Anasayfa
  • Eğitim
  • Haberler
    AsayişGenelSporSaglıkPolitikaEkonomiKültür-SanatBilim-Teknoloji
  • Makaleler
    ŞiirKişisel GelişimÇocuk PsikolojisiEğitim-ÖğretimRehberlikTeknolojiFinans
  • Döküman
  • FORUM
  • Öğretmenler Odası
    GeziModaBebekSağlığımızTariflerDekorasyonKişisel BakımBeslenme-Diyet
  • Sorgulamalar İş Hayatı Tanıtım Basın Bülteni Gündem Dünya Magazin Bilgi-Belge Planlar Mevzuat Sinema-Film
  • Ara
SON DAKİKA:
11:34
İlksan'da Zarar Devam Ediyor
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Doç Dr Şevki IŞIKLI
  3. FELSEFEYE HAYIR, DÜŞÜNCE TARİHİNE EVET Mİ, DİYECEĞİZ?
01 Şubat 2017 - 15:58

FELSEFEYE HAYIR, DÜŞÜNCE TARİHİNE EVET Mİ, DİYECEĞİZ?

01 Şubat 2017 - 15:58
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
FELSEFEYE HAYIR, DÜŞÜNCE TARİHİNE EVET Mİ, DİYECEĞİZ?
Doç Dr Şevki IŞIKLI

Taslak Felsefe Programını, dikkatle inceledim. Birçok açıdan ilginç ve devrimci bir program olduğunu çok açık. Fakat yoğun ve ciddi eleştirilerden kendini koruması çok zor. İşte, ölçüye vurduğumda programın verdiği sonuçlar: rn rnPROGRAMDAN BEKLENTİLER NELERrnDijital kuşağa hitap ediyor mu? rn90'lı yıllardan sonra başlayan internet ve bilişim devrimi, 2000 yılından sonra doğan ve Z kuşağı denilen yeni bir nesil ortaya çıkardı. Bütün öğretim programlarının dijital çağın Z kuşağına hitap etmesi tümüyle rasyonel bir beklenti. Taslak program; yardımcı unsur olarak roman, hikâye, makale ve şiir metinlere yönlendirme yapıyor. Programın muhatabı Z kuşağı ise Twitter, Instagram, Facebook, Foursguare, Youtube gibi kısa metin, görsel, video ve animasyon yayınlayan sosyal medya düşkünü. Dinamik bir zihne sahipler ve zamanla yarış hâlindeler. Emek ve zaman gerektiren geleneksel yazı türlerine ilgi duyma oranları çok düşük ve giderek de azalıyor. Önerilen geleneksel metinler zaman alıcı, programın işleniş tarzı ise dinamik olmaktan uzak…  Bu haliyle taslak program, “bilişim çağı kriterini” geçmekte zorlanacaktır.rn rnÇocuklarımızı geleceğe hazırlayabilir mi?rnBir felsefe programının büyük sorular, son yüzyılın sık tartışılan meseleleri ve yakın gelecekte egemenliğini sürdürecek felsefi yaklaşımları içermesi beklenir. En azından gelişmiş ülkelerdeki felsefe öğretim geleneğinin böyle olduğunu söyleyebiliriz. Taslak programda; felsefi metinlerin analiziyle “büyük sorular”a “kısmen” gönderme yapılmış fakat günümüzün yoğun tartışılan konularına yer verilmemiştir. Örneğin dil, teknoloji, kültür, iletişim, zihin, küreselleşme, gösterge bilim, yapay zekâ, uygulamalı etik ve çevre felsefesine atıf yok…Böylesine önemli konulara dair genç nesillerin lise yıllarında hiçbir şey duymadan yetişmesi, küresel rekabette dezavantajlı durumuna düşürebilir… Bu haliyle taslak program; “çağdaş öğretim içerikleri” kriteri açısından da zayıf görünüyor.rn  Felsefenin ana disiplinleri tartışılıyor mu?rnMetafizik, ontoloji, epistemoloji, estetik, etik, politika ve din, felsefenin ana disiplinleridir. Bunlar felsefedeki tüm kavram, soru, görüş ve tartışmaların merkezi alanlarıdır. Gençlere felsefe öğretimine yönelik tüm eserlerin, bu alanları doğrudan sorgulama konusu yaptıkları görülüyor. Taslak program; estetik değerleri ve ahlaki olguları üstünkörü geçmiş, modern bilimi ise tartışma konusu yapmamış görünüyor. Önceki programda yer alan neyin iyi, neyin doğru, neyin güzel, neyin adil olduğuna dair; bireylerin kararlarında özgür olup olmadıklarına dair tartışmalar, bazılarının dediği gibi “buharlaşmış”. Farklı alanlardan birçok uzmanın üzerinde uzlaştığı ve önceki programlarda yer alan ahlaki yargılara, özellikle de uygulamalı etik meselelere dair gençlerin daha duyarlı yetişmesi gerektiği önerisi, önceki programla kıyaslandığında bir “kayıp hatta programın karadeliği” olarak değerlendirilecektir. Taslak program “ana hatlarıyla felsefe kriteri” açıdan da geçer not almakta zorlanacaktır.rn rnEvrensel değerlerin yanında yerel ve milli değerlere yer verilmiş mi? rnProgramda yerel ve milli değerlere vurgu yapılmış. Programın başarılı tarafı bu. Fakat demokratik ve evrensel değerlere hiç yer verilmemiş olması bir handikap. Program; evrensel değerlerle yerel değerler arasında bir çelişki mi var, sorusunu akla getiriyor. Bence işin ehli olan insanları asıl tedirgin edecek olan şey, bu handikap değil. Programı hazırlayanlar, “Toplumu bir arada tutan değerlerin farkına varmaları, benimsemeleri ve bunları toplumla etkileşimlerinde tutum ve davranışa dönüştürmeleri önemlidir.” ifadesini, felsefenin sorgulayıcı tutumuyla birlikte izah etmekte zorlanacaklar. “Toplumsallığın benimsenmesi ve davranışa dönüştürülmesi” gibi, felsefenin ruhuyla çelişen bir hedef, hiçbir uzmanın gözünden kaçmayacaktır. Belki de bu çelişki, “kaş yaparken göz çıkaran ek olarak” göze batacak hatta felsefenin sorgulama fonksiyonun iğdiş edilmesi olarak görülecektir.rn rnDemokrasiye, hak ve özgürlüklere duyarlı mı? rnAB uyum sürecinde tüm öğretim programları demokrasi, insan hak ve özgürlükleri açısından geçtiğimiz 10 yıl boyunca iyileştirilmişti. Bu, AB uyum sürecinin zorunlu görevlerden biriydi. Ne var ki bu ilerleme taslak programa yansımamış. Programda öğrencilerin “görev ve sorumluluklarına” vurgu yapılmakta, buna karşın hak ve özgürlüklerden bahsedilmemektedir. Günümüzün hâkim düşüncesine göre, hak ve özgürlükler olmaksızın sadece görev ve sorumluluklara yapılan vurgu, devletin bireye tahakkümünü netice verir. Çağdaş toplumlarda devletin artan yaptırım gücü, bireysel özgürlüğü her zaman yok edebilir. İnsan hakları ve demokrasiyi bir yaşam tarzı olarak benimsemiş ebeveyn ve sivil toplum örgütü için bu durum, hak ve özgürlüklerden vazgeçiş ve daha fazla demokratikleşmenin askıya alınması olarak görülebilir. Taslak program, “demokrasi, hak ve özgürlükler kriteri” açısından da çıtayı aşamamış görünmektedir.rn rnProgram tekniği açısından tutarlı mı? rnProgram dilinde kısmi hatalar var: Açıklamalarda “…analiz edilir”, “…analiz edilmesi sağlanır.” veya “…unutulmamalıdır” gibi farklı kipte yüklemlere rastlanılmaktadır.Bu ise “…yapılır, …edilir” gibi, genel program dili olan edilgin kipten kopma anlamına gelir.rnDeğerler bölümünde “beceriler”den bahsedilmiş olması, açık bir kategori hatası olarak görünmekle birlikte, değer ile beceriyi ayırt etmekte zorlanmışlık hissi uyandırmaktadır. Felsefeye özgü değerler, bu yüzden atlanmış olabilir.rnRehberlik bölümünde, felsefe dersine özel rehberlik ilkelerine atıf yapılmamış olması, bu bölümden beklentiyi boşa çıkarmaktadır.rnÖlçme Değerlendirme bölümünde önerilen süreç odaklı ve kişiye özel yöntemler, ilgi çekici olmakla birlikte bu yöntemlerin nerede ve nasıl uygulanabileceği sorusuna net bir cevap verilememiştir. Bu belirsizliğin nedeni, birçok eğitim uzmanının da fark ettiği gibi, kazanımların süreç odaklı ölçmeye uygun olmaması olabilir.rnGüncel yaklaşımlara uygun olarak gündelik yaşamla felsefi metinlerin ilişkilendirilmesi istenmektedir. “Felsefe ve gündelik yaşam ilişkilendirmesi” jargonu, programın en afili kısmı olmakla taltif görebilir fakat teknik olarak havada kalmakla eleştirilecektir. Geçmiş yüzyıllara ait felsefi metinleri gündelik yaşama aktarmak ne kadar mümkün olabilir, bunu ancak uygulamada görebileceğiz. Aynı işlevsiz öneri, bilişim teknolojilerini etkin kullanma yönergesinde de göze çarpıyor. Kazanımlar, bilişim teknolojilerine veya gündelik yaşamla ilişkilendirmeye ihtiyaç kalmadan gerçekleştirilebilir.rnÖğretim materyali hazırlama öğretmenin asli görevlerindendir, denilerek gereksiz bir ayrıntıya girilmektedir. Öğretmenlerin kahir ekseriyeti yoğun iş yükü ve mevcut pedagojik formasyonları yüzünden materyal hazırlama işine girmemekte, girememektedir. Lisans eğitiminde öğretmen adaylarına, öğretim programı üzerinden ders işlenmesi öğretilmemektedir. Öğretmenlerin ekseriyetinin meslekte uzun yıllar geçirdikten sonra müfredatın ne olduğunu ve ne işe yaradığını öğrenirler. Bizim öğretmenlerimiz ders kitabından başka müfredat tanımaz.rn rnPROGRAMA YÖNELİK ELEŞTİRİLERrnFelsefe değil, düşünce tarihi dersi olmuşrnBütün kazanımlar “tarihsel dönemlerin özelliklerini anlama, açıklama veya analiz etmeye” odaklanmıştır. Taslak programın, dünya genelinde öğretilen “Lise Felsefe Dersine” ait şu temel nitelikleri taşımadığı görülmektedir: Felsefenin ortaya çıkış serüveni,rn Felsefenin terim anlamı ve işlevi,rn İyi, doğru, güzel, yüce ve tanrıya dair “büyük sorular”,rn İnsan zekâsının özel bir başarısı olarak felsefi düşünme biçiminin dinî, mitolojik, bilimsel, sanatsal düşünmeden farkı, avantaj ve dezavantajları… Taslak program hem yukarıdakileri içermediği hem de düşünce tarihine ağırlık verdiği için gelişmiş ülkelerdeki güncel felsefe öğretim programlarından ayrılmaktadır. Taslağın ilk göze çarpan karakteri, “Düşünce Tarihi Dersi” olmasıdır. Tüm program boyunca ilk çağdan başlanmak üzere tarihsel dönemlerin genel düşünce ortamlarının öğrenilmesi hedeflenmiştir.rnTüm kazanımlar şu formatta: “İlk/Orta Çağ /Rönesans felsefesini hazırlayan düşünce ortamını açıklar.” “Mezopotamya, Mısır, Çin ve Hint felsefesinin temel özellikleri ve problemleri üzerinde durulur.” Hemen anlaşılabileceği gibi bu kazanımlar, felsefe tarihi dersiyle gerçekleştirilecek hedeflerdir.rnAlan uzmanları, “düşünce tarihi dersi” olarak da taslak programda kusur bulabilirler. Üniversitedeki felsefe programlarında öğrencilerin birincil felsefi metinlerle tanışmaları, 3. yarıyıldan sonraya denk gelir. 2 dönem boyunca öğrenciler, “giriş” seviyesinde dersler görürler: Felsefenin ne olduğunu, etik, sanat ve siyasetin ne olduğunu öğrenirler. Felsefe tarihi ve özgün felsefi uslamlamalar içeren metinlerle karşılaşmalar daha sonraki dönemlere rastlar. Filozofların özgün metinlerini tartışmak ve değerlendirmek ise çoğu zaman master ve doktora dönemine müfredatında yer alır. Bu haliyle programın, büyük bir pedagoji hatası içerdiğini söyleyebiliriz. Aşağıda yer verdiğim öğretmen görüşleri de bu yönde.rn rnEkonomik boyutu: programın ekonomik maliyeti çok yüksek rnHer programın bir maliyeti vardır; ekonomik olarak uygulanabilir olması gerekir. Taslak program; önceki iki programdan radikal bir farklılaşma arz ediyor. Program öylesine farklı ki felsefe adına şimdiye kadar basılmış olan test, kavram haritası, görsel, hazırlık kitabı, CD, video, tanıtım filmi, soru bankası gibi tüm yardımcı öğretim materyallerini çöpe atmak gerekecektir. Bu ise büyük bir ekonomik yük demek.rnBir başka ekonomik yük ise çocuk ve gençlere yönelik özgün felsefe kitapları hazırlamış veya basmış olan kültür kitabı yayıncılarını bekliyor. Piyasada çok sayıda felsefeye giriş, felsefeyi tanıtma, çocuklar/gençler için felsefe kitabı var. Bu kitaplardaki problem, kavram ve tartışmalar; sorun odaklı önceki programla büyük oranda örtüşüyordu. Eğer taslak program kabul edilirse yayıncıların bu kategorideki kitaplarının ellerinde kalması kuvvetle muhtemel. Yayıncıların, sıfırdan başlayarak yeni müfredata uygun eserler hazırlatmaları gerekecek. Çünkü mevcut kitapların pek bir işlevi kalmayacak. Taslak programı “ekonomi kriteri” açısından büyük bir israfa yol açacak, hesapta olmayan yeni maliyetler gerektirecektir.rnDiğer taslak programlarla karşılaştırıldığında bu denli devlet ve özel sektöre ek maliyet getiren başka bir program yok. Taslak felsefe programı, MEB’in programlarında Atatürkçülük ve evrimle ilgili tartışmalı mevzuların dışında yeni bir tartışmaya yol açıyor: Programın ekonomik boyutu. rn rnÖykü ve masallar, felsefe öğretimi için münasip görünmüyor rn Felsefeyi başlatan girişim; masalsı, efsanevi ve mitolojik açıklamaların terk edilmesiydi. Güncel felsefe öğretimi üzerine çalışanların, öykü meselesi kafalarına çok yatmayacaktır.Hiç kimse hikâye, masal veya mitolojilerle “resmi felsefe öğretimine” cesaret etmiyor. Belki de bu açıkça teknik bir hatadır. Bunun yerine “gerçek olaylar üzerinden” ahlaki soruların tartışıldığını” biliyoruz. Önceki programın Mevlana, Yesevi ve Yunus Emre’ye yaklaşımının daha profesyonelce olduğunu anlıyoruz.rn rnSAHADAKİ ÖĞRETMEN NE DÜŞÜNÜYOR?rn15 yıllık felsefe öğretmeninin görüşleri rn“Öğrencileri felsefeyi saçma buluyorlardı, önyargıları vardı. Program, “saçma önyargısını” ortadan kaldırmıyor fakat ayrıca “anlaşılmaz” bulmalarına da yol açıyor… Öğrenciler şimdi felsefenin ne olduğun öğrenmeden felsefi metinlerle karşılaşacak…Mevcut programa göre felsefeye giriş için 2 ay ayırıyoruz. Felsefenin ne olduğunu anlatıyoruz önce…rnTaslak programın özel hedefleri, genel amaçlarını çok aşmış: Türk milli düşüncesini anlatalım daha iyi; Osmanlı, Selçuklu düşünce tarihini örneğin.rnProgramın Çin felsefesinden başlaması anlamlı değil. İlk Çağ felsefesinden başlamakta bir pedagoji hatası var, hem de büyük bir hata.rnLise öğrencilerinin soyut düşünme becerilerinin ve hazır bulunuşluk düzeylerinin çok üzerinde… Lise seviyesinde öğretilecek bir program değil. Düşünce tarihinin gelişimi aşamaları anlatılıyor.  Öte yandan öğrencilerin özgün metin yazmaları isteniyor. Bu, bir felsefi metni incele ve sen de özgün bir metin yaz, demek. Özgün felsefi metin, taklit edilerek yazılabilir mi?rnBazı kazanımlar, örneğin 5, felsefe öğretmenlerinin formasyonunu aşıyor. Az bilgi, çok sorgulama olacaktı hani! Kazanım alanları çok geniş. Örneğin kazanımlarda “Aydınlanma ortamını açıklar”, deniyor. Buna gerek var mı lise öğrencisi için. Seçim yapmak gerekecek. Öğretmen olarak ben çalışsam bile bu konuları çocuğa veremeyeceğim. Çocuklar şuanki programdan bile sıkılıyorlar. Programı gösterdiğimde hangi çağda yaşıyoruz hocam, diyor öğrenciler… Programı tarih dersine benzetiyorlar.rnEn önemlisi, felsefe yapmak için gerekli olan kavramlar yok, kavramsal analiz yok. Temel sorunlar yok...rnFelsefe dersini kaldırsalar daha iyi olur, bukalemuna çevirmeseler… En azından ne istendiğini bilirdik. İnşallah taslak böyle geçmez ama geçer gibi geliyor bana…”rn rnSONUÇrnDüşünce Tarihi Dersiyle Karşı Karşıyayız rnFelsefe yerine, “Düşünce Tarihi Dersi” önerilmiş olması en önemli yenilik. Peki, liselerden felsefe dersi kaldırılmalı mı? Felsefe ile Düşünce Tarihi Dersleri birbirinin yerini tutar mı? Felsefe mi yoksa düşünce tarihi mi öğretmeliyiz? Bence bugünden itibaren en ivedi ve ehemmiyetli tartışma budur. Ve alternatif bir girişime karşı, son bir soru: Felsefe ve düşünce tarihi aynı anda öğretilebilir mi, öğretilmeli mi?rnFelsefe niyetine “Düşünce Tarihi Dersi” kulağa hoş gelmiyor. Felsefi metinlerin analizi, felsefe öğretmek için yeterli ve münasip değil. Çocukları, tarihsel metinler üzerinden felsefeyle tanıştırmak, yeni bir deneme olabilir fakat riski fazladır. Zannımca hiçbir karar verici, kendi çocuğunun hesaplanmamış riskleri bol olan bir programla felsefe öğrenmesini istemez. Türkçeye çevrilmiş veya Türkçe yazılmış “felsefeyle tanışma, felsefeye giriş, çocuklar için felsefe, gençler için felsefe temalı kitaplara” göz atmanız, taslak programın felsefe için uygunluğuna dair bir sezgiye ulaşmanıza yardımcı olabilir.rn rnÇÖZÜM: YENİ BİR FELSEFE DERSİ Mİ?rnMilli Eğitim Bakanlığı, taslak programın yol açtığı sorunları ve eksikliği ancak bir şekilde gidebilir: 9 veya 10. sınıflara 2 saatlik başka bir felsefeye giriş dersi koymak.rnBakanlığın bu yönde bir çalışması olduğu biliniyor. Peki, Bakanlık felsefe ders saatini 2’den 4 saate çıkarabilir mi? Bence önemli olan soru şu: Felsefe 4 saat verilmeli mi?rnKesinlikle hayır. Liselerde zorunlu 4 saatlik felsefe dersi, eğitim felsefesi ve eğitim politikası açısından bazı teknik ve pedagojik sorunlara yol açabilir. İki ayrı öğretim programıyla felsefe dersini 4 saate çıkarmak, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmakla, başka bir deyişle bir çuval inciri berbat etmekle eş değer olabilir. Programlarla ilgili nihai kararını verdiğinde Talim Terbiye, bu konuya dair rezervlerimizi buradan kamuoyuyla paylaşmayı umuyorum.rn rnElektronik posta: [email protected]   rntwitter  : @sevki_isiklirnFacebook: /sevki.isiklirn rn rn rn 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Dijital Din, Geleneksel Dine Karşı - 14 Ocak 2022
  • Teknolojiyle ilgili sorun ne? - 30 Kasım 2019
  • Normal Birinin 32 Alamet-i Farikası ya da Bir Sosyal Otomatın Anatomisi - 25 Kasım 2019
  • Zayıf Karakter Kader Değildir; Güçlendirilebilir - 29 Temmuz 2019
  • İnsan 2.0'ın Doğuşuna Hazırlanın! - 23 Temmuz 2018
  • Okumak İçin Felsefi Filmler - 17 Temmuz 2018
  • Demokrasi Nedir, Ne Değildir? - 14 Haziran 2018
  • Anneliğin Ölümcül Yan Etkileri - 21 Mayıs 2018
  • İdeal Yaşam Formunuzu Seçtiniz mi? - 13 Mart 2018
  • Bir filozof ne iş yapar? - 24 Şubat 2018
  • Ev Hanımı Olmanın Ölümcül Yan Etkileri - 16 Eylül 2017
  • Video Oyunları Öldürüyor mu? - 07 Ağustos 2017
  • Bir Fotoğraf, İki Deha, Yüzyıllık Tartışma - 24 Kasım 2016
  • FELSEFENİN "GEPHİ"Sİ - 13 Kasım 2016
  • Felsefeyi Tartışmanın Karşı Konulmaz “Hafifliği” - 11 Ekim 2016
  • STK ya da NGO: Bir Kavramsallaştırma Hatasının Hesabını Yapmak - 26 Eylül 2016
    Köşe Yazarları
    Nilüfer ERTARAKÇI
    Nilüfer ERTARAKÇI
    Çocuklarda Sorumluluk Bilinci Nasıl Geliştirilir?
    SEN MUALLA
    Gülüm Çamlısoy
    SEN MUALLA
    ENGELLİ ARAÇLARINDA ÖTV MAĞDURİYETİ GİDERİLMELİ KDV KALDIRILMALIDIR
    Cevat Artun
    ENGELLİ ARAÇLARINDA ÖTV MAĞDURİYETİ GİDERİLMELİ KDV KALDIRILMALIDIR
    Dijital Din, Geleneksel Dine Karşı
    Doç Dr Şevki IŞIKLI
    Dijital Din, Geleneksel Dine Karşı
    ÖĞRETMEN KATALOĞU
    Nazmiye ESKİ
    ÖĞRETMEN KATALOĞU
    KÜLLERİN ARASİNDAN FİLİZLENEN KORKU
    Dilek Ilgın ÖZBEN
    KÜLLERİN ARASİNDAN FİLİZLENEN KORKU
    Milli Eğitim Bakanlığı, bağlı kurumlar arasında neden ayrımcılık yapar?
    Tayfun Çavuşoğlu
    Milli Eğitim Bakanlığı, bağlı kurumlar arasında neden ayrımcılık yapar?
    "GENÇLİK" HEDEFİMİZ LAFDA KALAMSIN
    Doğan Ceylan
    "GENÇLİK" HEDEFİMİZ LAFDA KALAMSIN
    23 Mart-27 Mart 2020 ve 28 Mart-30 Nisan 2020 Tarihleri Arasındaki Öğretmen ve İdarecilere Ödenecek ve Ödenmeyecek Ek Ders Ücretleri Tablosu
    Sedat Değer
    23 Mart-27 Mart 2020 ve 28 Mart-30 Nisan 2020 Tarihleri Arasındaki Öğretmen ve İdarecilere Ödenecek ve Ödenmeyecek Ek Ders Ücretleri Tablosu
    Korona Virüs ve Charlotte kuralı
    Ahmet Yaşar ZENGİN
    Korona Virüs ve Charlotte kuralı
    24 Kasım Öğretmenler Günü Temennilerle Geçiştirildi
    Faruk Yıldız
    24 Kasım Öğretmenler Günü Temennilerle Geçiştirildi
    Okul Öğrenmeye Engel mi?
    Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU
    Okul Öğrenmeye Engel mi?
    Dünya Kız Çocukları Münasebetiyle!
    Prof Dr Nurullah ÇETİN
    Dünya Kız Çocukları Münasebetiyle!
    Eğitimde Düşüncenin Önemi
    Hasan Güneş
    Eğitimde Düşüncenin Önemi
    Eğitim=Yaşama Yakınlık
    Doç. Dr. Süleyman KARATAŞ
    Eğitim=Yaşama Yakınlık
    EĞİTİM SİSTEMİ NEREYE GİDİYOR?
    Dr. Özkan Apaydın
    EĞİTİM SİSTEMİ NEREYE GİDİYOR?
    Eğitimciye Şiddet Anayasal Suç Sayılmalıdır
    Özkan Erdem
    Eğitimciye Şiddet Anayasal Suç Sayılmalıdır
    ER YA DA GEÇ ATATÜRK'E VARACAKSINIZ
    Süleyman PEKİN
    ER YA DA GEÇ ATATÜRK'E VARACAKSINIZ
    Allah'ın Adaleti
    Murat Koçak
    Allah'ın Adaleti
    YÖNETİCİ ve İDARECİ
    Ismahan ÇERİBAŞI
    YÖNETİCİ ve İDARECİ
    Çok Okunan Haberler
    MEB, Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik
    MEB, Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik
    Asgari Ücrete ek zam ile ilgili yeni gelişme yaşandı
    Asgari Ücrete ek zam ile ilgili yeni gelişme yaşandı
    Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınav Takvimi Açıklandı
    Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınav Takvimi Açıklandı
    Ana Sayfa
    Eğitim
    Haberler
    Makaleler
    Döküman
    FORUM
    Öğretmenler Odası
    Sorgulamalar
    İş Hayatı
    Tanıtım
    Basın Bülteni
    Gündem
    Dünya
    Magazin
    Bilgi-Belge
    Planlar
    Mevzuat
    Sinema-Film
    Foto Galeri
    Video Galeri
    Köşe Yazarları
    Üye Paneli
    Günün Haberleri
    Arşiv
    Hava Durumu
    Gazete Manşetleri
    Nöbetci Eczaneler
    Eğitim Haberleri ve Öğretmenler İçin Bilgi Paylaşım Platformu
    [email protected]
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    • Köşe Yazarları
    • Üye Paneli
    • Günün Haberleri
    • Arşiv
    • Hava Durumu
    • Gazete Manşetleri
    • Nöbetci Eczaneler
    Google Play
    ücretsiz indirin

    • Künye
    • İletişim
    • Çerez Politikası
    • Hakkımızda
    • Gizlilik İlkeleri

    Haberlerimizi paylaşmanız bize mutluluk verir.

    Yazılım: Tumeva Bilişim

    Eğitim HaberleriHukuk Haberleri