Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, Kızılay'ın bütçesine ilişkin, "Nakdi, ayni ve insan gücü temelli çalışmaları var, bağışları fon ve gelir getirici şirketleri var" dedi.
Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu çalışmalarına katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Kınık, afetin yaşam döngüsü olduğunu belirterek, bunun afetin öncesi, hazırlık yapılan dönem; afet anı ve afet sonrasındaki dönem olduğunu söyledi. Kınık, "Afet öncesinde yapılan bir liralık harcama, afet sonrasında 7 oluyor. Afet sadece Afet ve Acil Durum sorumluluğunda olan hadise değildir, afet vatandaştan başlayacak çerçevede hareket edilmesi gereken hazırlık aşamalarını barındırır. Vatandaşa yönelik mevzuatlarla geliştirmeler yapmamız gerekiyor. Vatandaşta afet devletin işidir düşüncesi oluyor. Vatandaşın rol ve sorumlulukları da tanınmıyor" ifadelerini kullandı.
Kınık, Kızılay'ın çalışmalarına ilişkin olarak, "Afet teşkilatı yakın zamanda mahallelere kadar inecek, pilot uygulama 15 ilde sürüyor. Afetlerin etkisi ve hızlı müdahale koordinasyonu için 125 bin eğitimli gönüllümüz var, ama afet olduğunda tüm personel tam saha pres yapar. Üç temel görev alanımız var. Afetler, insani yardım ve toplum sağlığına yönelik hizmetler, beslenme stratejisi il bazlı çalışmalar yapmaktayız. Günlük kalori ihtiyacından gıda güvenliğine kadar pek çok başlık var. Manisa'daki pilot çalışma tamamlandı, ikinci faz için 9 ilde sürüyor. 400 bin kişiye beslenme sağlanıyor, 500 bine çıkmayı hedefliyoruz. adırın 250 bine çıkması hedefliyoruz" şeklinde konuştu.
Kızılay'ın bütçesine ilişkin soruya Kınık, "Nakdi, ayni ve insan gücü temelli çalışmaları var, bağışları fon ve gelir getirici şirketleri var. DASK olmadan oturulmazsa, oturulmasını cazip olmaktan çıkarmak gibi önlem alınabilir. Mesela Fatih ilçesi, yapı stoku eski. Ben buradan çıkayım bana iki daire ver, ya da 100 metrekare bana iyi yerden ver diyor. Yıllık üç milyon kan bağışı alıyoruz, 11 milyon vatandaşımız bağış yapıyor. Şartlı bağışların oranı binde beş. En kötü senaryoya hazırlanırız. Bir Marmara depremi senaryosu üç fayın beraber kırıldığı 7.5 büyüklüğü. Buna göre hazırlanırız" dedi.
Kınık şöyle konuştu:
"Ege bölgesinde ayakta durabilecek beslenme lojistiğine bakıyoruz ve anlaşma yapıyoruz. Böyle bir riskli durum olursa bana çalışacaksın gibi, mobil mutfakları seferber ediyoruz ama bölgede ayakta kalacak yerler ile de anlaşma yapıyoruz. Sahada boşluk oluşturacak bir durum şu anda Türkiye'de bulunmuyor. İzmir depreminde sıfırıncı dakikada İzmir'den, 5 dakikada diğer bölgelerden hareket ettik. Sıkıntısız kriz yönetimi olmaz ama Türkiye afet yönetimini geliştiriyor, merkezi ağırlığın yerel kapasiteye dönüşmesi lazım, Elazığ depremine göre İzmir'de daha iyiydik, yerel yönetim, İzmir halkının anlayışı, ilerleyen afet yönetimi gördük, ümit vericiydi."
(İHA)