LAHEY (AA) - Sudan, Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalarda, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduğunu vurguladı.

Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda faaliyetlerini yürüten UAD'de, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar sürüyor.

Sudan adına söz alan Sudan'ın Lahey Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Marwan A. M. Khier, "Sudan bugün burada, bu işlemlerin derin önemine dikkati çekmek üzere ve Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının hayata geçirilmesi bağlamında hazır bulunmaktadır." dedi.

Khier, "Mahkeme, bu tavsiye kararını vererek sadece İsrail ve Filistin'de değil, Orta Doğu ve ötesinde de adalet, barış ve güvenliğin teşvik edilmesinde önemli rol üstlenmiş olacaktır." ifadesini kullandı.

- "Mahkemeye sunulan sorular hukuki niteliktedir"

Sudan adına söz alan Maastricht Üniversitesi Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Dr. Fabian Raimondo da Divan'ın kendisine yöneltilen sorularda hukuki konulara ilişkin görüş verme yetkisi olduğunu belirtti.

Raimondo, "BM Genel Kurulunun talebi BM Şartı uyarınca yapılmıştır ve mahkemeye sunulan sorular hukuki niteliktedir." değerlendirmesinde bulundu.

Divan'ın istenen danışma görüşü vermemesi için geçerli nedeni bulunmadığının altını çizen Raimondo, Filistin halkının hala kendi kaderini tayin hakkını elde edemediğini dile getirdi.

Raimondo, Divan'ın BM kurumları tarafından alınan kararları ve yapılan tespitleri dikkate alarak, görüş vermesi gerektiğinin altını çizdi.

New York borsası düşüşle açıldı New York borsası düşüşle açıldı

- BM Genel Kurulu, UAD'den görüş istemişti

BM Genel Kurulu, 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD'ye, Divan Statüsü'nün 65. maddesine dayanarak 1967'deki savaştan bu yana İsrail'in Filistin'deki işgalinin hukuki neticelerine ilişkin 2 soru yöneltmişti.

BM Genel Kurulunun Divan'dan cevaplarını talep ettiği sorular şu şekilde:

"1- İsrail'in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?

2- İsrail'in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?"

Danışma görüşü talebi, 17 Ocak 2023'te BM Genel Sekreteri tarafından UAD'ye ulaştırılırken Divan, BM üyesi devletlere ve Filistin'e danışma görüşü istenen sorular hakkında yazılı ve sözlü beyanda bulunma haklarına ilişkin bildirim yaptı.

- Danışma görüşünün etkisi nedir?

UAD'nin danışma görüşleri, her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.

Divan'ın, İsrail'in Filistin topraklarında inşa ettiği duvara dair 2004'te verdiği danışma görüşünde duvarın hukuka aykırı olduğunu tespitinin ardından birçok devlet ve şirketin, söz konusu duvarın inşasına katkı sunmaktan imtina etmesi, İsrail'e sattıkları inşaat malzemelerinin duvarın yapımında kullanılmaması şartını koyması dikkati çekiyor.

Yine UAD'nin 22 Temmuz 2010'da uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesinin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova'nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.

UAD'nin görüşünün, işgalin uluslararası hukuka aykırılığı yönünde olması durumunda İsrail üzerindeki baskının artması ve ona açıkça destek veren ülkeleri uluslararası toplum tarafından tutumlarını gözden geçirmeye zorlamaları muhtemel olarak değerlendiriliyor.