KUDÜS (AA) - ENES CANLI - İsrail'de Binyamin Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesine karşı kitlesel protestolar ivme kazanırken, İsrail vatandaşı Filistinliler "eski yargı düzeninin adaletine inanmadıkları" ve tartışma "Yahudi demokrasisi" üzerinden döndüğü için bu gösterilere katılmıyor.

İsrail'de Netanyahu hükümetinin yargının yetkilerini kısıtlayan yasal düzenlemelerine ilişkin kamuoyu tartışması ve uluslararası tepkilerin doğurduğu gündem her geçen gün ısınıyor.

Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un hükümetin yargı düzenlemesine alternatif olarak çarşamba akşamı sunduğu tasarı da Netanyahu iktidarı tarafından reddedildi.

Başta Tel Aviv olmak üzere ülke genelinde 10 haftadır her cumartesi düzenlenen protestolara yüz binlere varan gösterici katılıyor.

Gösterilerde genel olarak İsrail bayrakları taşınıyor. Bununla birlikte işgal karşıtı İsrailli aktivistler de Filistin bayrakları ve işgal karşıtı pankart, afiş ve sloganlarıyla dikkati çekiyor. İsrail basını ise sık sık İsrail vatandaşı Filistinlilerin gösterilere katılmadığına işaret ediyor.

- Düzenlemeler en çok Filistinlileri etkileyebilir

İsrail Demokrasi Enstitüsünün raporunda, hükümetin hazırladığı yargı düzenlemesinin Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini kısıtladığı, Meclis'in üzerinde yargı denetiminin kalmayacağı ve bu durumdan da en çok İsrail vatandaşı Filistinlilerin etkileneceği değerlendirmesi yapıldı.

Raporda, İsrail'in kendini "Yahudi demokrasisi" olarak tanımlamasına bağlı olarak İsrail vatandaşı Filistinlilerin siyasi, hukuki ve idari karar alma mekanizmalarından uzak bırakıldığı aktarıldı.

İsrail vatandaşı Filistinlilerin, 2012'de yüzde 78 olan Yüksek Mahkeme'ye güveninin 2022'de yüzde 40'a düştüğüne işaret edilen raporda bu güven kaybının "Mahkeme'nin bu kesimin haklarını yeterince korumamasından kaynaklanabileceği" ifade edildi.

Yüksek Mahkeme'nin Meclis'in çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınmasıyla İsrail vatandaşı Filistinlilerin aleyhine çıkacak yasaları engellemesinin mümkün olmayacağı vurgulandı.

Bu değerlendirmelere karşın "1948 Arapları" olarak tanınan İsrail vatandaşı Filistinliler, "ülkedeki eski yargı düzeninin kendilerine karşı adil olmadığını" ve tartışmanın "siyonizm eksenli Yahudi demokrasisini korumak" üzerinden döndüğünü belirterek protestolara katılmıyor.

- İsrailli milletvekilinden Filistinlilere "sokağa inme" çağrısı

İsrail'deki Filistin vatandaşlarının çoğunlukta olduğu Ortak Liste Partisinden Milletvekili Ofer Cassif, Tel Aviv'deki protestolar sırasında AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İsrail'i tam bir faşist diktatörlüğe çevirmeye çalışan hükümete karşı çıkmak üzere sokağa inen protestocuları selamladığını" söyledi.

Cassif, "İsrail'deki hükümetin yönetimi diktatörlüğe çevirme çabasının işgalden kaynaklandığını" ifade etti.

İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te sürdürdüğü işgalin ve Gazze'deki kuşatmanın bugünkü hükümete zemin hazırladığına işaret eden Cassif, "hükümetin attığı adımlar karşısında İsrail toplumunun tepkisiyle değişimin tohumlarının atıldığını, bunun bir günde olmayacağını ancak yakında gerçekleşeceğini" belirtti.

Cassif, insanların bugünkü hükümetin politikalarının Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki işgal ile Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukadan kaynaklandığını giderek daha çok anlamaya başladığını dile getirdi.

İsrail Meclisinde Netanyahu'nun "faşist hükümetinin" yargı düzenlemesine karşı muhalefetin ciddi görüş ayrılıklarına rağmen bir arada hareket etmeye çalıştığını ifade eden Cassif, muhalefetin "faşizmi ortak düşman" olarak kabul ettiğini aktardı.

"İşgal ve faşizmin İsrail'de el ele olduğunu, birine karşı mücadelenin diğeriyle mücadeleyi gerektirdiğini" belirten İsrailli milletvekili, Filistinlileri gösterilere katılmaya çağırdı. Cassif, şunları söyledi:

"Filistinlilerin yabancılaştırılma durumu var ve bunu anlıyorum. Malesef, bazı muhalefet partileri Filistinli vatandaşları kabul etmiyor, gösterilerde Filistin bayrağı dalgalanmasına, işgal karşıtı sloganlara karşı çıkıyor. Hem kötücül hem de aptalca bir hata yapıyorlar. Bu anlamda, Filistinlilerin neden evde kalmayı tercih ettiklerini anlıyorum. Ama onlara 'Sokaklara gelin, bunu kazanabiliriz, sizin sesinizin çıkması gerekiyor, sizin sesinizle bizim sesimiz bir. Her şeyi değiştirebiliriz' diyorum. Bizimle sokaklara çıkın Hayfa, Birüssebi, Tel Aviv, Kudüs, her yerde bir zaferin eşiğindeyiz."

- "Eski yargı düzeni topraklarımızı, evimizi, haklarımızı, hedef aldı"

İsrail vatandaşı Filistinlileri temsil eden çatı örgüt Yüksek Arap Takip Komitesi Başkanı Muhammed Bereket ise "yargı düzenlemelerine karşı protesto hareketinin İsrail hükümetine verdiği rahatsızlığın önemini" dikkate aldıklarını belirtti.

Yargı düzenlemesine karşı tartışmalar "siyonizm ve Yahudi demokrasisi" üzerinden sürdürüldüğünden protestoların Filistinliler için bir mücadele alanı olamayacağını vurgulayan Bereket, "Komitemiz, faşist hükümetin yeni yargı düzenlemesini de halkımıza adalet, hukuk, insan hakları ve milli hakları sağlamayan eski yargı düzenini de kabul etmiyor. Eski yargı düzeni, topraklarımızı, evlerimizi ve haklarımızı hedef alan birçok karara imza attı." ifadesini kullandı.

Bereket, İsrail vatandaşı Filistinlilerden gösterilere katılmak isteyenlerin "yeni düzenlemelerin yanı sıra demokrasinin sağlanması, İsrail'in işgalini sonlandırması, Filistinlilere ulusal haklarının verilmesi gerekliliğini göz önüne almaları" çağrısı yaptı.

Filistinli Bereket, mesajlarının işgal karşıtı hareketin protestolarda açtığı "İşgal olan bir yerde demokrasi olmaz" pankartıyla özdeşleştiğini vurguladı.

- Polisin gösterilere müdahalesi ayrımcı

İsrail vatandaşı Filistinli aktivist ve gazeteci Mustafa Zuabi de hükümet karşıtı protestoların Filistinlileri temsil etmediği görüşünü paylaştı.

İsrail Yüksek Mahkemesinin mevcut haliyle Filistinlilere karşı "adil olmadığını" aktaran Zuabi, "İsrail'deki yargı sisteminin defalarca işgal altındaki Doğu Kudüs, Batı Şeria abluka altındaki Gazze Şeridi'nde Filistinliler aleyhine kararlar verdiğini" dile getirdi.

Zuabi, "Eğer bir gösteriye katılacaksam tüm bu sisteme karşı protestolara katılırım. İddia ettikleri gibi bir 'Yahudi demokrasisini' desteklemek için sokağa inmem." dedi.

Netanyahu hükümeti karşıtı göstericilerin ana mesajının "Filistinlilere karşı yapılanlara karşı çıkmak" olmadığını vurgulayan Zuabi, "Bir gazeteci olarak Tel Aviv'deki protestoları takip ettim. Aynı şekilde İsrail vatandaşı Filistinlilerin katıldığı gösterileri de çok kez izledim. İsrail polisinin bu iki gösteriye yaklaşımının ne kadar ayrımcı olduğunu açıkça söyleyebilirim." diye konuştu.

Zuabi, Filistinlilerin katıldığı gösterilerde gözaltına alınanlara ağır cezalar verildiğine, buna karşın "Tel Aviv'deki gösterilere katılanların iki gün sonra serbest bırakıldığına, İsrail polisinin hükümet karşıtı protestolarda İsraillilere karşı TOMA'lardan pis kokulu su sıkmaktan bile çekindiğine" dikkati çekti.

- "Araplar bu protestolara liderlik etmeli"

Buna karşın gösterilere katılan ve burada kurulan sahnelerden birinde konuşma yapan Birüssebi kentinden İsrail vatandaşı Filistinli kadın aktivist Nedir Hani, "Filistinlilerin bu gösterilere katılmasından, hatta Arapların bu gösterilere liderlik etmesinden yana olduğunu" söyledi.

Gösterilerdeki yoğun İsrail bayrakları ve "siyonizm" fikri nedeniyle Filistinlilerin gösterilere katılmak istememesini anladığını aktaran Hani, şöyle devam etti:

"Bizler Filistinliler olarak bu yargı düzenlemesinden en çok etkilenecek topluluğuz. Yüksek Mahkeme birçok kere bizim aleyhimize kararlar vermiş olabilir ama bu düzenleme hayata geçerse haklarımız hiç korunamayacak."

Hani, İsrail vatandaşı Filistinlilerin bu gösterilere katılmasalar bile bu kesimin liderlerinin bu mücadelenin parçası olması gerektiğini, "Yüksek Mahkeme'nin yetkilerinin kısıtlanmasıyla ilk hedef alınacak kesimin kendileri olacağını" dile getirdi.