ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Hatay'ın beşeri, sosyal ve demografik dengesi mutlaka korunması gerektiğini belirterek, "Gerekiyorsa bunun için özel bir kanun çıkarılmalı, teşvik ve destekler sağlanmalıdır." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.

Toplantının ardından açıklamada bulunan Öztrak, Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden iki hafta geçtiğini, hayatını kaybedenlerin sayısının 41 bini aştığını, yaralıların sayısının ise 108 binin üzerinde olduğunu belirtti.

Arama kurtarma çalışmalarında artık sona gelindiğini, depremin enkazını kaldırma çalışmalarının başladığını ifade eden Öztrak, enkazın altında hala vatandaşların cenazelerinin bulunduğunu söyledi.

Bu aşamada cenazelerin vücut bütünlüğü içerisinde çıkarılması, insan onuruna yakışır şekilde definlerinin sağlanması gerektiğini dile getiren Öztrak, "Ne yazık ki bu konuda deprem bölgesinden çok sayıda şikayet ve tepki alıyoruz. Artık çabalar depremzedelerin barınma ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanması için harcanacak. Deprem bölgesinde olası bir salgına izin verilmemesi için gerekli hijyen ve temizliğin sağlanması da gerekiyor." diye konuştu.

- "Acil müdahale için gerekli organizasyon yapılamamıştır"

Türkiye'nin 485 diri fayın bulunduğu deprem ülkesi olunduğunu belirten Öztrak, bugüne kadar alınması gereken pek çok ders olduğunu ama hiçbir ders alınmadığını kaydetti.

Hükümeti, depreme karşı hazırlıksız olduğu konusunda eleştiren Öztrak, İskenderun Devlet Hastanesinde depremde 70 kişinin hastane binasının altında kalıp hayatını kaybettiğini, devletin resmi sunumlarında 2012'de hastanenin A bloğunda yapılan Deprem Dayanıklılık Testi raporunun olumsuz geldiğini bildirdi.

Öztrak, Adıyaman'da depremde yıkılan bir otelin de yapı denetiminden geçemediğini, mühürlenmesine rağmen yeniden açıldığını ve burada da 65 kişinin vefat ettiğini söyledi.

Otelle ilgili yürütülen soruşturma dosyasına gizlilik kararı verildiğini aktaran Öztrak, "O kadar dosya içinde neden bir tek bu dosyaya gizlilik kararı?" sorusunu yöneltti.

Türk Kızılay ve AFAD'ın depremde "felç" olduğunu ileri süren Öztrak, şöyle devam etti:

"Böyle bir afette en kritik zaman dilimi, depremden sonraki ilk saatler olmasına karşın insanlarımız 48 saat bir başına enkazın altında kalmıştır. Mehmetçiğimiz zamanında sahaya çıkarılmamıştır. Acil müdahale için gerekli organizasyon yapılamamıştır. Arama-kurtarma operasyonlarında koordinasyon sağlanamamıştır. Yeterli çadır ve konteyner stokumuz olmadığı için vatandaşlarımız günlerdir bu soğuklarda açıktadır. Bu deprem göstere göstere, bağıra çağıra gelmiştir."

Öztrak, ülkeyi yönetenlerin önüne burada deprem olacağına dair pek çok rapor konulduğunu, hükümetin buna rağmen hiçbir şey yapmadığını savundu.

- "Bu son kararla aslında bir kuşağı kaybediyoruz"

Depremin ilk 48 saatinde insanlara yardımların ulaşmadığını öne süren Öztrak, depremzedelerin barınma sorununun aklın, bilimin, üniversitelerin ve gençlerin feda edilerek çözülmeye çalışıldığını kaydetti.

YÖK'ün Cumhurbaşkanının talimatından sonra uzaktan eğitime geçme kararının da hukuksuz bir karar olduğunu ileri süren Öztrak, böyle bir kararı ancak her bir üniversitenin kendi senatosunun verebileceğini ifade etti.

Öztrak, deprem bölgesinde 105 bini yıkılmış veya ağır hasarlı, 205 bin 86 binanın ise az hasarlı olduğuna işaret ederek, "Bu hasar tespitlerinde sıkıntı olduğu konusunda sahadan çok sayıda şikayet alıyoruz. Biliyoruz sahada çalışmak zor. Ama azami dikkat gösterilmeli vatandaşlarımızın zihninde hiçbir kuşkuya yer bırakılmamalıdır." dedi.

- "Hatay artık hepimiz için şahsi bir mesele haline gelmiştir"

Bölgenin demografik yapısındaki değişimin diğer önemli risk faktörü olduğuna vurgu yapan Öztrak, "Hatay çok önemli, çünkü Hatay demek, Atatürk demektir. Hatay demek, Doğu Akdeniz demektir. Hatay demek, enerji koridorlarına erişim demektir. Bu nedenle Hatay artık hepimiz için şahsi bir mesele haline gelmiştir. Hatay'ın beşeri, sosyal ve demografik dengesi mutlaka korunmalıdır. Gerekiyorsa bunun için özel bir kanun çıkarılmalı, teşvik ve destekler sağlanmalıdır." şeklinde konuştu.

Beşeri sermayenin daha fazla yıpranmaması için atılması gereken başka adımlar da olduğunu anlatan Öztrak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her şeyden önce kısa çalışma ödeneğine başvuru hakkı ve koşulları hemen açıklanmalıdır. Bu süre içerisinde çalışanların gelir kayıplarının bir kısmı, kısa çalışma ödeneğinden karşılanmalıdır. İşçilerin kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulları bir kereye mahsus olmak üzere kaldırılmalıdır. Bu süreçte işsiz kalanlara, işsizlik sigorta fonundan an az asgari ücret düzeyinde işsizlik maaşı verilmelidir. Depremde hayatını kaybedenlerin hak sahiplerine prim ödeme ve çalışma süresi koşulları aranmaksızın ölüm aylığı bağlanmalıdır.

Deprem sebebiyle yüzde 60 iş görme kaybı yaşayanlar prim ve sigorta süresi şartı aranmaksızın malul sayılmalıdır. İstihdamı korumak amacıyla işverenlere karşılıksız hibe verilmelidir. Fatura ve kira giderleri, devlet tarafından karşılanmalıdır. Küçük esnafın bankalara olan tüm borçları, Hazine tarafından karşılanmalıdır. Depremde yaşamını yitirenlerin, kredi kartı, ihtiyaç, konut ile taşıt kredi borçları silinmelidir. Bazı bankalarımız buna başladı. Bu uygulama tüm bankalara teşmil edilmelidir."

"Türkiye tek yürek" yardım kampanyasında en büyük bağışın 1 milyar 600 milyon dolarla Merkez Bankasından geldiğini ifade eden Öztrak, kamu bankalarının yapabileceği bağış ve yardımların 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile sınırlamaya tabi olduğunu hatırlattı.

Öztrak, "Kamu bankaları talimatla yüklü bağışlar yapınca, kanunu da çiğnemiş oldular. Kamu bankalarındaki her bir yöneticinin artık hukuki sorumluluğu var. Bunları kurtarmak için OHAL kararnamesi çıkardılar. Ama bunu yaparken de bu sefer Anayasayı çiğnediler. Anayasanın 104. maddesine göre, kanunda açıkça düzenlenen bir konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılamaz." dedi.

- "Seçim tarihini belirlemek Yüksek Seçim Kurulunun görevi değildir"

CHP Sözcüsü Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Bülent Arınç YSK'nın seçimi erteleme yetkisinin olabileceğini söyledi. YSK seçimi erteleyebilir mi? Meclis kararı mı gerekli?" sorusuna Öztrak, "Seçim tarihini belirlemek Yüksek Seçim Kurulunun görevi değildir. Yüksek Seçim Kurulunun tek bir görevi vardır. Seçimi zamanında güven içinde yapmaktır. Seçimin güvenle yapılabilmesi için gerekli tüm önlemleri almaktır. Bunun için de Yüksek Seçim Kurulu gereken tüm tedbirleri almalıdır." yanıtını verdi.

"AK Parti yetkilileri hazırlıklar tamamlanırsa, seçim 14 Mayıs'ta yapılacak açıklaması yapıyorlar. Altılı masa olarak seçimler konusundaki planlamanız nedir?" sorusu üzerine Öztrak, "Yapılacaklar bellidir anayasa, hukuk, kanun bellidir, açıktır. Bunun ötesi abesle iştigaldir. YSK da seçimle ilgili çalışmalarına bir an önce başlamalıdır. Ülkeyi zamanında seçime hazır hale getirmelidir. Görevi budur." şeklinde değerlendirmede bulundu.