Eğitim camiası yeni Milli Eğitim Bakanının kim ve nasıl bir isim olacağını merak ediyor. Bakan Mahmut Özer'in milletvekili adayı olması nedeni ile Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan'ın kazanması halinde bakan olması beklenmiyor. Bu durumda da seçimi kim kazanırsa kazansın bakanın değişmesi bekleniyor. Öğretmenler ve eğitim camiası yeni bakanın kim olacağını merak ederken Eğitim Bir Sen (EBS) Genel Sekreteri Talat Yavuz bu istikamette bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:

TÜRKİYE YÜZYILINDA EĞİTİME DAİR

EBS Genel Sekreteri Talat Yavuz seçim sonrasının sonrasının Milli Eğitim Bakanı ne yapmamalı sorusuna cevap arayalım deyip yeni Milli Eğitim Bakanının nasıl özellikte olması gerektiğini açıkladı.

YENİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI

İşte o açıklama

Seçim sonrasının eğitim gündemine dair geçen hafta genel bir giriş yapmıştım. Bu hafta konuyu biraz daha somutlaştırarak önemli gördüğüm birkaç hususu sizlerle paylaşacağım. Bu arada seçim tartışmalarında eğitim başlığı neredeyse yok gibi. Halbuki bu dönemde eğitimi tartışabilmemiz gerekiyordu.


İsterseniz gelin bu gün meramımızı tersinden anlatmaya çalışarak, seçim sonrasının Milli Eğitim Bakanı ne yapmamalı sorusuna cevap arayalım. Her şeyden önce yeni bakan işe öğretmen eğitimi ile başlayacağını söyleyerek başlamamalıdır.

Eğitim alanındaki yenilikleri takip edebilmek gibi eğitim gerektiren ne kadar konu varsa zaten bunlar yapılıyor, önünde engel de yok. Karakterinde fedakarlık olan ve Anadolu’nun en ücra köşelerinde görev yapan öğretmenlerimize her yeni başlangıçta, eğitimleri yetersiz önyargısı ile yaklaşmak, muhtemel bir başarsızlıkta suçluyu baştan ilan etmek anlamına geliyor.


Öğretmenlerle ilgili duracağı yeri doğru tespit eden ve nezaket dilini ayarlayabilen yeni bakanımız, kapsamlı bir hasar tespiti yapmadan hiçbir icraat yapmamalıdır. Eğitimde başarının istatistiklerden öte bir şey olduğunu kabul ederek, okul öncesinden meslek liselerine kadar bütün sistemi sadeleştirerek, öncelikle eğitim kadrosunu gereksiz iş yükünden kurtarmalıdır.

“En başarılı yönetici, emretmeden yönetendir.” ilkesini aklından çıkarmayarak, koca bir sistemi tek elden, askeri birlik yönetir gibi yönetmeye kalkmamalı, her kademeden eğitim yönetcisinin becerisine, iyi niyetine ve alacağı inisiyatife değer vermelidir. Her hatanın aynı zamanda bir öğrenme olduğunu bilmeli ve insanların hata yapmakdan korkmamalarını sağlamalıdır.

Öğretmen ve okulun konumunu yeniden gözden geçirmeli, son yıllarda özgün çalışma alanı daralan okulu eski konumuna kavuşturmalıdır. Okul kendi dinamikleri üzerinden yürür, öğretmen yukarıda belirttiğim tarihi misyonuna uygun çalışırsa eğitim sistemimiz birçok badireyi kolayca atlatacaktır.

Yeni bakan okul dışında görevlendirilen öğretmen sayısını artırmamalıdır. Projeler okulda yapılmalı, projeden amacın eğitim olduğu unutulmamalıdır. Eğitim dışından istihdam edilen yöneticilere sadece lojistik görevi verilmeli ve statüsü ne olursa olsun öğretmen ve eğitim konularında yetki kullanmalarına izin verilmemelidir.

Yeni bakanımız, eğitimi bilen, alanında tecrübe biriktirmiş eğitim bürokratlarını tercih etmeli, eğitimciler karşısında özgüven problemi yaşamamalı, derdi eğitim olan bir kadro örgütlemelidir. Kendinden sonra görevi devralacak kadronun işini kolaylaştırmalıdır.

Çok şey söylenebilir ancak bu söylediklerimizin en azından anlaşılabilmesi için bile muhatabımızın eğitimci bir bakan olması gerekiyor. Bir de kendini camiaya kabul ettirme problemi yaşamayacak bir isim olursa bütün mesaisini eğitime ayırma imkanı bulacaktır.

Neden olmasın, bu sefer başka şansımız ve zamanımız da yok aslında.

Talat YAVUZ