İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - Atık suların mikroorganizmalar kullanılarak arıtılması işlemi olan biyoremidasyon, tamamen doğal, sürdürülebilir ve kimyasal arıtma yöntemlerine göre çok daha ekonomik bir alternatif sunuyor.

Atık suların belirli bir arıtma işlemi ile kirlilikten kurtarılarak doğaya salınması çevre sağlığı açısından önem taşıyor. Bunun sürdürülebilir yollarından biri ise biyolojik arıtmadan geçiyor. Atık suda çözünmüş halde bulunan, fiziksel veya kimyasal yöntemlerle istenilen düzeyde giderilemeyen organik esaslı katı maddelerin mikroorganizmalar yardımıyla atık sudan uzaklaştırılması işlemine biyolojik arıtma deniliyor.

TÜİK'in 2020 Su ve Atıksu İstatistiklerinde yer alan bilgilere göre; tüm belediyelere uygulanan 2020 yılı Belediye Atıksu İstatistikleri Anketi sonuçlarına göre, 1389 belediyeden 1362'sine kanalizasyon şebekesi ile hizmet verildi. Kanalizasyon şebekesi ile Atık suyun yüzde 50,7'sine gelişmiş, yüzde 27,1'ine biyolojik, yüzde 21,9'una fiziksel ve yüzde 0,3'üne doğal arıtma uygulandı.

Sürdürülebilirlik danışmanı Ozan Kuşçu, AA muhabirine, arıtma yöntemlerinin kimyasal ve biyolojik olarak ikiye ayrıldığını, biyoremidasyonun, herhangi bir kimyasal kullanılmadan gerçekleştirilen biyolojik atıkları arıtma yöntemlerinden biri olduğunu söyledi.

Biyoremidasyonun, mikrobiyolojik canlıları kullanarak tekrar temizleme işlemi şeklinde tanımlanabileceğini belirten Kuşçu, "Bizim doğada görmediğimiz ama doğayı temizleyen mikroorganizmalarımız var, bunları faydalı bakteriler diye de düşünebiliriz. Biz alıp o mikroorganizmalardan bir kokteyl oluşturuyor ve o kokteylle atık sularımızı temizliyoruz." diye konuştu.

- "Gölete verdiğimiz atık suda balıkların yaşayabildiğini gördük"

Atık kanalizasyon sularının siyah, lavabolarda kullanılan suların gri su olarak adlandırıldığını ve bunların biyolojik arıtma yöntemleriyle tekrar doğaya kazandırılarak sulamada kullanılabildiğini anlatan Kuşçu, biyoremidasyonun çevreye faydaları hakkında, "Bir kere tamamen doğal, ikincisi daha sürdürülebilir, üçüncüsü daha ekonomik çünkü doğada var olanı kullanıyorsunuz, dördüncüsü tekrar üretim ve doğal bir üretim yapmak istiyorsanız da bu amaç için uyumlu." ifadelerini kullandı.

Bir ekoturizm, tarım ve eğitim yerleşkesi olan Narköy'de biyoremidasyonu uyguladıklarını bildiren Kuşçu, burada yetiştirilen tüm ürünler organik sertifikalı olduğu için su arıtma yöntemlerinin de tamamen organik yani biyoremidasyon teknolojisiyle yapıldığını aktardı.

Biyoremidasyon işleminin doğada herhangi bir yan etki yaratmadığına değinen Kuşçu, "Yapılan testler sonucunda biyoremidasyon sonrası gölete verdiğimiz atık suda balıkların yaşayabildiğini gördük. Çevrenin bağışıklığını korumak ve insan etkilerinden onu arındırmak için bir çaba içerisindeyiz. Yaptığınız sağaltma işleminin ikincil bir yan etki yaratmaması, zarar vermemesi gibi bir konu var ki biyoremidasyon ile bunu da sağlamış oluyoruz." ifadelerini kullandı.

- Biyoremidasyon cihazı oteller, catering firmaları ve fabrikalarda kullanılıyor

Narköy'de kullanılan biyoremidasyon cihazını geliştiren Bak-Tek Çevre Teknolojileri kurucu ortağı ve genetik mühendisi Alp Taşan, cihazı tasarlarken mikrobiyolojiyi ileri teknolojik yöntemlerle birleştirdiklerini kaydetti.

Taşan, cihazın detaylarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Biyoremidasyon cihazında, dünyadaki rezervlerinin yaklaşık yüzde 65'inin Türkiye'de olduğu zeolit adlı bir maden ve tablet haline getirdiğimiz bakteriler kullanıyoruz. Zeolit, atık su arıtma işlemlerinde verimin yüzde 90'ın üzerinde artırılmasını sağlıyor. Bakteriler de arıtmanın yapılmasının zor olduğu noktalarda arıtma yapılmasına imkan veriyor. Cihaz hangi bakteriyi üretecekse onu koyuyoruz, otomatik bir şekilde bu bakterileri büyütüp sistemlere dozajlıyor. Kabaca yoğurt yaparken nasıl mayayı eklerseniz burada da aynı şekilde. Sadece biz ilk bakterisini koyuyoruz. Diğer kısımlarını cihaz hallediyor."

Geliştirdikleri biyoremidasyon cihazının bir bilgisayarın onda biri kadar elektrik tükettiğine ve böylelikle cihazın su kirliliğini azaltırken başka bir kirliliğe de neden olmadığına dikkati çeken Taşan, cihaza, yurt dışındaki büyük otellerden, catering firmalarından ve fabrikalardan talep olduğundan bahsetti.

Sürdürülebilir biyolojik arıtma yöntemlerinin çok daha ekolojik ve ekonomik olduğuna işaret eden Taşan, aldıkları geri dönüşlere atıfla cihazın 3 ay içinde maliyetini karşıladığını aktardı.

Taşan, bundan sonraki projelerinin sensör teknolojilerini kullanarak cihazı geliştirmek olduğunu dile getirdi.