İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "(İran-İsrail gerilimi) Bu tansiyonun bir an önce düşmesi, bölgemizde huzur ortamının pekişmesi gerekiyor. Sahada ne olup bittiğini de doğrusu çok objektif göremiyoruz. Daha çok siyasi söylemler veya kamu diplomasisinin ön plana çıktığı bir süreç gibi görünüyor. Bir an önce bunun ortadan kalkmasını temenni ediyorum, çünkü asıl mesele Gazze meselesi." dedi.

A Haber canlı yayınında soruları yanıtlayan Yılmaz, İran ile İsrail arasında yaşanan gelişmelerle ilgili, bölgede gerilim istemediklerini, Orta Doğu'da ciddi sıkıntıların olduğunu belirtti.

Yeni bir bölgesel gerilim olmaması gerektiğini söyleyen Yılmaz, "Bu tansiyonun bir an önce düşmesi, bölgemizde huzur ortamının pekişmesi gerekiyor. Sahada ne olup bittiğini de doğrusu çok objektif göremiyoruz. Daha çok siyasi söylemler veya kamu diplomasisinin ön plana çıktığı bir süreç gibi görünüyor. Bir an önce bunun ortadan kalkmasını ben de temenni ediyorum, çünkü asıl mesele Gazze meselesi. Bu yaşananlar Gazze'de olup biteni örtmemeli, gizlememeli, dikkatleri oradan başka taraflara yöneltmemeli diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Gazze'de bir insanlık dramı yaşandığını, bir an önce uluslararası toplumun ve bütün dünyanın dikkatini tekrar bu bölgeye yönlendirmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, her şeyden önce ateşkesin sağlanması, kesintisiz bir şekilde milyonlarca insanın ihtiyaç duyduğu temel hizmetlerin, insani yardımların, bir an önce Gazze'ye ulaşması ve nihayet orada daha kalıcı bir barışın sağlanması için hep birlikte gayret edilmesi gerektiğini vurguladı.

Yılmaz, Türkiye olarak bölgesel gerilimleri, tansiyonları düşürme çağrıları yaptıklarını, bu yönde gayret sarf ettiklerini dile getirdi.

Bölgedeki gerilimlerle ilgili gelecek süreçte atılacak adımlarla ilgili de konuşan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Türkiye hem milli menfaatlerimizi gözeten hem de temel uluslararası hukuku, temel standartları gözeten bir anlayış içinde hakkaniyetli bir duruş sergiliyor. Keşke bütün ülkeler de böyle yapsa. Maalesef özellikle Batı ülkelerinin, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere çifte standartlarla yaklaştıklarını, dolayısıyla hakkaniyetli bir tavır koyamadıklarını görüyoruz. Onları da bir an önce uluslararası hukuka ve hakkaniyetli bir yaklaşıma davet ediyoruz. Bunu yapmazsanız kalıcı bir huzur ortamı da oluşturamazsınız. Bunu görmemiz lazım. Orta Doğu'nun yeni çatışmalara ihtiyacı yok. Savaşlardan, çatışmalardan hiç kimse bir kazanç elde edemez. Bizim ihtiyacımız olan adil barış. Savaşın kazananı olmaz diyoruz. Adil bir barışın da kaybedeni olmaz. Dolayısıyla olması gereken diplomasinin ön plana çıkması. Uluslararası hukukun ön plana çıkması ve bu ortak standartlarla insani bir yaklaşımla bu olayların çözümlenmesi. Maalesef bugün farklı tavırlar, farklı anlayışlar görüyoruz. Bununla da sonuç almak mümkün değil. Eninde sonunda bundan dönüleceğini ümit ediyoruz. Aklı selimin galip geleceğini ümit ediyoruz ve Türkiye olarak da hem ikili görüşmelerimizde, çalışmalarımızda hem de uluslararası platformlarda bu sağlıklı tavrı her ortamda sürdürüyoruz."

İran-İsrail gerilimin Türkiye'yi nasıl etkileyebileceği yönündeki soru üzerine Yılmaz, etkinin gerilimin nereye gideceğine bağlı olduğuna dikkati çekti.

- "İnşallah derinleşmeden, yaygınlaşmadan bir an önce kontrol altına alınır ve tansiyon bölgemizde düşer"

Çok daha yüksek gerilim oluşup bölgesel sıcak çatışmalar yaşanması durumunda Türkiye'nin de diğer ülkeler gibi bundan etkileneceğini dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:

"Özellikle ticaret kanalıyla enerji fiyatları kanalıyla ama bugün o noktada olduğumuzu düşünmüyorum. Daha gündelik etkiler diyebiliriz bunlara. Bu tansiyon düştükçe bu etkilerin de ortadan kalktığını göreceğiz, diye düşünüyorum. Dolayısıyla şu anda böyle ileri yorumlar yapabileceğimiz bir ortamda değiliz. İnşallah derinleşmeden, yaygınlaşmadan bir an önce kontrol altına alınır ve tansiyon bölgemizde düşer. Sınırlı kaldığı sürece ve bir süre sonra tansiyon düştükçe bu etkiler geçici etkiler olarak kalacaktır. Çok köklü, yıllık rakamlara yansıyacak ölçüde etkiler oluşturmayacaktır. Tırmanırsa çok daha sıcak çatışmalar oluşursa elbette onun çok daha farklı sonuçları olur. Genel beklenti, genel kanaat bu tansiyonun bir süre sonra düşeceği yönünde. Çünkü bundan kimsenin elde edeceği bir kazanç söz konusu değil. Enerji, ticaret farklı kanallardan çatışma olması halinde, sıcak bir savaş olması halinde elbette belli etkiler oluşacaktır ancak öyle etkiler oluştuğu zaman ülkeler tabi ona göre kendi içinde farklı tedbirler alma imkanına da sahipler."

IMF'nin Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamayı da değerlendiren Yılmaz, seçim öncesi süreçte de bunu çok yoğun bir şekilde yaşadıklarını, maalesef artık dedikodunun, spekülasyonun adının kulis bilgisi olduğunu vurguladı.

Kaynağı belli olmayan, temeli olmayan hiçbir veriye dayanmayan iddiaların dolaşıma sokulduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Maalesef bazı kesimlerde de karşılık bulabiliyor bu tür dedikodular, söylentiler, spekülasyonlar. Burada biz yorulduk. Bunların bir kısmı sistematik olmayan dedikodular olabilir ama bir kısmının da ben gayet sistematik, Türkiye'yi yıpratmaya dönük, ekonomik politikalarımız başta olmak üzere Türkiye'nin başarıyla uyguladığı planları, programları gölgelemeye dönük çabalar olduğunu düşünüyorum. Bunların belli odaklardan kaynaklandığını düşünüyorum. Terör örgütleri var bunun içinde, FETÖ'sü, PKK'sı, maalesef içeride bunu siyasi istismar malzemesi haline getirmeye çalışan birtakım partiler var. Diğer yandan Türkiye'nin rakip devletleri var. Türkiye ile milli menfaatler anlamında, kendilerince Türkiye'ye dönük baskılar oluşturmaya çalışan güçler var. Bütün bunlar sosyal medya ortamını kullanarak çeşitli konularda spekülasyonlar üretiyorlar ve bize zarar vermeye çalışıyorlar. Dezenformasyon anlamında bir çaba içerisindeler. Buna karşı kurumlarımız, İletişim Başkanlığımız başta olmak üzere gerekli ortamlarda yalanlamaları yapıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, vatandaşlardan, yetkililerden duymadıkları konulara itibar etmemelerini isteyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin kesinlikle IMF ile stand-by vesaire öyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Oraya biliyorsunuz 2013'te noktayı koyduk. Sayın Cumhurbaşkanımız AK Parti iktidara geldiğinde geçmişten gelen bir ilişki vardı, borç yükü vardı. O borçlar tamamen temizlendi ve IMF ile o anlamda, stand-by anlamında şartlı anlaşma anlamında bütün ilişki noktalanmış oldu. Türkiye kendi bağımsız politikasını inandığı gibi yapıyor. Doğal bir ilişki bütün uluslararası kurumlarla olduğu gibi IMF ile de var ama kastedilen anlamda, geçmişte şartlı stand by'lar, şunlar bunlar... Onlara Türkiye 2013'te noktayı koydu. Bugün 2024'teyiz. 11 yıl olmuş. Birileri belki o günleri özlüyor olabilir ama kusura bakmasınlar biz buna hiçbir şekilde tevessül etmeyiz. Kendi aklımızla politikalarımızla ülkemizi yönetecek yetkinliğe sahip bir ülkeyiz. Bugün IMF de yaptığı açıklamada böyle bir şeyin olmadığını ifade etmiş oluyor."

- Yerel seçimlere ilişkin değerlendirme

Yerel seçimlerle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Yılmaz, seçimlerin hayırlı olmasını diledi.

Geçen yıl mayıs ayında bir demokrasi şöleni şeklinde genel seçim geçirildiğini anımsatan Yılmaz, "Vatandaşımızın, seçmenin iradesini her zaman olduğu gibi saygıyla karşıladık. Bundan başka bir şey de düşünülemez zaten. AK Parti'nin zihniyeti de zaten budur. Biz hiçbir zaman faturayı vatandaşa çıkaran bir siyaset anlayışına sahip olmadık. Sonuç ne olursa olsun dönüp kendimize baktık. Bu seçimde de aynısını yapıyoruz. Çok daha farklı bir oy oranı olsa çok daha yüksek bir oy oranı olsa da bunu yapacaktık onu söyleyeyim. Çünkü AK Parti'nin geleneğinde bu var. Hangi sonuç olursa olsun biz dönüp yine de bakarız. Daha iyisini niye yapamadık diye sorarız." ifadelerini kullandı.

Seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerin yapıldığını, raporlar hazırlandığını dile getiren Yılmaz, "Ne bizim içimizi karıştırmaya çalışanlara müsaade edeceğiz ne de vatandaşın vermeye çalıştığı mesajın gölgelenmesine. Bunu en güzel şekilde görerek gereğini yapacağız ve gelecekte çok daha iyi neticeler çıkacak inşallah." dedi.

Enflasyonla mücadele kapsamında üretilecek çözümler ve Orta Vadeli Programla ilgili soruları yanıtlayan Yılmaz, seçimsiz dönemin altın değerinde ve çok kıymetli olduğunu ifade etti.

Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrarın olmadığını dile getiren Yılmaz, "Orta Vadeli Programla ve 12. Kalkınma Planı'yla politika belirsizlikleri de ortadan kalkmış oldu. Yol haritalarımız netleşmiş oldu. Bunları kararlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. Seçim öncesi bir sürü spekülasyon yaptılar, ne oldu bakın. Seçimler yapıldı, Cumhurbaşkanımız programı kararlı bir şekilde devam ettireceğimizi çok net bir şekilde ifade etti. Dolayısıyla önümüzdeki dönem daha güçlü bir şekilde Orta Vadeli Programı, Kalkınma Planımızı hayata geçireceğiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deneyimli ve güçlü bir lider olarak programı desteklediğini söyleyen Yılmaz, Türkiye'nin tarihi bir şans yakaladığını belirtti.

Son 20 yıla bakıldığında, Türkiye'nin AK Parti döneminde alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna geçtiğini belirten Yılmaz, döviz meselesinin de özellikle seçim öncesinde çok speküle edildiğine dikkati çekti.

GÜNDEM ÖZETİ / 3 Mayıs 2024 GÜNDEM ÖZETİ / 3 Mayıs 2024

Vatandaşın yanıltıldığını ve zarara uğratıldığını söyleyen Yılmaz, "Döviz seçimden sonra patlayacak, şuraya çıkacak, filan gibi epeyce tezvirat yapanlar oldu. Bakın geçen yıl mayıs ayında 60 milyar dolar civarındaydı yıllıklandırılmış cari açık. Bugün geldiğimiz noktada 32 milyar dolar seviyelerine düşmüş durumda. Neredeyse yarı yarıya cari açığın azaldığını görüyoruz. Bu ne demektir? Döviz ihtiyacınız azalıyor demektir. Cari açık azalıyorsa döviz ihtiyacınız azalıyor demektir. Dolayısıyla Türkiye döviz ihtiyacı çok daha düşmüş vaziyette. İkincisi, izlediğimiz yeni makro politikalarla birlikte döviz kaynaklarına, döviz bazlı finansmana erişimin de çok daha kolaylaştığı bir dönemdeyiz. İhtiyaç azalmış, erişim imkanı artmış. Niye döviz ani hareket yapsın, hiçbir temeli yok. Bütçe açığını depreme rağmen çok iyi kontrol etmişiz. 6.4 olacak demişiz açık geçen yıl, kapatırken 5.2 ile kapatmışız. Bütçe tarafında da hakikaten güçlü bir duruş sergilemişiz. Bölgesel, jeopolitik gelişmelerin belli etkilerini saymazsanız, son derece olumlu bir havada gidiyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Merkez Bankasının da son haftalarda rezerv biriktirmeye başladığını belirten Yılmaz, piyasaların çok daha sağlıklı bir şekilde çalışmaya başladığına vurgu yaptı.

Spekülasyonların boş olduğu anlaşılınca tersine bir etki görüldüğünü belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Önümüzdeki dönemde de siyasi güven ve istikrar içinde kararlı bir şekilde bu politikalarımızı izlemeye devam edeceğiz. Cari açığı daha da düşüreceğiz. İthalatımızda da bir miktar gerileme söz konusu. Ticaret dengemiz iyileşiyor. Turizmde çok iyi gittik geçen yıl. Türkiye makro dengeler açısından baktığımızda olumlu bir şekilde devam ediyor. Günlük, haftalık, bazen bu seçim atmosferinde olduğu gibi aylık bazı etkiler olabilir. Bunların bazı olumsuz yansımaları olabilir ama bunlar geçici etkilerdir. Asıl bakılması gereken doğrultudur. Programınız ve programın sizi nereye doğru götürdüğüdür. Seçim sonrası dönemde daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

(Bitti)