Eşit işe  eşit ücret ilkesini hükümsüz kılan, maaş zammını sınav sonucuna bağlayan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun yeniden düzenlenmesini istiyorlar. 

Ne üzücü ki;  ülkemizde kamusal alanda meslek grupları arasında çoğunluğu oluşturan, eğitim düzeyleri, sorumlulukları ve iş yükleri diğer meslek gruplarına göre daha fazla olmasına rağmen hep fedakarlığa mahkum bırakılan  öğretmenler özlük hakları ve itibar mücadelesi yaparken, öğretmenleri temsil eden  yetkili ve etkili sendikalar  bu mücadelede gereken rolü üstlenmediler, sendikacılığın gereğini yerine getirmediler. 
Sendikalar; çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözme amacı ile kurulmuş ekonomik öğeler taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız örgütlerdir ve sorumlu oldukları meslek gruplarına  karşı, sorumluluklarını yerine getirme görevleri vardır.

Ancak günümüz sendikacılığı kendi alanından çıkıp farklı alan ve amaçlara evrilmiştir.
Sendikacılık şahsi hedeflere ulaşmak için ARA değildir!
Sendikacılık gelir kapısı değildir.
Sendikacılık koltuk davası gütme yeri değildir.
Sendikacılık  üyeyi basamak olarak görmek değildir.
Sendikacılık rant kapısı değildir.
Sendikacılık kendine bürokraside, siyasette çevre edinme yeri değildir.
Sendikacılık sendikacılıktan alınan güçle dost ve akrabalarına iş bulma kurumu değildir.
Sendikacılık kendi çıkarlarını korumak için temsil ettiği meslek grubunun hak ve itibarını askıya almak değildir.

Sendikacılık menfaatlerine köle olup yanlışlara susmak değildir.
Sendikacılık koltuğunu korumak için siyasilerin kapısında  beklemek değildir.
Sendikacılık gerçek sendikacılık yapanları ayak oyunları yaparak saf dışı bırakmak değildir.
Sendikacılık kendi istikbali için temsil ettiklerinin istikbalini feda etmek değildir.
Sendikacılık adalet ve liyakat  davası güdüp fırsat bulunca da liyakatsiz  ahbap çavuşlara makam ayarlama yeri değildir.

Sendikacılık emanet edilen hakları kendinden olanlar için  için kullanmak değildir.
Sendikacılık KADIN üyeleri sadece sayısal çokluk olarak görüp, KADIN KOLLARI TİYATROSUYLA pasif duruma düşürmek değildir.

Sendikacılık ekmek atlı, üye yaya iken GÖZLERİNİ KAPAMAK değildir.
Sendikacılık üye hak kaybı yaşarken, kendi konforunu sürdürmek için SUSMAK değildir.
Sendikacılık Toplu Sözleşme masalarında koltuk ısıtıp, sonra da vitrinde GAZ ALMAK değildir.
Sendikacılık suya sabuna dokunmadan, risk almadan "MIŞ GİBİ SENDİKACILIK" değildiir.
Sendikacılık hedefine ulaşınca ilkelerden ve hedeferden vazgeçmek, niçin yola çıktığını unutmak değildir.
Sendikacılık güçten yana olmak değildir.
Sendikalar karar mercii değildir. Sendikalar üyelerinden gelen talepler için mücadele eder.

Sendikalar  hem üyelerinin taleplerini duyurmak hem de taleplerin gerçekleşmesi için yetkillerle  ve siyasilerle iletişime geçer. 
Yetkili merciilere sorunları doğru bir şekilde aktarır, çünkü karar mercii yetkililer ve TBMM'dir. 

Sendikalar,  amaçtan sapıp, yetkililerin  ya da siyasilerin  taleplerini, üyelerine kabul ettirmek için siyasilerle  iletişim kurmaz.
Böyle bir iletişim, SENDİKACILIK DEĞİL sistemin değirmenine su taşımaktır, temsil ettiği üyelerin hak kaybına sebebiyet vermek, mağduriyete ORTAKLIK yapmaktır, kul hakkına girmektir, temsil ettiği kitleden aldığı emanete ihanet etmektir.
Sendikalar mağduriyet yaratmaz, mağduriyet giderir.
Sendikalar sorun yaratmaz, sorun çözer.
Sendikalar susturmaz, ses yükseltir.
Sendikalar hak arar, hakkı güce teslim etmez.

Öğretmenler olarak sendikalardan sendikacılık bekliyoruz.
Öğretmenlik kariyer sınavı şartının kaldırılması, tecrübe esas alınarak kıdeme göre kariyer tazminatlarının maaşlara yansıtılması ve kazanılan özlük haklarının emeklilikte de korunması için  gerçek ve etkili sendikal hamleler bekliyoruz. 

Öğretmenleri oyalamak sendikacılığa yakışıyor mu? 
Öğretmenleri oyalamak, öğretmenlere saygısızlık değil mi?
Kadriye Demirel
Eğitimci Yazar