Öğretmenlik meslek kanunu ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Öğretmenlerin uzman öğretmen ve başöğretmen olabilmesinin önünü açan kanunda en çok tepki çeken kısım ise kariyer sınavı. Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavının kaldırılması için tepkiler devam ediyor. Önemli bir açıklama da Türk Eğitim Sen Genel başkanı talip Geylan'dan geldi.
Şu an öğretmenler odasında zaten ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen var. Üstelik bu ayrım yetmezmiş gibi bir de başöğretmen, uzman öğretmen ayrımı olacak.
Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan Talip Geylan, 14 Şubat 2022 tarihinde TBMM’de kabul edilen kanun içeriği itibariyle eğitim çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan çok uzak kaldığını kaydetti. Geylan, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanmadığı bir kanunun, tam anlamıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu olamayacağını bildirdi. Geylan,
UZMAN ÖĞRETMENLİK TAZMİNATI BELLİ OLDU... TIKLAYINIZ
Öğretmenlersitesi olarak destek verdiğimiz Kariyer Sınavının iptaline yönelik etkinliklerin ve açıklamaların olabildiğince tamamını sitemizde siz okurlarımıza yansıtmaya çalışıyoruz. Sitemizin yaptığı etkili haberlerin ardından eğitim camiası adeta kenetlenerek uzman öğremtenlik ve başöğretmenlik sınavının iptali için tek ses oldu. Bu defa da 70 puan altında alan öğretmenlerle ilgili önemli bir açıklama geldi. İşte Talip Geylan tarafından yapılan ve öğremtenlik kariyer basamakları kapsamında yapılacak olan sınavda, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavına giren öğremtenlerden 70 puanın altında alacak olanlarla ilgili önemli açıklama ve diğer konulara ilişkin açıklamanın detayları:
Sınava Girmiş Bir Öğretmen Eğer 70 Puan altında almış İse “Kötü” Öğretmen Mi Olacak?
Şu an öğretmenler odasında zaten ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen var. Üstelik bu ayrım yetmezmiş gibi bir de başöğretmen, uzman öğretmen ayrımı olacak.
Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan Talip Geylan, 14 Şubat 2022 tarihinde TBMM’de kabul edilen kanun içeriği itibariyle eğitim çalışanlarının beklentilerini karşılamaktan çok uzak kaldığını kaydetti. Geylan, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanmadığı bir kanunun, tam anlamıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu olamayacağını bildirdi. Geylan,
“Öğretmenlik Meslek Kanunu 23 Ekim 2018'de Vizyon Belgesi tanıtım toplantısında dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından duyuruldu. Sendika olarak, sürecin başından beri, mesleğin statüsünü yasal bir zemine kavuşturacak, öğretmenliğin saygınlığını koruyacak ve artıracak, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçleri tek bir çatı altında toplayacak bir kanun düzenlemenin gerekliliğine vurgu yapıyoruz. Ancak malum olduğu üzere TBMM’de kabul edilen kanun içeriği itibariyle eğitim çalışanlarının beklentilerini tatmin etmekten çok uzak kalmıştır. Kanunda tek derli toplu madde kariyer basamakları idi. Ancak bu da eksik oldu. Şöyle ki, meslek kanunu öğretmenlerin kariyer basamaklarında; 10 yılını doldurmuş öğretmenler 180 saatlik bir kursa tabi tutulacak, kursun ardından sınav yapılacak, 70 ve üzerinde puan alanlar uzman öğretmen olacak. 10 yıllık uzman öğretmenler 240 saatlik kursa tabi tutulacak, eğitim sonunda sınav yapılacak ve başarılı olanlar başöğretmen unvanı alacak şeklinde çıktı. Türk Eğitim-Sen olarak her zaman bu uygulamayı doğru bulmadığımızı ve eksik olduğunu ifade ettik. Hatta uzman öğretmenlik konusu ilk olarak 2005 yılında gündeme geldiğinde biz yine aynı tavrı sürdürerek sınava karşı olduğumuzu söylemiştik. Her zaman şunu söyledik; öğretmenlerin kariyer planlaması sınav ile olmaz. Çünkü sınav sadece bilgiyi ölçer oysaki öğretmenlik sadece bilme mesleği değil, bildiğini öğrenciye aktarmaktır. Tek ölçüt deneyim ve tecrübe olmalıdır. Dolayısıyla sadece hizmet yılı esas alınarak, başka bir şarta bağlı kalmaksızın 10 yılını dolduran her öğretmen, doğrudan uzman öğretmen, 20 yılını dolduran her öğretmen ise başöğretmen olarak kabul edilmeliydi. Doğrusu budur! Sınav şartı getirilmesi öğretmenimizi kamuoyu önünde tartışır hale getirecektir. Şöyle ki, sınava girmiş bir öğretmen eğer 70 puan altında almış ise “kötü” öğretmen mi olacak? Maalesef sahada algı böyle olacaktır. Şu an öğretmenler odasında zaten ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen var. Üstelik bu ayrım yetmezmiş gibi bir de başöğretmen, uzman öğretmen olacak. Veliler uzman öğretmen arama derdine düşecektir. Bu nedenle MEB, kendi eliyle öğretmeni velinin ve öğrencinin önüne atacak, zaten yıpratılan mesleki saygınlığı daha da tahrip edecek ve yeni tartışmalara neden olacaktır. Bu nedenler çok geç olmadan Milli Eğitim Bakanlığı ve yasa koyucular bu konuda gerekli düzeltmeyi yapmalı ve öğretmenlerimizi gereksiz bir tartışmanın içine boğmamalıdır. Ayrıca bu kanuna yönelik başta sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizi mağdur edecek hususlarını iptali talebi ile yargıya başvurduk.” Tek gerçek var; o da 2011 ve 2013 yılında olduğu gibi tüm kamu çalışanlarının kadroya geçirilmesidir. Bunun dışındaki hiçbir adım kamu çalışanlarını tatmin etmez.
4/b statüsünün adeta asal istihdam şekline getirilmiş olmasını eleştiren Genel Başkan bu durumun kamu işvereninin 657 Sayılı DMK’nın 4/b maddesinin ihdas edilme gerekçesine aykırı bir tasarruf olduğunu kaydetti. Geylan, “Kamuoyunun da çok iyi hatırlayacağı gibi, sözleşmeli öğretmenlik sendikamızın 2005 yılından bu tarafa mücadele ettiği bir istihdam yöntemidir. Sözleşmeli öğretmenlik 2011 yılında kaldırılmış, tüm sözleşmeliler kadroya geçirilmiş, 2016 yılında ise aynı Hükümet tarafından bir KHK ile geri getirilmişti. Hem de mülakat ve 6 yıl çakılı kadro ile çalışmayı da kapsamakta idi. Türkiye Kamu-Sen olarak her zaman şunu söyleriz, kamuda aynı işi yapan kamu çalışanları farklı statülerde istihdam edilemez. Unutulmasın ki; 4/b maddesi, ‘zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere’ geçici işlerde çalıştırılacak görevlileri istihdam etmek için ihdas edilmiştir. Ama gelinen noktada ülkemizde 450 bin civarında 4/b’li çalışan var. Kamu işvereninin, 657 Sayılı DMK’nın 4/b maddesinin ihdas edilme gerekçesine aykırı bir tasarrufu ortaya koymaktadır. Adeta 4/b statüsü asal istihdam şekline getirilmiş demektir. Hükümete şu çağrıda bulunuyoruz; 4/b’li çalışanların haklarının iyileştirilmesi gibi çabasında artık vazgeçilsin. Biz bu uygulamayı kabul etmiyoruz. Tek gerçek var; o da 2011 ve 2013 yılında olduğu gibi tüm kamu çalışanlarının kadroya geçirilmesidir. Bunun dışındaki hiçbir adım kamu çalışanlarını tatmin etmez.” ifadelerini kullandı.
1 milyon öğretmene eğitim-öğretim hazırlık ödeneği verebilen bakanlık geriye kalan 80-90 bin çalışanına da aynı ödenekten verebilir.
Eğitimin tüm giderlerinde fahiş artışların olduğuna dikkat çeken Genel Başkan 1325 TL ile bir hazırlık ödeneğinin kabul edilemez bir rakam olduğunu söyledi. Geylan, “Eğitim-öğretim hazırlık ödeneğinin tüm kamu çalışanlarına verilmesi talebi Türk Eğitim-Sen’in yıllardır dile getirdiği bir konudur. Eğitim hizmeti yardımcı hizmetlisinden yöneticisine kadar bütün eğitim çalışanlarının birlikte hareket ettiği bir alandır. Her eğitim-öğretim yılı başında sadece öğretmenlerimize ödenen eğitim öğretim hazırlık ödeneğinin ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına ödenmesini talep ediyoruz. Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’e son ziyaretimde bu konuyu bir kez daha ifade ettim; Türk Eğitim-Sen’in yetkili olduğu 2007 yılında Kurum İdari Kurul toplantısında hazırlık ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına verilmesi hususu kararını aldırmıştık. Taraf olan Milli Eğitim Bakanlığı bu talebi kabul etmiş ve tavsiye kararı almıştır. 1 milyon öğretmene eğitim-öğretim hazırlık ödeneği verebilen bakanlık geriye kalan 80-90 bin çalışanına da aynı ödenekten verebilir. Bir de eğitim öğretim hazırlık ödeneğinin miktarının artırılmasını talep ettim. Çünkü eğitimin tüm giderlerinden fahiş artışların olduğu düşünüldüğünde 1325 TL ile bir hazırlık ödeneği olamaz. Türk Eğitim-Sen’in talebi en azından bir maaş oranında eğitim-öğretim yılının başında tüm eğitim çalışanlarının desteklenmesidir.” dedi.
İl İLçe emri: Parçalanmış öğretmen ailelerin sorunları artık bu ülkenin gündeminden çıkarılmalıdır.
İl-ilçe emri verilerek öğretmenlerin eş durumundan tayin taleplerinin karşılanması gerektiğini vurgulayan Geylan,“Geride bıraktığımız yıllarda mazeret tayinlerinde yaşanan sıkıntılar bir kez daha yaşanmasın. Özellikle de eş durumundan tayin talebinde bulunan tüm öğretmenlerimizin tayin istekleri gerçekleştirilmelidir. Parçalanmış öğretmen ailelerin sorunları artık bu ülkenin gündeminden çıkarılmalıdır. Çocuğunu başka ilde bırakmış bir öğretmen annenin hangi motivasyon ile eğitim hizmeti verilmesi düşünülüyor ki? Ayrıca eş durumundan tayin bekleyen öğretmenlerin sayısı da çok değildir. Yani öğretmen dağılımında uçurum söz konusu olmayacaktır. Bakınız il içinde Ankara merkez ile Nallıhan ilçesi arası 160km’dir. Bir öğretmenin günlük geliş-gidiş yaptığı düşünüldüğünde büyük bir dram ortaya çıkar. Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’e bir kez daha çağrıda bulunuyorum; il-ilçe emri verilerek eş durumundan dolayı bütün tayin talepleri karşılanmasıdır.” diye konuştu.
Bir haber vereceksiniz dolandıra dolandıra, lafı uzata uzata veriyorsunuz.Sayfalarca aşağı inmek zorunda kalıyoruz haberi okumak için. Tüm sayfaları okutmak için yapmadığınız şey yok.
Engelli öğretmenler bu sınavda engelleri yüzünden cogu ders calısamayacak ve malesef uzman öğretmenlik alanında yer bulunmayacak bir sıfır hayata başlamışken şuan malesef ıkı sıfır geride olcaz cok can sıkıcı bır durum allah kimseye engelli yapmasın bu denli duyarsız kalınmıs olması cok kötü ne dıyımkı gözü kötü olan dinliyemez okuyamaz kulagı duymayan dınlıyemez bu tür calısmalar yapınca unutmayınızki bu camıada bir sürü engelli öğretmen arkadaşlar var az duyarlı olun gercekten herkeze tesekkur ler
Cok haklı ben görme engelli bir öğretmenim video izlerken gözlerim cok kızardı ve göz doktoruna gitmek sorunda kaldım bazla telefon bakıyon dedı bende eğitim videolarım var dedim izleme dedi izleyemedim ve izlemiş gibi yaptım uzun süre kitapda okuyamıyom şimdi ben sınavdan basarısız olsam kötü öğretmenmıyım üstelik bu yaz üstün basarı belgesi almısken uzman öğretmen olamıyacam ve engelli bir öğretmen olarak gerçekten cok üzülecem
Lütfen onurumuza ve mesleğimize sürülmüş kara bir lekedir.Biz böyle bir kariyer istemiyoruz eğer sınav yapacaklarsa.Ben uzmanlığı yada başöğretmenligi hak etmiyorsam hepimizi geri hizmete alın
Sayın sendika yetkilileri! Böyle aciklamalariniz iyi güzelde yukarıda sizlerin bu açıklamalarını dikkate alacak birileri var mı? Ben şahsen pek zannetmiyorum. Bu tarz aciklamalarinizi sosyal medyaya destek olarak TV lerde de yapsanız daha verimli olmaz mı? Muhalefet liderleri ile gorusseniz hep birlikte hareket etseniz? Bizlerde bizi düşünen haklarımızı savunan bir sendikamız var desek!
Açıklamaların tümüne katılıyorum öğretmenler arasına fitne sokmak eğitim kalitemizi düşürceğiniden bu tür sınavları değil öğretmenleri güncellemek için seminerler düzenlenmeli
Bu sınav tamamen meydan okumadır...Sene içinde gelen video eğitimlerden sonra bu işin böyle olacağı belliydi...Artık klavyenin bir tuşuna basarak öğretmenlere eğitim paketi gönderebilirsiniz...
Eğitime hiç bir katkı sunamayan sendikalar.. Her öğretmen uzmanlığı ve Başöğretmenliği hak mı ediyor ki beleşten verilsin...
Yazık memleketin parasına. Bedencilere yıllarca DYK verildi. Daha sonra Sayıştay o zamanın parasıyla yılda 5 milyar yolsuzluk yapıldı diye rapor yazdı. Eğitim acilen özelleştirilmelidir.
Sayın Cemil Gündüz bey 1)Bedenci değil Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni 2)DYK kurslarında daha çok Okul Sporlarını Katılımı arttırdı Sporcu kalitesi ve sayısına katkıda bulundu 3)Daha fazlası Çar burda yazmaya sayfalar yetmez.
O kadar güzel ve açık anlatmış ki bir veli olarak hepsine katılıyorum .Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin arasına fitne fesat tohumun dan başka birşey değil inşallah yetkililerde bu gerçeği görür.
Tecrübe kazanmış öğretmenlerin sınava tabi olmaları mantık dışıdır.Zaten öğretmenlerin hakkıdır
Paranız çoksa enflasyon u düşürün öğretmen ligin başı kıçımı olurmuş kepazelik bu
Öğretmenlige yan gel yat Osman diyen vatandaşlar lütfen çocuklarinizi özel okula yollayın orda kimse yan gelip yatmaz hadi bakalım
Kariyer sınavları ilgili branşta yapılmalıydı fakat şu anda maalesef tamamen rehberlik konuları üzerinden sınav yapılacak ve bunu geçen uzman öğretmenlik vasfı yaşayacak bu yanlış
Eğitim -Öğretimin ve ÖĞRETMEN in kalitesi **4 4 4** ile düşmüştür.Okumaya hiç niyeti olmıyan öğrenciler,okullara yönlendirilince ve köy okulları kapatılınca , velilerin istekleri öğretmenin söyleminden daha çok önemsenince kalite düşmüştür. Herşey oluruna bırakıldı.LİYAKAT-TECRÜBE VE DENEYİM ÖNEMSİZLEŞTİ.Bunun iyice incelenmesi gerekir.Saygılarımla
20 yıllık öğretmen zümre başkanı oldiyorum, anlamam diyor. Hocam ünite zaman planlamasını neye göre yaptınız? 15 yıllık öğretmen MEB eğitim öğretim takviminden haberi yok. Kokuşmuşluk her yerde. Canla başla çalışan öğretmeni tefe koymalar. Ooo hocam trübünlere oynuyor lafları. Ya sen 2. Sınıfları okutan bir sınıf öğretmenisin. Telefonunu velilere vermiyorsun. Bu mu iş ahlakı ve uzmanlık?
Bu nasıl uzmanlık sınavı böyle? Tarihçi bir tek tarih sorusu, matematikçi bir tek matematik sorusu çözmeden uzman olacak. Bütün sorular eğitim bilimlerinden. Anlayacağınız eğitim bilimciler bakanlığı ele geçirmişler. Bu sınavla vasat hatta cahil biri Uzman öğretmen unvanını alabilir. Daha önce yapılan Anadolu Liselerine Öğretmen Sınavlarında barajı bile aşamayan ne uzman öğretmenler, ne müdürler gördük. Şunu herkes bilsin bu ülkede tek bir Başöğretmen vardır: Mustafa Kemal Atatürk.
Sayın başkanım, Şube müdürlerinden başla*** il ve ilçe müdürleri neden uzman ve başöğretmenlikten yararlanamıyor? Bu müdürlere niçin eğitim öğretim ödeneği verilmez. Şu an şube müdürleri ve ilçe müdürleri öğretmenden çok daha az maaş alıyorlar. Şube müdürü ve ilçe müdürleri doğrudan başöğretmen sayılmalı. Lütfen bu konuyu da gündeme alınız.
2001 yılında Dokuz Eylül üniversitesinden mezun oldum.Bu fakülteyi kazanmak için aldığım puanla çoğu ilde tıp fakültesini kazanırdım.İnsan isteyerek öğretmen olamamuz mı neden bir insanın zekasını üniversite puanıyla ölçüyorsunuz. Yıllar içinde doktorların özlük hakları çoğaldı ve şimdi süper beyinler doktor oluyor.Doktorlara saygılı olalım bu arada.Öğretmenlik herkesin yapabileceği sıradan bir meslek gibi en düşük memur maaşı layık görülüyor.Kpss de başarılı olan çok küçük bir zümre devlette iş bulabiliyor gerisini siz düşünün...
Öğretmenleri aldı bir telaş. Bugüne kadar ne güzeldi "on dönüm bostan yan gel Osman", devlet sorusuzca maaşlarını emekli maaşı gibi dağıtıyordu. Orta eğitimin çöküşü çok eskilere dayanır; Demirel zamanına kadar lise öğretmenleri eğitim enstitülerinden çıkardı. Buralara büyük çoğunluğu üniversiteside okuyamayacak ekonomik imkanı olmayan çok zeki ve başarılı öğrenciler sınavla girerler her türlü barınma ve mezun olduklarında orta okul lise öğretmenleri olurlardı. Demirel her konuda olduğu gibi palyatif çözümlerle bu konuda da eğitim enstitülerini kaldırıp üniversitesilerde eğitim fakültelerini kurunca eğitim fakültelerine hiçbir fakülteye girememiş en az puan alan yetersiz öğrenciler girip orta okul lise öğretmenleri çıktı. Öğretmen kalitesi öylesine düştü ki iş özel dershanelerin açılmasına sebep oldu. Şimdi kendisi de konusunu bilmeyen öğretmenler ordusu türedi. Bunların öğrenciye birşeyler öğretmek değil dertleri ne kadar maaş alırım önemli dertleri oldu.
Allah'tan korkun ya, en düşük puanlarla gitmişiz de falan filan. 2010 Türkiye 826.sı oldum. Daha iyi bölümlere gitme hakkımız varken bile öğretmenliği istedik. Kul hakkıdır zanlarınız.
Ancak kuyunun etrafında dolaşıp bir türlü kuyunun içine giremeyen kuşlar gibi.. ortada bir durum var fakat tam teşhisi konulamadığı için sadece etrafında tavaf ediliyor ama görülmesi gereken bir türlü görülemiyor.. Problemin temel kaynağı “öğrenci” diyerek “TALEBE” performansı beklemektir.. çocuk “MECBURİ ÖĞRENCİ” oluyor ama “TALEP EDEN TALEBE” değil.. bunu görün artık lütfen.. terzinin önüne bir top değil yüz top da olsa koyduğunuz kumaş eğer pamuksa ondan ipek gömlek dikemez.. keten de yün de dikemez.. naylon da.. dikeceği sadece pamuk kumaş gömlektir.. bu kadar basit.. bu her iş için böyle..
Sayın mim cim 1-) eğitim fakültelerinin yüzdelik diliminden haberiniz var mı sizin? 2-) eğitim fakültesi mezununun devlette öğretmen olabilmek için girdiği KPSS ve MÜLAKAT denen bir süreçten ve alınan öğretmenlerin yüzdelik diliminden haberiniz var mı sizin?? HABERİNİZ VARSA EĞER OTURUN VE MESELA BİR DOKTORUN YÜZDELİK DİLİMİYLE MUKAYESE EDİN.. ayrıca acaba kaç yüksek lisans mezunu ve doktorasını tamamlamış AKADEMİSYEN öğretmen var şu an MEBde çalışan bunu da bilmiyorsanız öğrenin..FİKRİNİZİ YAZMADAN BİLGİNİZ OLSUN ÖNCE..
Hayatımda okuduğum en sığ yorumlardan birisi olabilir. Öncelikle her sabah 6'da güne başlayıp siz daha gözünüzü ovuşturup hayatı sorgularken biz sıralarında oturan öğrencilere eğitim vermeye çalışıyoruz. Mesaisini bitirip evine giden ve bugün de bitti diyen insanların aksine bizim mesaimiz hiç bitmiyor. Bazen ertesi günün notlarını hazırlıyoruz bazen yapacağımız bir değerlendirmenin sorularını. Dillere pelesenk olmuş 3 ay yatıyorsunuz sözüne inat hiç 3 ay tatil yapmıyoruz. Özel dershaneler öğretmenlerin kalitesizliğinden değil eğitim sistemimizin bozukluğundan ortaya çıkmış kurumlardır. Görevi öğretmen yetiştirmek olan Anadolu Öğretmen Liselerini kapatarak, öğretmenleri aile birliğini hiçe sa*** ve sözleşme zoru ile bir yerlerde istihdam ederek bunu düzeltemezsiniz. Öğretmeni hakettiği konuma getirmeden yeni neslin kaliteli bir eğitim almasını bekleyemezsiniz. Ek iş yapmadan İstanbul'da öğretmen maaşı ile geçinebilen kaç öğretmen olabilir? Ben sizi cehaletinizle başbaşa bırakıyorum