Bu detay;  ve 657 sayışı devlet memurları kanundaki 43. Ve 45. Maddelerin kanunla birlikte yürürlükte kaldırılıyor olmssı; öğretmenlerin meslek güvencesi ortadan kalkıyor mu? sorusunu akla getirirken bir yandan da  15 Bin öğretmenin 
değerlendirildiği ve bu  komisyonların yaptığı değerlendirilmelerin ardından gündeme gelen itirazlardan dolayı kaygılara da sebep olacak gibi görünüyor. KPSS^de dereceye girdiği halde  değerlendirme komisyonunda elenen öğretmen adaylarımızın feryatlarını hepimiz duyduk nitekim.
Taslakta yer alan Adaylık Değerlendirme Komisyonu nasıl bir yönetmelik  yönetmelikle netleşecek, bu komisyon kimlerden oluşacak, değerlendirme kriterleri neler olacak, değerlendirme komisyonundakiler tarafsızlık ilkesine göre hareket  edebilecekler  mi? Cevap bekleyen sorulardan olacak elbette. ıkarılacak olan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun hazırlığı aşaması paydaşları olan eğitim sendikalarının, öğretmenlerin görüşlerinin alınmaması, meslek kanununun hazır olduğunun açıklandığı 24 Kasım Öğretmenler Günün'nden beri yine detaylarının net bir şekilde açıklanmadan TBMM'ye gitmesi eğitim camiasında zaten olumsuzl karşılanmışken, şimdi de basında dolaşan bu taslakla birlikte kafalar iyice karıştı. Taslakta yer alan öğretmen alım şekli ve Öğretmen Adaylık Değerlendirme Komisyonu detayı öğretmenlik mesleğinin iş güvencesi ortadan kalkıyor mu endişesini de beraberinde getirdi. 
Ayrıca tasarıda yer alan Öğretmenlik Kariyer Basamakları uygulaması öğretmenleri memnun edecek bir düzenleme asla değildir. İlk olarak 2005 yılında uygulamaya konularak  16 yıldan beri öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açan ve beraberinde ünvan kaybıyla birlikte mali kayba da sebep olan Uzman Öğretmenlik ve Başöğretmenlik uygulaması, son haliyle adil bir şekilde çözülmemiştir. 16 yıldan beri yaşatılan mali kayıp; günümüz için uzman öğretmenliğe bağlı olarak aylık  yaklaşık 350 TL, Başöğretmenliğe bağlı olarak yaklaşık 700 TL telafi ettirilmesi gerekirken,  Uzman Öğretmen ve Başöğretmen olma şartı daha da ağırlaştırılmış,  makas daha da açılmıştır. Hal böyle olunca16 yıl sonra 2005 yılında şu yada bu sebeple Uzman Öğretmen olma fırsatı verilmeyen öğretmenler şimdi  meslekte 24. ya da 25. yılındalar ve bu öğretmenlere önce eğitim, sonra sınavda başarılı olursa; Uzman Öğretmenlik hakkı ve beraberinde 1000 TL düzenlemesi gerçekten üzücü ve kabul edilemez. Geçmiş 16 yılın telafisi nerede? Herkes de biliyorki her öğretmen kendi branşında zaten uzmanlık eğitimi alarak öğretmen olmuştur. Hal böyle olunca eğer bir Kariyer Basamakları  Uygulamasına başlanacaksa, kriter; eğitim ve sınav şartının kaldırılması ve mesleğinde 10 yılını tamamlayan öğretmene Uzman Öğretmenlik, 20 yılını tamamlayana da Başöğretmenlik ünvanları verilerek mali haklardan ve Kariyer Basamaklarının gerektirdiği özlük haklarından yararlandırmak olmalıdır. 
TBMM'den ve yetkililerden istediğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu ile iş güvencemizin korunması, özlük, mali ve sosyal haklarımızın iyileştirlmesi, ve meslek kanunun içerisine öğretmenlere yönelik şiddeti önleyici düzenlemelerin dahil edilmesidir. Öğretmenlik fedakarlık işidir, söyleminin eyleme geçirilerek öğretmenlerin haklarının feda edilmemesidir.
Unutmayalım ki öğretmenlik aynı zamanda itibar işidir. ıkarılacak olan meslek kanunu ile mali hakların, sosyal hakların ve özlük hakların iyileştirilmesi, iş güvencesinin sağlanması öğretmenin itibarını artırarak toplumun da öğretmene olan bakış açısını da belirleyecektir.
Kadriye DEMİREL
Eğitimci Yazar