Yaşasın, yaz tatili!

Başlasın oyun ve eğlence zamanı!

Her çocuk tatili sever ama yaz tatili ayrı bir sevilir. Çünkü yaz tatili ile çocuklar uzun gündüz saatleri boyunca denizde eğlenirler, arkadaşları ile çeşitli oyunlar oynarlar. Hatırlarsanız biz yetişkinlerin de bir zamanlar yaptığı gibi.

Çoğumuz çocukluğumuzda masum olarak bildiğimiz oyunlardan oynamışızdır. Saklanbaç, ebelemece, yerden yüksek, evcilik, tombala vb.. Günümüzde alfa kuşağınında arada sırada  oynadığı oyunlardan bu oyunlar. Peki bu oyunlar aslında çocuklara hangi mesajlar veriyor acaba hiç düşündük mü ?

Oyunlar, çocukların dünya ile iletişim kurma yollarından birisidir. Oyunlar, çocuklara toplum kuralları ile ilgili subliminal mesajlar verirler. Bu sebeple ki çocuklarımızın oynadıkları oyunlara dikkat etmeye çalışır, oyunlardan neler öğrenebileceklerine yönelik düşünceler doğrultusunda çocuklarımızı yönlediririz.

Gel gelelim acaba bu oyunlar çocuklarımıza neler anlatıyor? Evcilik oyununu ele alalım mesela. Bizim gibi günümüzde ki çocuklar da bu oyunu okullarda ve parklarda oynamaktadırlar. Oyun bir aile ortamı oluşturarak başlıyor. Biri anne, biri baba ve diğerleri çocuk rollerini üstleniyorlar. Buraya kadar her şey yolunda. İş buradan sonra değişiyor. Anne evi temizliyor, babayı kapıdan işe yolcu ediyor, yemek yapıyor. Baba işe gidiyor, işten çıkıyor. evin içinde çocuk ya da bebek ağlıyor, annesinden yemek istiyor.Anne de çocuğa yemek yapıp yediriyor. Baba eve gelince oturuyor ve annenin yemeği hazırlamısını bekliyor. Oturuyorlar sofraya yemek yiyorlar. Sonra tekrardan aynı döngüyü tekrarlıyorlar. Ne kadar da sıradan bir oyun. Peki çocuklarımıza öğretmek istediklerimiz bunlar mı acaba? Farkında mısınız kız çocuklarımızın kendi görevlerini nasıl benimsediklerini? Erkek çocuklarımızın da keza öyle... Peki bu kurallar nereden geliyor? Tabi ki çocukların etraflarında gördükleri anne babalarından. Etraflarındaki yetişkinlerin yaptıkları hareketlerden geliyor. Nesiller boyu bu rolleri nasıl da benimsemişiz. Hala da devam ediyor bu durum. Beynimizin bilinç altına işlenmiş bu kodlar. Kadın evde yemek yapar, temizlik yapar. Anne olmuş ise, bebeğin tüm bakımından anne yükümlüdür. Hem ev işleri hem bebek... Erkek ise işe gider.Evin ekonomik durumundan sorumludur. Eve para ve evin ihtiyaçlarını getirmek zorundadır. Baba olduğunda ise değişen pek bir şey yok. Sadece daha yüksek bir maaş almak zorunda. O da bebek masrafları için.

Günümüzde kadınların üstlerine gereksiz bir sürü sorumluluk yüklenmekte. Aynı şekilde erkeklere de. Kadınlar ev ve iş ortamı ile ilgilenirken erkekler sadece iş ortamı ile ilgilenip ev ortamında rahatlamak dinlenmek istemektedirler. Peki bu dinlenme ortamını kim düzenliyor?

Tabi ki kadın!

Kadın!

Kadın!

Kadın!

 Peki ama neden? Neden kadın? Çünkü Allah kadını buna uygun yaratmış. Çünkü kadın, erkeklere göre daha ayrıntılı düşünebiliyor. Çünkü kadın, birden fazlaişi aynı anda erkeklere göre daha iyi yapabiliyor. Çünkü.. Çünkü.. Çünkü...Bunlar gibi bir sürü sözleri, siz okuyucular da duymuşlardır. Yaşamışlardır. Kadınlar genelde kız çocuklarının, kendileri gibi olmalarını istemezler. Onlardan daha iyi olmalarını, daha rahat bir hayat sürmelerini isterler ve kimse tarafından ezilmemeleri için yetiştirmeye çalışırlar. Ama bilmiyorlar ki, çocukarına söylediklerinden çok, çocuklarına gösterdikleri onlara öğretiyor. Kendileri eşlerine hizmet ettiklerinde, çocuklarda “Aa! Demek bende evlendiğimde kocama böyle davranmalıyım “ diye düşüneceklerdir. Erkek çocuklarda “ Aa! Demek ben de evlendiğimde, karım bana bunları yapacak” şeklinde düşünecektir.

Anne-babalar!

Evlerde birbiriniz ile konuşma tarzınızdan tutun da, birbirinize nasıl destek olduğunuz gibi bir çok eylem, tutum ve davranışlarınız da yine çocuklarınıza birer örnek olacaktır. Çocuğunuzun nasıl olmasını istiyorsanız, siz de öyle olun. Siz öyle olun ki, çocuğunuz da öyle olsun.

Toplumuzdaki kadınlara yönelik bu baskıları yıkmak için ilk kendimizden başlayalım. Başlayalım ki, çocuklarımıza yol göstermiş olalım. Onlar için yol açalım. Günümüzde bu kadar kadına yönelik şiddet varken, kız ve erkek çocuklarımızın yaşama bakış açılarına yön vermekte, çocukluktan özen göstererek, dikkatle örnek bireyler olalım. Kadınlara saygı duyan cinsiyetçi bir yaklaşım sergilemeden yapalım bu işi.Sorumluluklar hepimizin. Cinsiyet üzerinden sorumluluklar oluşturmayalım. Erkek için de kadın için de genel olarak tüm sorumlulukları paylaşalım. Bunu çocuklarımıza söyleyerek değil,yaşayarak gösterelim.

Geçmişte yaşandığı gibi günümüzde de yaşanmaya devam eden bu şiddeti ancak eğitim ile çözebiliriz. İlk eğiticeğimiz kişi de kendimiz olsun. Kendimizi eğitelim ki ileriki çağlarda yaşayacak olan kadınlar ve kız çocukları için hiç bir şiddetin olmadığı, giydiği kıyafetten ya da yürüdüğü yoldan dolayı saldırıya uğrama durumunun olmadığı, rahatça,özgürce,korku duymadan, elindeki küçük biber gazından duyduğu güvene gerek kalmadan, giyinip eğlenebildiği bir zaman oluşturmamız ümidiyle...

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hoş çakalın.