9089,24%-0,89
39,24% 0,35
44,53% -0,12
4157,10% -0,35
6643,94% 0,00
Ülke olarak derin bir ekonomik çıkmazdan kurtulma çabası veriyoruz. Dünyada ve özellikle bulunduğumuz yakın coğrafyada yaşananlar ülke ekonomimize ciddi zararlar verdi. Gezi olaylarının, pandeminin, Rusya- Ukrayna Savaşı, 15 Temmuz darbe girişiminin, Suriye ve Irak sınırımızın terörden arındırılması, Bağımsız bir politika yürüttüğümüz için ülkemize uygulanan açık ve gizli ambargo ve kumpaslar ayrı ayrı mücadele ettiğimiz konu başlıkları. Sonucunda bugünlere gelindi. Siyasi bir mülahazaya girmenin kimseye bir faydası yok. Millet olarak bu durumdan nasıl kurtuluruz bunun çarelerini aramak ve bulmak zorundayız.
Ekonomik çıkmazdan kurtulma yolları konuşulurken herkesin kullandığı önemli bir kelime var. Tasarruf. Herkesin dilinde bu kelime olmasına rağmen, sanki bu kelime başkalarına tavsiye edilmek üzere bulunan, kendimizi ilgilendirmeyen bir konu gibi davranmamızda bize özgü üzücü ve ümitsiz bir davranış biçimi.
Yollarımızda sürekli gördüğümüz özellikle siyah plakalı araçlardan bahsetmek istiyorum. Bunlar kamu hizmeti amacıyla kullanılan, kullanılması zorunlu araçlar. Hizmetin gereği mecburi. Ancak kesinlikle bu araçların yeniden değerlendirilmesi ve kullanım şartları, usulleri konusunun kesin hükümlere bağlanması, keyfiyetin önüne geçilmesi gerekiyor.
Geçenlerde Ege'de bir il milli eğitim müdürünün eşi ve çocuklarına tahsis ettiği araçla ilgili haberler kamuoyuna yansımıştı. Bu haberlere rağmen bir soruşturma geçirmediğine ve bir şey olmadığına göre bu haberler o ilin müdürünü yıpratmak için uydurulmuştu. Günahına girmeyip bu konuyu onun vicdanına havale edelim.
Bir kötü örnekten bahsetmek istiyorum. Zamanın Muğla Milli Eğitim Müdürü Pervin Töreye Türkiye tarihinde görülmemiş bir uygulama yapıldı. Eski ama afilli ve ayrıca benzinli bir Audi marka araç kullanımına verildi. Oysa Türkiye’de İl Milli Eğitim Müdürleri standart Toyota Corolla dizel araç kullanırlar. Demek ki bu hanımefendi o kadar önemli bir bürokrattı ki bu araç verildi. Ancak araç alındığı günden bu yana tam bir sanayi canavarı oldu. Arızalar, tamirler, faturalar. Neredeyse sanayiden çıkmadı. O kadar masraftan sonra nihayet kullananlara Audi’ye binme zevki yaşattı. Pervin Töreden sonraki İl Müdürü de bu aracı çok sevdi ve kullanmaya devam etti, ediyor.
Bugünkü konumuza dönecek olursak müdür beyin kullandığı Audi eski olması ve yüksek motor gücü nedeniyle yakıtı içmeyi bırakın sömürüyor. Kullanıp denemediğim için bilmiyorum. Ancak bilenler şehir içinde 15 lt, şehirler arasında ise 10 litrenin altına düşmeyeceğini söylediler. Bir hesap yaptım. Audi giderken her km ye 5 lira bırakarak gidiyor. Ama Audi, yakışır. Milli Eğitim Müdürlüğünün başka aracı yok mu ? Tabiki var. Bütün İl Müdürlerinin kullandığı Toyota Corollalar var. Diğer tepki toplayan uygulama ise bir çok etkinliğe iki makam aracıyla gidilmesi. Yani bırakın tasarruf yapılmasını Audi marka makam aracında il milli eğitim müdürü diğer milli eğitimin makam aracında ise fotoğrafçı gibi diğer personeller. Yani çok yakan ve sanayiden çıkmayan Auidi Makam aracı ile kalınmıyor bir de her yere iki tane makam aracıyla gidiliyor. Tasarruf mu yoksa şatafat mı önemli ?
Şimdi soru şu ? Topluma tasarruf derken örnek olması gereken en önemli mesleklerden birisi nedir ? Öğretmenler. Yani Öğretmenleri yöneten Müdürler. Bir kanun olması, yada bir yönergeyle yasaklanması yada bu aracın elinden alınması beklenmeden bu müdürün bu araç milletin üzerine bir yük, bunu kullanmayalım demesini beklemek saflık mı olur ? Sanırım öyle olur.
Ben vergimle bu aracın yakıtını karşılamak istemiyorum. Bu araca binmeye devam edene hakkımı helal etmiyorum. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekinin hassasiyetini biliyorum. Devlette tasarrufa, makam ve hizmet araçlarında suistimallerin önlenmesine bu araçla başlayalım.
Biz yazalım ve görelim ne olacak. Akıllara ve vicdanlara havale, olmazsa Allaha havale…
Dumrul KALEŞ