TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Refah'a operasyon tehdidinden geri adım atmayan Netanyahu, müzakere sürecini dinamitlemektedir. Netanyahu'nun bedel ödemesi artık bir insanlık ve hukuk namusudur." dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, "Hayat serüveni ve siyaset sürecinin, bazı şeyleri sona ve sonraya bırakacak kadar uzun olmadığını bilecek deneyime sahibiz. Bu nedenle üşenmeyeceğiz, gecikmeyeceğiz, ertelemeyeceğiz, asla da vazgeçmeyeceğiz." diye konuştu.

Hangi şartların tazyik ve tesiri altında kalırlarsa kalsınlar, hakikati haykırmaktan çekinmeyeceklerini dile getiren Bahçeli, "55 yıllık siyasi tecrübeyle ifade ediyorum ki suyun üstünde bile yürüsek 'yüzme bilmiyorlardı' diye eleştirenler çıkacak, bu nedenle işimize bakacağız, önümüze bakacağız, haklı ve tarihi mücadelemizden hiç taviz vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Zulüm karşısında mazlumların yanında olduklarını, bunun bir siyaset meselesi değil, inanç ve insanlık ödevi olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Elinizi vicdanınıza koy desek, koyacak yer bulamayacak kimi insanların elbette bizi anlamasını beklemiyor, böylesi bir hayale kapılmıyoruz. Çıkarlarına ters düşenleri, yollarına taş koyanları, rüzgarlarını kesenleri on metrelik kuyuya itip beş metrelik iple kurtarma rolüne soyunan tatlı su kurnazlarını tanıyor, biliyor, ibretle takip ediyoruz." yorumunu yaptı.

Yerli yersiz sırtlarını sıvazlayanları da gördüklerini kaydeden Bahçeli, "Buna dikkat ve teenniyle yaklaşıyoruz. Aslında sırtımızı sıvazlarken bıçak sokacak yer arama ihtimallerini hiç de yabana atmıyoruz." dedi.

- "Türk polisine düşmanca saldıranlar, biliniz ki haçlı kalıntısı ve düşman bakiyesidir"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü intikam gününe tahvil etmek için çırpınan şehir eşkıyasının meselesinin ne emek ne de dayanışma olduğunu belirterek, "Tıpkı ağababaları Marx gibi hayatlarında tek bir fabrikaya girmemiş, tek bir emekçinin elinden tutmamış bu güruhun aklı rehinli, iradesi ipotekli, vicdanı da tutsaktır. 1 Mayıs’ta yalnızca görevini yapan ve sağduyulu tavrı sebebiyle övgü alan Türk polisine düşmanca saldıranlar, nefretle muamele edenler, biliniz ki, haçlı kalıntısı ve düşman bakiyesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Hayatları miskinlik, tembellik, hainlik ve tufeyli utanmazlıkla geçen küçük bir azınlığın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde sahneye çıkıp Taksim'e yürüme ve burada gösteri yapma gayesinin maksatlı olduğunu dile getiren Bahçeli, "Emek ve Dayanışma Günü'nü ülkemin her yerinde kutlamak mümkündür. Peki bu Taksim ısrarı niyedir? Buradaki amaç nedir? Emek ve dayanışmayla Taksim'in ne alakası vardır? 1 Mayıs 1977'deki acıklı ve vahim hadiselerin tekrarı mı planlanmaktadır? Taksim inadının altında yatan hesap nedir?" diye sordu.

Emekle, emekçiyle, üretimle, alın teriyle, helal kazançla hiçbir bağ ve bağlantısı olmayan "üç beş haydudun" 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü terörize etme çabasının, emek ve emekçi düşmanlığına hizmet olduğunun altını çizen Bahçeli, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin, DEM'in ve marjinal partilerin bu düşmanlığa çanak tutmaları kimin kiminle yol yürüdüğünün tevsik ve teyit edilmiş özetidir." dedi.

Taşla, sopayla, flamayla ve fiziken şiddete maruz kalan ancak sabır ve sağlam duruşundan vazgeçmeyerek birilerinin istediği tuzağa düşmeyen Türk polisiyle iftihar ettiğini dile getiren Bahçeli, "Polislerimiz asıl emekçidir, bunu görmeyenler zalimdir, zillettir, cümlesiyle haindir." diye konuştu.

- "Netanyahu ve yönetimi için hesap günü yakındır"

Türkiye'nin, Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararının çok önemli bir adım olduğunu ifade eden Bahçeli, "Geçen hafta İsrail'e yönelik ticaretin durdurulması da ülkemizin insani ve vicdani çerçevede ne alırım, ne kaybederim çetelesi tutmadan yaptığı muazzam bir siyasi hamledir. Böylelikle Türkiye'nin İsrail ile ticaretini diline dolayıp fitne çıkaranların hesabı bozulmuştur." yorumunu yaptı.

İslam İşbirliği Teşkilatı 15'inci Zirvesi'nde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın İslam ülkelerine yönelik "İsrail'i durdurmalıyız, ya barışla ya da zorla" sözlerinin kararlı ve korkusuz bir mesaj olduğunu ifade eden Bahçeli şöyle devam etti:

"Netanyahu ve yönetimi için hesap günü yakındır. Bundan kaçış ve kurtuluş diye bir şey söz konusu değildir. 35 bin masumun dökülen kanı Netanyahu'yu inşallah boğacaktır. Dünyada en sağır edici ses, acı çeken bir mazlumun suskunluğudur. Mazlumun suskunluğunu ise hiç kimse yanlışa yormamalıdır. Hem Türkiye hem de dünyada pek çok ülke zalim İsrail'e karşı ayaktadır. Hazreti Ali'nin dediği gibi mazlumun öç aldığı gün, zalimin zulmettiği günden daha korkunç olacaktır. O gün için geri sayım başlamıştır."

İsrail'in Gazze katliamının pek çok ülkede protesto edildiğini hatırlatan Bahçeli, "Demokratik ve meşru gösterilere zorbalıkla karşılık veren, öğrencilere ters kelepçe vuran, gözaltı uygulaması yapan bazı ülkelerin hali pür melali rezalettir, melanettir. Hani nerede özgürlük ve insan haklarına riayet? Hani nerede demokratik haklara saygı? Hani nerede adalet ve hukuka bağlılık? İşlerine gelince insan hakları bilirkişiliği yapan ve bu konuda raporlar ve ev ödevleri hazırlayan ülkelerin, işlerine gelmedi mi hak ve hukuk ihlallerinde sınır tanımamaları utanç duyulacak bir ikiyüzlülüktür." diye konuştu.

- "Gazze'ye saldırıları sonlandırma talebine kapalı durması soykırımın devamına işarettir"

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu lehine Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne baskı yapmaya başlayan Batılı ülkelerin insanlık değerleriyle çelişmek şöyle dursun, bu değerlere açık açık cephe aldığının bariz bir gerçek olduğunu kaydeden Bahçeli, "Bizim bu çifte standartçı ahlaksızlığa karnımız tok, yüzümüz dönüktür." dedi.

Kahire'de yürütülen ateşkes ve rehine takası anlaşmasının çıkmaza girmesinin çok tehlikeli olduğunu belirten Bahçeli, "Refah'a operasyon tehdidinden geri adım atmayan Netanyahu müzakere sürecini dinamitlemektedir. Gazze'ye yönelik saldırıların kesilmesini açıkça ihtiva etmeyen bir anlaşmanın kalıcı ve kabul edilebilir olması elbette düşünülemeyecektir. İsrail yönetiminin ateşkes çabalarını sabote etmek için beyhude gerekçeler uydurması, esir takasına eşzamanlı olarak Gazze'ye saldırıları sonlandırma talebine kapalı durması soykırımın devamına işarettir. Gazze'de savaşın sona ermesine yanaşmayan Netanyahu'nun bedel ödemesi artık bir insanlık ve hukuk namusudur." değerlendirmesinde bulundu.

Birleşmiş Milletlerin acil devreye girmesi ve İsrail askerlerinin işgal edilen bölgelerden ön şartsız çıkması gerektiğinin altını çizen Bahçeli, "Masumlar adına inisiyatif üstlenmesi gereken ABD yönetiminin, Suudi Arabistan ile planlanan savunma anlaşmasına İsrail ile diyalog şartı koyması zulmü cesaretlendiren bir skandaldır. İki devletli çözüme bir destek verip bir burun kıvıran, bugün söylediğini yarın çiğneyen ABD yönetiminin güvenilmez politikaları cinayet ve katliamları maalesef teşvik etmektedir." dedi.

Bahçeli, Gazze'nin dünya için turnusol kağıdı olduğunu söyledi.

Türk milletinin, onun bunun ne diyeceğine aldırış etmeden, zalimlere ve zulüm tufanına sonuna kadar karşı olduğunu ifade eden Bahçeli, "Her gün bir fincan kahve fiyatının yarısıyla geçinmeye çalışan 1 milyar insandan mütevellit mazlumların sesi, nefesi, hatta demir yumruğu olmak için 'lider ülke Türkiye' diyoruz. Adaletli yaşama, eşit ve hakça paylaşıma, çağa mühür vurmuş bir millet iradesine, tarihi yapan bir devlet haşmetine ulaşmak için 'Türkiye Yüzyılı' diyoruz. Dünyada mıymıntı bir gezgin gibi değil, bir fatih gibi duruş ve devinim göstermek için Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin devamından yanayız." ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti yeri ve zamanı geldiğinde, şartlar başkaca bir seçeneğe imkan bırakmadığında, iç ve dış işgalcilere haddini bildirecek, şamarı indirecek, gününü gösterecek dirayetli güce sahiptir." dedi.

- "DEM'lenenlerin ayılması bir başka düşüncemiz ve temennimizdir"

Bahar aylarıyla beraber siyasette de bahar mevsiminin doğuşundan memnuniyet duyacaklarını ifade eden Bahçeli, kutuplaşmak yerine kucaklaşmak gerektiğini belirtti.

Ortak akılla hareket ederek Türkiye'nin temel meselelerine kafa yormak, milli birlik ve dayanışmanın muteber imkanlarıyla mesafe almak arzusunda olduklarını kaydeden Bahçeli, Hazreti Mevlana'nın "Duydum ki kapıma gelmiş, tokmak olmadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün. Bilmez misin, kalp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur, o ancak içeriden açılır." sözünü hatırlattı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Nitekim kapımıza değil de kalbimize vuranı buyur ederiz. Siyasette köprü kurmak yerine duvar inşa edersek yanlışa düşeceğimizi herkesin idrak etmesinde yarar vardır. Sıkılı yumrukların açılması, çatık kaşların normalleşmesi, sertlik yerine yumuşamanın hakim olması, bunun da sürdürülebilirliği halisane dileğimizdir." ifadelerini kullandı.

Dinlenecek sözün doğru olması, milli ve manevi değerlere uygun düşmesinin en makul ve mantıklı yol olduğunu kaydeden Bahçeli şöyle devam etti:

CHP Genel Başkanı Özel, "Büyük Gençlik Yürüyüşü"ne katıldı: CHP Genel Başkanı Özel, "Büyük Gençlik Yürüyüşü"ne katıldı:

"Siyaset kavga arenası değil, konuşma ve düğümleri çözme sahasıdır. Sözün ateşiyle münakaşa ve muharebe etmek yerine; akıl ve ahlaki mutabakat ve müzakereyle Türkiye'mizin yükseliş sürecine herkes destek vermelidir. Türk ve Türkiye Yüzyılı'na müzahir tavır ve tutum geliştirmek her siyasi parti ve siyasetçi için milli sorumluluktur. DEM'lenmek yerine kantı, yani şekerli suyu tercih etmek, bundan da yudum yudum içmek akla en yatkın seçenektir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızla CHP Genel Başkanı'nın görüşmesinin esasını es geçip, boş koltukla meşgul olanların boşa ve boşluğa düşmeleri pek tabii kendi bilecekleri bir şeydir. Biz, boşlukla ve boş yapanlarla değil, ülkesi ve milleti için dolu heves ve heyecanları olanların ne söylediğine, neyi hedeflediğine bakıyor, bununla ilgileniyoruz. Ancak bazı kilit mahiyetli tartışma konularıyla ilgili de görüşümüzü paylaşmak istiyoruz. Bir defa siyasetin yumuşama ve normalleşmesinin vasatı Türkiye ve Türk milletinin ortak değerleri, ortak çıkarları, ortak geleceğidir. DEM'lenenlerin ayılması bir başka düşüncemiz ve temennimizdir."

(Sürecek)