ANKARA (AA) - IRMAK AKCAN - İnsan hakları savunucularından Marius Reikeras, Norveç’teki çocuk koruma sistemi nedeniyle göçmen aileler başta olmak üzere birçok çocuğun çoğunlukla kültürel farklılık kaynaklı gerekçelerle yuvalarından koparıldığını belirterek, ülkede yıllardır bilinçli şekilde insan hakları ihlali yapıldığını ileri sürdü.

Reikeras, Norveç Çocuk Esirgeme Hizmetleri (Barnevernet) tarafından çocukları elinden alınan Hint göçmen anne Sagarika Chakraborty'nin mücadelesini konu edinen "Mrs. Chatterjee vs Norway" filimiyle yeniden gündeme gelen Norveç'teki çocuk koruma sistemi ve yol açtığı insan hakları ihlalleriyle ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Çocuklarını geri almak için verdiği mücadelede Chakraborty'nin avukatlığını yapan Reikeras, hukuksal açıdan bakıldığında Norveç’in kasıtlı olarak insan haklarını ihlal ettiğini öne sürerek, bu ihlallerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da belgelendiğini savundu.

AİHM davalarını kazanan mağdur ailelerin hiçbir şekilde çocuklarına kavuşmalarına izin verilmediğini iddia eden Reikeras, sisteme alınan çocukların 18 yaşına gelene kadar kamu bakımı altında tutulduklarını, bu sürede ailelerin çocuklarıyla herhangi bir temasta bulunamadıklarına dikkati çekti.

Çok sayıda ailenin, Norveç'teki "aile koruma sistemi"nin uygulamaları nedeniyle dağıldığına şahit olduğunu belirten Reikeras, “Devlet kontrolü altında ölen çocuklar, intihar eden ebeveynlere kadar çok fazla olaya tanık oldum. Çok fazla çocuk ve ailenin bu sistem tarafından kelimenin tam anlamıyla parçalandığını gördüm.” ifadelerini kullandı.

- Barnevernet’in devlet korumasına aldığı çocukların yüzde 65’i göçmen ailelerden

Reikeras, çocuk koruma sistemiyle ilgili yakın zamanda Ukraynalı bakanla görüşmesini aktararak, “Ukraynalı bakan, Norveç'e sığınacak Ukraynalı göçmenlerin çocuklarının ailelerinden ayrılmaması konusunda Norveç Adalet Bakanı'ndan güvence istemiş ancak bu konuda kendisine herhangi bir garanti verilemeyeceği cevabını almış." dedi.

Norveç standartlarına uymayan bir aile için "sistemin potansiyel kurbanı" nitelemesi yapan Reikeras, bu kurbanların yüzde 65'inin göçmen ailelerden oluştuğunu söyledi.

Reikeras, yetkililerin diğer ülkelerin kültürel farklılıklarını tanımak veya kabullenmek için herhangi bir çabalarının olmadığını savundu.

- AİHM, 15 davada Norveç'in insan hakları ihlali yaptığı tespitinde bulundu

Reikeras, AİHM'in çocuk koruma sistemine ilişkin 15 davada Norveç'in insan hakları ihlali yaptığı tespitinde bulunduğunu kaydederek, "Bu, Norveç'in diğer Avrupa ülkelerine nazaran olağanüstü sayıda insan hakları ihlali yaptığını ortaya koyuyor." dedi.

Norveç hükümeti ve Barnevernet'in çocukları ailelerine geri kazandırma gibi bir planının olmadığını iddia eden Reikeras, "Hükümetin çocuk koruma sistemi, aileler ve çocuklarının durumunu kolaylaştırmak veya tekrar bir araya getirmek için hiçbir şey yapmıyor.” ifadesini kullandı.

Norveç hükümetinin, başta Hint anne Chakraborty gibi insanlar olmak üzere yıllarca çocuk esirgeme hizmetleri tarafından zulme uğrayan ailelere tazminat ödemesi gerektiğini savunan Reikeras, "Mrs. Chatterjee vs Norway" filminin konusu olan anne Chakraborty’nin mücadelesinin, Norveç’teki insan hakları ihlallerini dünyaya yansıtan bir olay olduğunu ifade etti.

- Norveçli yetkililerden "Hiçbir sistem mükemmel değildir" savunması

Barnevernet’in bağlı olduğu Norveç Çocuk, Gençlik ve Aile İşleri Müdürlüğünden (BUFDIRS) bir yetkili, söz konusu eleştirilere yönelik daha önce AA muhabirine, çocuk koruma sisteminin amacının çocukların güvenli yetiştirilmelerini sağlamak olduğu savunmasında bulunmuştu.

Hiçbir sistemin mükemmel olmadığını kaydeden yetkili, buna yönelik eleştiri ve değerlendirmeleri dikkate alarak sistemdeki sorunları gidermek için çalışma yürütmeyi sürdürdüklerini belirtmişti.

Yetkili, "AİHM'in Norveç Çocuk Refahı Sistemi'ni incelemesini memnuniyetle karşılıyoruz. Herhangi bir sistemin dışarıdan bakış açısı kazanması çok önemli. Böylece daha iyisini yapmak için uğraşabiliriz. AİHM kararlarına uyulmasını sağlamak için şimdiden bazı önlemler alındı." ifadelerini kullanmıştı.

- "Mrs. Chatterjee vs Norway" filminin gerçek hikayesi

Hint göçmen annenin, çocuklarının velayetini geri almak için Norveç koruyucu aile sistemi ve yerel yasal mekanizmalarla mücadelesini konu alan "Mrs. Chatterjee vs Norway" filmi martta gösterime girdi.

Times of İndia'nın haberine göre İnternet Sinema Veritabanı (IMDb) tarafından 10 üzerinden 7,3 puan alan film, anne Chakraborty'nin otobiyografisi olan "Bir annenin yolculuğu" eserinden esinlenerek kurgulandı.

2008'de Abhigyaan ve 2010'da Aishwarya adındaki çocuklarını dünyaya getiren Chakraborty, jeofizikçi eşiyle 2010'da Norveç'e göç ediyor.

Barnevernet, "ebeveynlik görevlerini yerine getirmeye uygun olmadığı" gerekçesiyle aileyi gözlem altında tutuktan sonra 2011'de çocukları anne ve babalarından alarak koruyucu aileye veriyor.

Barnevernet, karara delil olarak Chakraborty'nin çocuklarına "zorla besleme" olarak nitelendirdiği elle yemek yedirme ve "fiziksel ceza" kapsamına giren vurma eylemlerini gösteriyor.

Chakraborty, çocuklarına karşı davranışlarının kültürel olduğu iddiasıyla çocuklarının velayetini geri almak için mücadele başlatıyor.

İki yıl süren mücadelenin ardından çocuklarına kavuşan Chakraborty, "İyi mi, kötü mü olduğumdan emin değilim ancak bir anneyim ve anneler çocukları için ellerinden gelen her şeyi yapar." ifadesini kullanmıştı.