Kamu denildiğinde akla “memur”, VHKİ olarak bilinen “Veri  Hazırlama Kontrol İşletmeni”, Tüm kurumlarda  işlerlik gösteren “Hizmetli”, ”Şef”, “Bilgisayar İşletmeni”, “Şube Müdürü”, ”Müdür” vs vs.. çoğaltabileceğimiz statülerin kurumdan kuruma özlük hakları bakımından farklı uygulamalarına tanık olduk!  Olmaya da devam ediyoruz ne yazık ki!Hoppala!Ne diyorsunuz der gibi siniz..Haklısınız da!İşin püf noktası ise  “da “ sında.Kurum denildiğinde şöyle bir örnekleyerek irdelersek,  Hastahaneler, PTT,  DDY ( Devlet Demir Yolları), THY ( Türk Hava Yolları ) vs vs… uzatabiliriz biz bu listeyi.    İşin örneklem kısmına geldiğimizde; Misal ! Hastahanelerde  ve PTT de çalışan personellerin özlük hakları yönetmeliklerine bakıldığında, çalışma saatlerinden tutunda, kıdem ve  dereceye dair  yönetmelikler, alt‘tan üst’e kadar herkese eşit maddeler (657 syl md.) işlemektedir.  Örneğin; Kademe ilerleme maddesinde “Memurun kademe ilerlemesinin yapılabilmesi için, bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olması ve bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması şartları aranır.” denilmektedir. Bir başka madde ye daha yer verelim.“Devlet memurlarının (657, 2547 ve 4/B’li personel) yıllık izin sürelerini baz alalım.a) 1 - 10 yıl                             :20 gün,b) 11 ve üstü                         : 30 gün,     Bir başka kurum, DDY ( Devlet Demir Yolları ) örneklemimiz olsun.     Diyor ki DDY ‘ında ki Onuncu Kısım İlerleme ve Yükselmeler  Alt Maddesinde Kademe  İlerleme Şartları’ nın 67. Maddesince; Personelin kademesinin ilerlemesi için;     a)  Bulunduğu kademede en az 1 yıl çalışmış olması,     b)  O yıl içinde olumlu sicil almış olması,     c) Bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin olması, şartlarının bulunması gereklidir.        Diyeceksiniz ki, şimdi bunlara ne gerek vardı.Düşünün ki, bir Kurum olsun. Ülkenin her kurumunda işlerliği tartışmasız  (ast’ından üst’üne kadar) üstün niteliklerle görevlerini haiz memur ve idarecilerle işlerlik göstermekte olsun. X Kurumuzu çözdük öyle sanıyorum ki.Yıllardır süregelen ve hala şaşmayan bir mantıkla devamını rehavetle sürdüren Kurumumuz MEB.MEB gibi bir kurum ( nedense ! ) kendi kurumsal yapısında çarpık bir hukuksal işleyiş vuku bulmakta ve adaletsiz uygulamalarına tanık  olunmakta ne yazık ki.Açalım bunu biz!MEB, kurum özelliği itibariyle iki statü öngörmekte.“Öğretmen “ ve ”Memur.”Ayrıma dikkat edelim.Öğretmen ve Memur!Diğer kurumlarda bu sadece Memur iken, daha sıfatlandırma aşamasında bile MEB, kocaman bir ayrımın ilk basamaklarını atıyor ne yazık ki!Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birimlerde görev yapan VHKİ ( Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni), Şef, Bilgisayar İşletmeni, Programcı,Teknisyen, Tekniker, Hizmetli, Kaloriferci,Şube Müdürü, Müdür vs.. statülerdeki lerde Memur (!) iken, ne hikmetse, MEB, Memur ve Öğretmeni cart ! diye bir çırpıda bir kağıdı ikiye böler gibi!, siz AYNI KURUMDA FARKLI STATÜLERSİNİZ! diyerek, kurumda ikilik yarattı yıllarca ve bu gaf hala devam etmekte.Öğretmende bir Memur statüsünde oysa!Madalyonun birde isimlerdirmenin ötesindeki diğer  bir yüzü daha var ki!İçler acısı!MEB’in daha ilk basamakta ayırdığı Memur ve Öğretmenlerin Özlük haklarına bakıldığında aşina göze çarpan bir acziyet (!) , bir üvey evlat muamelesi (!) realitesidir.Çok basit bir örnek!             Öğretmenler, 8.dereceden sonra ek gösterge alabilmekte iken, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birimlerde görev yapan (!) Meb Memurlarının 3. Dereceden sonra bu hakları bulunmamaktadır.           Yine Öğretmenler, her Eğitim - Öğretim Yılı başlarında “Eğitime Hazırlık Ödeneği “ adı altında bir ek  ücret hakları saklı iken, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birimlerde görev yapan (!) ,Meb’in kuruluş ve işleyiş  amac ve kapsamlarının içerisindeki Eğitim-Öğretim hizmetleri için çalışan Meb Memurları  bu haktan mahrum bulunmaktadır.           Yine bir başka örneklem; Öğretmenler Yıl içerisinde ki Ders Programı  saatleri kadar mesai yapmakta ve artı haftalık ders saati kadar “ek ders ücreti “ almakta iken, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birimlerde görev yapan Meb’in üvey evlat saydığı Memurlar (!),  bu haktan da mahrum olup, Mevzuat gereği  günlük 8 saat, haftalık 40 saat mesai  yapmaktadırlar.              Bir başka örnek; Öğretmenler  mevzuat gereği Temmuz – Ağustos  aylarında tatil hakları var iken, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birimlerde görev yapan (!)  Meb Memurları; Meb’in öz evladı saydığı Öğretmenlerin özlük hakları, Öğretmenlerin  Eğitim, gıda, ücret vb. ihtiyacları adı altındaki iş ve işlemleri için ve  yine yıl icinde Okulların  Tadilat ve  ihtiyaçları Öğrenci – Öğretmen  iş ve işlemleri  vs. hizmetler için aralıksız hizmet vermektedir. Üstelikte Öğretmenlerin gözünde ki “Memur yatıp kalkarak maaş alıyor. İşi savsaklıyor” algısına rağmen..!Sizce de bir  ayrım yok mu?             Eğri oturup doğru konuşalım. Adaletin sembolü olan adalet ve düzen tanrıçası Themis’in yüzü kızarmıyor mudur sizce de?      Ya MEB?    Hani diyorum, Meb'de birilerinin yüzü kızar mıyor mudur bu kadar büyük adaletsizlikler karşısında?!Veya;Meb Bakanlığını işgal eden Bakanların sizce de rahat mıdır ki vicdanları?      Muhtemel  MEB, yıllardır süregelen ve hala şaşmayan bir mantıkla devam eden bu adaletsiz uygulamayı bir gün fark edip silkinecek ve bu çarpık ayrıklığa “dur!” diyecek.Diyecek de!Ne zaman?!..Muhteşem güzellikler, muhteşem emeklerin ardında gizlidir...