Eğitim Bir Sen (EBS) İstanbul 3 No'lu Şube Başkanı Erol Ermiş Temmuz zammına ilişkin şu açıklamaları kaydetti..

  • ''Ülkemiz; ekonomik büyümeyi ve enflasyonla mücadeleyi, gelir dağılımında adaleti ve işsizliği minimize orana düşürmeyi aynı anda sağlayacak bir vasatı oluşturacak kapasiteye sahiptir.
  • Hayatın pahalı, emeğin ucuz, fiyatların yüksek, ücretlerin düşük olduğu bir sosyo-ekonomik portre hiç kimsenin hakkı da hayali de hedefleri arasında değildir.
  • Herkesçe bilinen nedenlerle enflasyonun yüksek seyrettiği, tedarik zincirinin bozulduğu, finans tarafında istikrar eşiğinin oluşmadığı bir dönemin içinde bulunuyoruz. Böylesi bir dönemde; yoksullar ve emekçiler gelir adaletsizliğini ve hayat pahalılığını doğal olarak daha net hissetti. Ücretlerde reel kayıp ve satın alma gücünde azalmalar yaşanmasına sebep oldu..
  • Türkiye’de son üç altı aylık dönemde yoksul kesimlere ve emekçi kitleye yönelik; hayat pahalılığını daha az hissedecekleri destek ve ilave artış paketleri devreye sokuldu. Asgari ücrete yönelik yüksek oranlı ve ara dönemde yapılan artışlar bu kapsam içerisinde yer almaktadır. Yine kamu görevlilerine 2023 Ocak’tan itibaren verilen refah payı kapsamlı ilave artış; bu çerçevede yüksek enflasyona karşı koruyucu ve gelir kaybına yönelik önleyici hamledir. Fakat, yapılan ilave artış, kamu görevlilerinin maaşlarını enflasyona karşı korumaya yetmemiştir…
  • Bütün bu adımlara rağmen, enflasyonda istenen düşüş gerçekleşmediğinden; 2023 yılı ikinci altı aylık dönemi için asgarî ücrete ilave artış ve en düşük devlet memuru maaşını 22 bin TL’ye çıkaracak şekilde kamu görevlilerine refah payı kapsamında ilave maaş zammı yapılması kararı bizzat Cumhurbaşkanımız tarafından deklare edildi. Bu kapsamda asgari ücrete yüzde 34 düzeyinde ilave artış yapılarak asgarî ücret 8.500 TL’den 11.402TL’ye yükseltildi. Böylece 2022 Aralık ayına göre asgarî ücret yaklaşık olarak yüzde 107 artmış oldu. Oransal açıdan tahminlerin üstünde fakat olması gerekenin altında bir asgarî ücret oluştu.
  • Asgarî ücretin 11.402TL’ye yükseltilmesi sonrasında kamu görevlilerinin maaşlarına yapılacak artış gündemin ilk sırasına yerleşti. Ayrıca haklı olarak son dönemlerde asgarî ücrete yapılan yüksek oranlı artışlar, asgarî ücretin kamu görevlilerinin maaşlarıyla kıyaslanmasına yol açtı. Asgarî ücret, verilebilecek en düşük ücretin alt sınırıdır. En düşük devlet memuru maaşı ise bir kararın değil bir hesaplamanın sonucudur. Bu nedenle, kamu görevlilerine en düşük devlet memuru maaşı net 22 bin TL olacak şekilde ilave artış yapılacağı ifade edilmiştir. Ancak 22 bin TL'nin açıklandığından bu yana alım gücü düşmüştür. O yüzden bu rakama yüzde 6'lık toplu sözleşme zammı ve enflasyon farkı da ilave edilmelidir. Ayrıca kamu görevlileri arasında farklı oran ve tutarlar şeklinde zam yapılması hatasına düşülmemelidir. Kamu görevlilerinin maaşlarına yansıyacak ilave artışta; (kendilerine makam-temsil tazminatı ödenenler hariç olmak üzere) mevcut maaş tutarları arasındaki oransal ilişkinin korunması hedef alınmalıdır. Bunun dışındaki hedefler; çalışma barışını, gelir adaletini, geçim endeksini olumsuz etkileyecektir. Bir de ne yapıp yapıp çoğunluğu üniversite mezunlarından oluşan devlet memurlarının maaşını, kamu işçilerinin maaşlarının üzerine çıkarmak gerekir. Bu sağlanmadan devlet memurları hem kendilerini değerli hissetmeyecek hem de çalışma barışı sağlanamayacaktır.
  • Yine temmuz ayında daha önce sözü verilen kira yardımı da hayata geçirilmelidir. Kira yardımı sembolik düzeyde kalmamalı, ev kirasının yüksek olduğu yerlerdeki kamu görevlilerinin tamamını kapsamalı, çalışanların geçimini kolaylaştıracak düzeyde olmalıdır.
  • Doğru, adil ve makul olanı yapmak noktasında yetkili muhataplarla temas kurulmalı ve ortak çalışma yapılmalı, bu çalışma sonucunda hazırlanacak mutabakat çerçevesi, kanun teklifi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmalıdır.'' diyerek sözlerini noktaladı..