tercih edilmelidir vs gibi. Geçenlerde hoşuma giden ve görüşlerine katıldığım birkaç öğretim üyesinin görüşleriyle devam edelim. Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Canbulat: Öğrenci kendini iyi tanımalı, hayattan ne istediğini, hayallerini ve hedeflerini iyi belirlemeli, yeteneklerinin, güçlü ve zayıf yönlerinin farkına vararak, ülkemizin istihdam şartlarını da dikkate alarak, bugünün Türkiye'sine ve dünyasına göre değil yarınlara göre bir tercih yapmalıdır. , şeklinde üniversite tercihinin önemine vurgu yapmıştır. Diğer taraftan öğrencilerin hayatlarının şekilleneceği ve severek meslek yaşamını sürdüreceğini düşündüğümüzde öncelikle mesleği yapacak öğrencinin kendisi başta ailesinin ve alan uzmanlarının görüşlerini de alarak tamamen hayal ürünü olmayan gerçekçi bir yaklaşımı tercih etmelidirler. Böylece seçimlerinin artı ve eksilerini görmeleri mümkün olabilecektir. Yine Özgür Bolat üniversite tercihlerini yaparken birçok bağımsız değişkenin dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak asla bölümün prestijine göre karar verilmemesini, sevmediğiniz bir iş, prestijli diye yapılmayacağını, mümkün olduğu kadar da aileden uzakta üniversitenin seçilmesi gerektiği ki hayatın sorumluluğunu alabilme becerisini kazanmayı ve öğrencinin becerilerini kullanabileceği ve yapmaktan keyif aldığı bölümlerin tercih edilmesini önermektedir. Buradan hareketle birkaç tavsiye ile bu haftaki yazımızı tamamlayalım. Yukarıda ifade edilen görüş ve önerilere katılmakla beraber bunların dışında birkaç özeleştiri de yapalım. Üniversite ve bölüm seçilirken öğrencilerin ilgi heyecan ve meraklarına uygun tercih yapacağız diye gerçeklerden uzak tercihler de yapılabilir, bu noktayı gözden kaçırmayalım. Popüler meslek diye bir meslek yoktur. Popüler meslekler diyerek istihdam sorunu yaşanan mesleklerin durumu gözler önünde. Millet olarak iş garantisi var diye bazı branşlara hücum etmemek gerekir. Çünkü mezun aşamasında o bölüm mezunları ciddi sorunlarla karşılaşabilmektedir. Öğretmenlik, meslek bölümleri, hemşirelik, hukuk, PDR vs gibi. Asıl olan hem sevilen yapılmak istenen hem iş garantisi olan hem de sosyal statü sağlayan üniversite ve bölümleri ve tercih etmektir önemli olan. Bu vesileyle ailelerin ve öğrencilerin her şeylerin gönlünce olmasını dilerim. Selamlarımla.                                                            Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman KARATAŞ