İSTANBUL (AA) - Bakü İnisiyatif Grubu'nca, "Dekolonizasyon: Rönesans'ın Uyanışı" konulu uluslararası konferans düzenlendi.

Grubun sömürgecilik üzerine düzenlediği 7'nci konferansta, 13 ülke ve 4 uluslararası kuruluşun temsilcileri bir araya geldi.

Fransa'nın denizaşırı bölgeleri Yeni Kaledonya, Fransız Polinezyası, Fransız Guyanası, Martinik, Guadeloupe, Wallis ve Futuna, Korsika ile Komorlar Birliği'nin temsilcileri konferansa katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Birleşmiş Milletler (BM) Dekolonizasyon Komitesinden bağımsız uzman Carlyle Corbin, 2. Dünya Savaşı'nın 1945'te sonlanmasıyla başlayan dekolonizasyon faaliyetlerinin 1990'larda yavaşlama gösterdiğini kaydetti.

Söz konusu yavaşlamanın nedenleri arasında Rusya ve ABD arasındaki Soğuk Savaş'ın sonlanması ve Namibya'nın bağımsızlığını ilan etmesini sıralayan Corbin, bu tarihten sonra yalnızca Doğu Timor'un 2002'de bağımsızlığını kazandığına işaret etti.

Corbin, "Dekolonizasyon: Rönesans'ın Uyanışı"na ihtiyaç duyulduğunu ve BM'nin bu husustaki uluslararası yükümlülüklerini benimsemesi gerektiğini vurguladı.

- "Türkiye, sömürgecilik geçmişi olmayan nadir ülkelerden"

Sömürgeciliğin ulusal kimlik üzerindeki etkilerine ilişkin konferansın ilk oturumunda söz alan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) Araştırmacı Tunç Demirtaş, Türkiye'nin sömürgecilik geçmişi olmayan nadir ülkelerden olmasının konferansın burada düzenlenmesinin nedenleri arasında yer aldığını kaydetti.

ABD'li kadın evlendikten sonra yerleştiği Bayburt'ta Müslüman oldu ABD'li kadın evlendikten sonra yerleştiği Bayburt'ta Müslüman oldu

Demirtaş, Türkiye ve Azerbaycan'ın Afrika politikalarının, bölgedeki faaliyetlerin "kazan kazan durumu" yaratılarak yürütülebileceğini gösterdiğini ifade etti.

Panelistlerden Ibrahima Diagne ise Soğuk Savaş döneminde kurulan tek kutuplu dünya düzeninin son iki yılda "güçlü biçimde" sarsıldığını, Çin, Rusya, Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler sayesinde Afrika'nın "nihayet tamamen dekolonize edilebileceğini" söyledi.