Milli Eğitim Bakanlığı bir taslak hazırladı. Öyle bir taslak ki eğitim camiasında yer yerinden oynadı. Öğretmenler, sendikalar, öğrenciler, veliler, müdürler, zümreler... Hülasa eğitimin tüm paydaşları bir anda kendisini bu sistemin içerisinde ve gündemin zirvesinde buldu.rnBakanlık öğretmen performans değerlendirme sistemi ile öğretmenleri değerlendirmeye alacak, müdür, öğretmenler, veliler, öğrenciler... Hepsi öğretmene not verecek. Bu notlar öğretmenin performans puanını oluşturacak. Bir de öğretmenler sınava tabi tutulacak. 4 yılda bir. Planlanan bu uygulamaya bakıldığında sistemin işletme mantığı ile yapıldığı ortaya çıkıyor. İşletmelerde uygulanan ve çoğu zaman başarılı sonuçlar veren 360 Derece Sistemi (360 degree feedback system) ile çok benzeşen bu sistem ile MEB öğretmeni tüm paydaşlarına soruyor, değerlendirmelerini istiyor. Ancak eğitimde durum işletmeler gibi olmuyor işte.rnBir otomotiv yan sanayi üretim fabrikası düşünün. Aynı birimde 15 işçi çalışıyor. Tüm işçiler birbiri ile bağlantılı. Kullandıkları makineler ve makinelerin kapasiteleri belli. 1 makine 8 saatte 3.500 çeki demiri üretiyor. Eğer işçi bu makine ile 3500'e yakın çeki demiri üretebiliyorsa maksimum üretim yapıyor ve bu veriler kayıtlara geçiyor. Ancak bu işçi günde 1.500 çeki demiri üretiyorsa elde edilen veriler bu işçinin başarısız olduğunu gösteriyor. Kabaca verdiğim bu örnekte fabrikada bir işçinin başarılı olup olmadığı ürettiği ürün miktarına vb. somut sonuçlara bakılarak anlaşılabiliyor. Bu verileri tüm paydaşlar görebiliyor. Bölüm müdürü, şefi, astları, üstleri, çalışma arkadaşları hatta kendisi de performansını gördüğü için değerlendirmeye kendisi de dahil edilebiliyor. Bu sistem işyerlerinde başarılı değerlendirmeler yapılmasına olanak sağlıyor.rnPeki eğitimde durum aynı mı?rnTabii ki hayır.rnÖğretmen sınıfına giriyor, sadece öğrencileri ile muhatap oluyor. Çoğu okulda müdürler yılda bir kere bile öğretmeni izleme şansı bulamıyor. Zümrelerin birbirinin dersine girme imkanı hiç yok, velilerin derse girmesi yasak, öğrencilerin öğretmenleri değerlendirmesi ancak kendilerine davranış yönünden olabiliyor. İyi davranır, anlayışlıdır, vb. Öğretmenin akademk yetkinliğini değerlendirecek öğrenci yok denecek kadar az sayıda.rnŞimdi bir örnek vereyim. Veli açısından hangi öğretmen daha başarılı sayılacaktır siz karar verin.rn3. sınıf öğretmeni iki zümre olsun. A sınıfı öğretmeni MEB tarafından verilen müfredata uygun bir şekilde derslerini işlesin. Konuları yıllık planda belirtildiği şekilde işlesin. B sınıfı öğretmeni de 3 ayda tüm konuları bitirsin ve 4. sınıf hatta 5. sınıf konularını anlatmaya başlasın. Öğrencilere bu sınıflar seviysinde sınavlar ve testler uygulasın. Hangi sınıfın velileri öğretmenini daha fazla beğenecektir.rnSanırım B sınıfının öğretmeninin göklere çıkartılacağını söyler gibisibniz. Bu durumda B sınıfı öğretmeni yanlışlar yapmasına karşın kahraman olurken, doğruları uygulayan öğretmen velilerin gözünde olumsuz bir pzisyona düşmez mi. Çok az sayıda veliyi istisna sayarsak tabi.rnÖğretmenin ürünü de çeki demiri olmadığına göre, davranıştan toplumsal kurallara uymaya, görgü kurallarından insani değerlere kadar birçok konuda uzun vadede sonuçları alınan kriterler düşünüldüğünde, öğretmenlerin bir işletme mantığı ile değerlendirilmesinin doğru olmayacağı ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz aylarda öğrencilerin öğretmenler ile ilgili değerlendirme konularında yayınladığı sosyal medya paylaşımları durumun vehametini ortaya koyuyor. Öğretmenler öğrencilerin ve velilerin gözünde saygınlığını kaybediyor.  Bu nedenle diyorum ki...rnMEB daha fazla eğitim kokan, öğretmen kokan değerlendirme kriterleri bulmalıdır...