“Liselere giriş sistemi değişiyor.” “Üniversiteye Giriş Sistemi yine değişiyor.” “Öğretim Üyeliği Atanma Yönetmeliği Değişiyor.” Öyle sanıyorum ki, başlıklar çok tanıdık! Şu yaşımıza kadar ne kadar çok sınav sistemi, ne kadar çok eğitim sistemi, ne kadar çok  atanma yönetmeliği değişiklikleri  gördük, yaşadık, yaşattırıldık(!) değil mi? Tarihçemize bir göz atmaya ne dersiniz? Değerli büyüklerimiz, Ölçme ve Değerlendirmelere yönelik ne zaman, ne değişikliklerle Eğitim Sistemine ne derece katkıda/zararda (!) bulunmuşlar şöyle gözlerimizin önünden bir geçirelim. Sorgulamaktan korkmayalım lütfen! Şöyle bir düşünelim hele.. Geçin geçin.. İstirham ederim. Hemen yanı başınızdaki koltuğa ilişip, şöyle zihnimizde bir film şeridi geçişine izin verelim. Hiç olmazsa biz, ince eleyip sık dokuyalım,  ülke geleceğinin direceni Eğitim Sistemini(!). 1960'lı yıllarda lise mezunları az olması sebebiyle, fakülteye her başvuru yapan direk başvuruları kabul edilirdi. 1970 li yıllarda, Üniversiteler arası kurul, üniversiteye giriş sınavlarının tek merkezden yapılmasını uygun bulmuş ve 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun 52. Maddesine dayanarak 19 Kasım 1974 tarihinde Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÜSYM) kurulması kararı verilmiş ve bu kurulca uygulanacak sınavlar neticesinde Üniversiteye alımlar gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Yıl 1981 ‘e gelindiğinde bu kurul, Merkez, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) adı ile Yükseköğretim Kurulunun bir alt birimi haline getirilmiştir. Bu tarihten itibaren ikili baraj sistemini içeren, ÖSS, ÖYS sistemi ile Üniversiteye öğrenci alımları süreci başlamıştır. Yıl 1999.. İki basamaklı Üniversite Seçme Sisteminin yeterliliğinde bir hata olduğunu düşünmüşler ki   değerli büyük başlarımız,  İki başlıklı sistemin ikinci basamağı  (ÖYS) kaldırılmıştır. Sadece Üniversiteye yerleştirmeler de mi oldu peki bu değişiklikler? Tabi ki hayır! Tarihleri bir kenara bırakırsak,  düşünün ki, LYS, LKS, TEOG .. Daha adını unuttuğumuz pek çok sınav! Yine, değişiklikler sadece Ölçme ve Değerlendirmeler  (yerleştirmeler)  de mi idi sadece diye bir soru yöneltsek? Dudaklarımızın arasından çıkma zorluğu yaşasa da(! ), yine kocaman bir “Hayır”  cevabı çarpıyor siluetimize! İlk önce 5+3, sonra 4+4 .. Peki, artık Eğitim Sistemi adına, “ Tamam! Oturdu.”  diyebiliyor muyuz? “Bir daha kıyafet değiştirir gibi değişiklik yapılmayacak(!), Çocuklarımız,  geleceğimiz(!)   huzur ve ferah içinde artık uyum sağlayabilecek yeni Eğitim Sistemine !” diyebiliyor muyuz? Hani diyeceğim o ki, “Yarına güvenle bakıp, daha değişmez Eğitim Sistemi!  Değişse de, öyle her koltuğa ilişen değil de(!) Konusunda yetkin, uzman, hani ehli kişilerce,  uzun etütler ve irdelemeler neticesinde, herkesin istediği aydın, çağdaş bir eğitim sistemi olur. “diyebiliyor muyuz? Ne yazık ki buna da cevabımız, kocaman bir “Hayır!”! Hayda!! Ne diye  “yazık” dedim ki şimdi(!)? Çok mu Polyanna yım? İtiraf etmem gerekirse evet! Öyle üstünkörü de değil ha! Bayağı bayağı değil mi? Düşünün ki, bir sistem değişikliği yapıldığında, bir sistem ile okul hayatına başlayan bir öğrenci daha okulunu bitirmeden yeni bir sistem değişikliği ile karşı karşıya kalıyor. Peki bu öğrencilerin/ velilerin kafalarında ne tür sorunlar oluşuyor?   Biliyor muyuz? “Acaba(!)  doğru mu?” Çocuklarımız, gençlerimiz, velilerimiz bu yeni değişimden nasıl etkilenir(!)? İhmal ettiğimiz öğrencilerimizi ( ki, “Geleceğimiz!” diye nutuklar çekeriz her kürsüde!) nasıl şekillendirir bu yeni sistem(!)?  “ diye sorguluyor muyuz (!)  hani değiştirirken ki acaba sistemi? Kime sorsak, Eğitim Sistemi denildiğinde,  ne yazık ki, kafalarda pek çok soru işareti! “Bence bir sorun Yok ! “ diyen öyle sanıyorum ki aynı soruyu aynaya geçip bir daha sorgulasın kendini. Zira, “Kendimize dürüst olmadığımızda, çevremizden dürüstlük beklemenin imkansızlığının altını çizmek isterim.” Bu sınav değişiklikleri ve sisteme dair değişiklikler konusunda  çok tanık olduğum ve sizlerinde sık sık karşılaştığı bir gerçeklik var, o da; öğrencilerin ve velilerin  geleceğe yönelik yüksek kaygı düzeyi içinde bulunduğu! Diyorlar ki aydınlık geleceklerimizin ( öğrencilerimizin) her biri, “_Önümüzdeki  yıl Sınav Sistemi değişirse(!) nasıl Üniversiteye gireceğim?” . ”_ Nasıl bir gelecek inşa edecegim?” Veya “Hangi Liseye gideceğim bilmiyorum?” Velilerimiz farklı mı? Hayır! “Bu sistemde çocuğum nasıl Üniversiteye yerleşecek?!” Veya “Çocuğum hangi liseye/ortaokula yerleşecek(!)?” Düşünüyorum da, Hiç mi bir öğrenciye veya veliye sorulmuyor? Hiç mi bir konuya yetkin bir uzmana danışıl mı yor? Hiç mi fikir alınmıyor? Etüt hiç mi edilmiyor? Öyle çat hani, “ben yaptım oldu mu oluyor(!)? Kim ödeyecek ki bu öğrencilerin, bu hayal kırıklıklarının bedelini? Kim ödeyecek söyler misiniz bu vebali? Hiç mi sorgulanmıyor sistem değişiklikleri esnasında yetkin kişilere? Kimlere ne katıyor? Kimlerden ne götürüyor(!)? Geleceğimiz  aydınlık nesilimiz,  bu kadar mı DEĞERSİZ!!! İçinde yaşadığımız süreci küçük bir örnek olay ile resmetmeye (tablolaştırmaya) çalışayım. Eğitim Yöneticileri ile Öğretmen arkadaşlarımızla ve velilerle sohbetlerde, bu sene Liselere giriş sistemini etüt ettiğimizde, elzem neticeler beklendiğini  rahatlıkla belirtebilirim. Diyebilirim ki, Liselere girişte büyük bir karmaşa ayan beyan kapıda! Önce Nitelikli, niteliksiz diye ayrıma tabi tutup, ayrıştırıyorsun. Sonra ikametgaha yakın okul diye bir kavram ortaya atıyorsun. İçerik açıklaması mı? Ne gerek! Çözsünler sahadakiler! Kamuoyuna yeterli bir bilgi sunmadan, birkaç cümle ortaya atıp velileri ve okul idarecilerini karşı karşıya getirmek, ne derece doğrudur ALLAH(C.C)  aşkına! Bu “Ben yaptım. Oldu” ile eğitim nereye kadar yürüyebilir diye düşünmeden edemiyor insan! Oysa her değişim öncesi olması gereken, Hani ideal değişim yaklaşımı,   Başta sahadaki kişilere birebir, öyle gelişi güzel de değil  (“Anket gönderdim ve aynı gün içinde cevap verin. Hoş vermesenizde önemli değil. Yapmamız gereken sorulması.”idi denmesi,  ne derece doğru etüt edilmesi gereken bir başka boyut! ) değişimin etkileyecek  kesimleri ile alanında yetkin, uzman kişilerinde içinde bulunduğu,  uzun etütler neticesinde, eksisinin ve artısının değerlendirildiği , planlı ve  programlı bir sistemle yürümeli ideal bir Eğitim Sistemi değişimi! Yanlış mıyım?! Soruyorum şimdi size? Sahi, bu kadar önemsiz mi Eğitim Sistemi? Kusura bakmayın. Mazur da görün beni lütfen. Zira idrakte hep sorun yaşıyorum da ben! Öyle ümit ediyorum ki, İdealini kurduğumuz sistem, bir gün ütopya olmaktan çıkacak! Önce hayal (!) zira öyle değil mi?… Şeker tadında nice Mutlu Bayramlarımız olsun… Dışarıya çıkarken, amman gülümsemelerinizi askıdan almayı unutmayın .. Sevgiyle kalın..