Bakan Varank, törende yaptığı konuşmada,"Bir kuruma şahsiyet veren onun tarihidir" sözünü hatırlatarak, "Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'ye 'Türk modern tıbbının ruhu' dersek herhalde yanlış olmaz. İbn-i Sinalardan, İbn Rüşdlerden gelen tıp mirasımız Mektebi Tıbbiye-i Şahane ile kurumsallaştı. Bu nadide okul, kuruluşundan itibaren birikimiyle Türk tıp tarihinin öncüsü oldu. Yetiştirdiği hekimler, cerrahlar ve eczacılar sayesinde Anadolu’daki nice sağlık kurumunun temelleri atıldı." diye konuştu.Bugün bu mirasın Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile devam ettiğini aktaran Varank, şunları kaydetti:
"3 bine yakın hocası, 20 bini aşkın öğrencisi ve onlarca fakültesi ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi sağlık alanında uluslararası bir ekol. Yaptığı hizmetler artık Orta Asya’ya, Afrika’ya kadar uzanıyor. Somali'deki Tıp Fakültesi'nin bizzat açılışına katıldım. Buradan mezunlarla karşılaşmış olmak çok değerli. Bu güzide kurum bugün Türkiye'nin en prestijli ödüllerinden birine de ev sahipliği yapıyor. 11 bilim insanı ve araştırmacımız alanlarında yaptıkları başarılı çalışmalardan dolayı Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane Akademik Ödülleri'ne layık görüldü. Aynı zamanda çalışmaları ile sağlık alanında toplumsal farkındalık oluşturan 8 medya temsilcimize de Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane Medya Ödülleri takdim edilecek. Üniversiteler arası müsabakalarda başarı sağlayan okul mensubu sporcularımız da Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane Spor Ödülleri’ni alacak."
SAĞLIK SİSTEMİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Bakan Varank, sağlıklı bir aklın, sağlıklı bir vücutta bulunduğunu belirterek, bu mantıksal ilişkinin toplumsal yasalar için de geçerli olduğunu ifade etti.Bu bilinçle sağlık alanında Türkiye'de bir devrim gerçekleştirdiklerini vurgulayan Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:"2002'den itibaren kurduğumuz sağlık altyapısı ve sağladığımız sağlık güvencesi sayesinde sosyal devlet olmanın en güzel örneğini dünyada ortaya koyduk. Türkiye'nin toplam sağlık harcaması 2002 yılında yalnızca 18 milyar lira iken bu rakam günümüzde 250 milyar lirayı aşmış durumda. Bir taraftan şehir hastaneleri ile yenilikçi yapılar kurarken doktorlardan hemşirelere kadar en nitelikli sağlık personellerini ülkemizde yetiştirmeye başladık. Toplam sağlık personel sayısını ise 295 binden 1 milyona ulaştırdık. Biliyoruz ki sağlık sistemimizin kalitesi sağlık çalışanlarının refahı ve yaşam kalitesi ile doğru orantılı. Bu çerçevede, sağlık çalışanlarımızın yaşam standartlarını iyileştirecek hamleleri de gerektiğinde atmaktan çekinmedik.Tüm bu atılımlar sayesinde teknoloji seviyesi yüksek, daha da önemlisi insan dostu bir sağlık sistemini inşa ettik. Dünya ve Türkiye sağlık sistemi en zor sınavını pandemi döneminde verdi dersek yanlış söylemiş olmayız. Ancak gelişmiş ülkelerin pandemi döneminde nasıl sınıfta kaldığını hep beraber izledik. Tabiri caizse komaya girdiler ve ameliyat masasından kalkamadılar. Türkiye ise şehir hastanelerinden yerli aşısına, doktorundan teknisyenine kadar sağlık ekosistemi ile bu sınavı başarılı bir şekilde atlattı. Öyle ki Türkiye’nin Kovid-19'a karşı verdiği mücadele, tüm dünyada örnek gösterildi. Bizi ziyaret eden devlet adamları, bunu nasıl başardığımızı sordu. 'Bu tecrübeyi bizimle paylaşır mısınız' diye talepte bulundu. Pandemi, sağlık alanında ne kadar isabetli adımlar attığımızı bir kez daha gösterdi."Bakan Varank, Kovid-19 ile birlikte sağlık alanının çok daha hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğine dikkati çekerek, teknolojide yaşanan gelişmelerle birlikte sağlık alanında tanı, tedavi, tedavi sonrası ve koruyucu sağlık gibi süreçlerde önemli atılımların söz konusu olduğunu söyledi.Bu değişime ayak uydurmak ve rekabet gücünü korumak için yapay zekadan biyoteknolojiye kadar stratejiler oluşturmaya devam ettiklerini aktaran Varank, şu ifadeleri kullandı:"Bakanlık olarak Akıllı Yaşam ve Sağlık, Ürün ve Teknolojileri Yol Haritası'nı hazırladık. Yakında açıklayacağımız bu yol haritası ile stratejik alan olarak belirlediğimiz ilaç, tıbbi cihaz ve sağlık bilişimi teknolojilerinde yerli ve milli üretime ivme kazandıracağız. Biyoteknoloji üretiminden, Ulusal İlaç Molekül Kütüphanesi'nin oluşturulmasına kadar birçok proje ile Türkiye'nin sağlık alanındaki dönüşümüne Bakanlık olarak öncülük edeceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu çerçevesinde sağlık sektöründe de ülkemizi bağımsızlığa kavuşturacak ve global bir üs haline getireceğiz. Bunu yaparken de üniversitelerimizle, akademisyenlerimizle, genç arkadaşlarımızla iş birliği içerisinde çalışmaya devam edeceğiz.Daha 2 sene önce ülkeler sınırlarını birbirine kapatmış, bırakın aşılarını, bir somun ekmeğini dahi birbiriyle paylaşmaz olmuştu. Bu acı tecrübe bize milli teknolojilerin geliştirilmesinin bir ülke için ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla her alanda rekabetçi ve yenilikçi bir Türkiye inşa etmek için mücadelemizi çok öncesinde başlattık. Bu yolda iki önemli unsuru ön plana çıkarıyoruz. Birincisi Ar-Ge faaliyetleri, ikincisi ise bu Ar-Ge’yi yönetecek nitelikli insan kaynağı. Teknoparklardan tasarım merkezlerine kadar, Türkiye’nin Ar-Ge ekosistemini adeta sıfırdan kurduk dersek yanlış olmaz."