Maske ve Mesafe

Korona önlemleri kapsamında öğretmenler, siperlik ve maske kullanırken, öğrenciler de aynı koruyucu önlemlerle okullara geliyor. Mesafenin ve fiziksel koruyucu önlemlerin bulunması iletişimde de bazı sorunların meydana gelmesine sebep oluyor. Öğrenciler, konuşmalara görsel hakimiyeti kaybederken, öğretmenler de ağızları kapalı bir şekilde saatlerce konuşmak zorunda kalıyor. Maske ile ders anlatan öğretmenlerin, seslerinin net olarak duyulduğundan emin olmaları gerekiyor. Öğretmenlerin teknik sorunların üstesinden geldikten sonra, öğrenciler ile kurdukları göz kontaklarının öneminin arttığı hatırlatılıyor. Ağzın burnun medikal maske ile kapalı olduğu bu dönemde, öğrencilere duyguları belirtmenin en iyi yolunu gözler oluşturuyor. Mesafe korunsa da birebir konuşma esnasında öğrenci ile aynı hizaya gelmek, göz teması kurmak şimdi daha da önem kazanıyor.

Öğrencilerin İhtiyaçları Neler?

Pandemi süreci çocuklar için hem fizyolojik hem de psikolojik zorlukları beraberinde getiriyor. ocuklar bir yandan sağlık konusundaki endişelerle baş etmeye çalışırken bir yandan da yetişkinlerin bile zorla başa çıktığı karantinanın stresini deneyimliyor. Bu süreçte öğretmenlerin, her öğrencinin deneyiminin farklı olduğunu bilerek hareket etmesi ve anlayışla onlara yaklaşması önem taşıyor. Stresle bağlantılı olarak, pandemi sürecinde psikolojik sorunların somatik rahatsızlıklar olarak ortaya çıkma ihtimali de artıyor. ocuklar stresin yoğunlaştığı zamanlarda daha çok ağrı, sızı, rahatsızlık hissi yaşıyor. Anlaşılmak, çocukların zorlu hislerin üstesinden gelmesini, sorunlarını dile dökebilmesini ve duygularını ifade edebilmesini sağlıyor.

Öğretmenler Bu Süreçte Neler Yapabilir?

  • Fiziksel mesafe, çocuklar için çoğu zaman ulaşılmazlıkla eş tutuluyor. Bu nedenle öğretmenlerin çocuklara sadece bir telefon uzaklıkta olduklarını ifade etmesi onlar için büyük önem arz ediyor. “Ne zaman istersen seninle bir görüşme planlayabiliriz”, “Bana her şeyi anlatabilirsin” gibi telkinler çocukların yakınlığı hissetmesi için tavsiye ediliyor. Öğrenci eğer duygularını paylaşmakta zorluk çekiyorsa “bunu anlatmak senin için zor olmalı”, “sanırım bu konu seni biraz kaygılandırıyor” gibi aynalama cümleleriyle onları yüreklendirmek iletişime yardımcı olabiliyor.
  • Pandemi ile beraber “iyi olma” hali sağlıklı olmayla eş tutulur hale geldi. Haliyle salgın hastalık sürecinde psikolojik iyilik birçok açıdan ihmal ediliyor. Öğretmenlerin çocuklar ile konuşurken “bu süreç sana neler hissettiriyor?” gibi açık ve net sorularla hislerini dışavurabilmesini sağlamaları onların farkındalığı ve durumu işleyebilmesi için önemli görülüyor.
  • Uzaklık, çocuklar için yeni, belirsiz, düzensiz ve kaygı verici bir süreç anlamına geliyor. Güvendikleri öğretmenlerinden özlendiklerini, düşünüldüklerini, merak edildiklerini duymak çocukların kendilerini daha değerli hissetmelerine katkı sağlıyor. Kaygı verici bu süreç, yetişkinlerin desteği ile belirginleşiyor. ocukların sorularına mümkün olduğunca doğru cevap vermek, onların sorularını geçiştirmemek tavsiye ediliyor.
  • ocukların dersle, öğretmenle bağ kurabilmesi için küçük sorumluluklar alması gerekiyor. Örneğin dersle ilgili bir şeyi hatırlatması için bir öğrenciden ricada bulunulması, onun derse daha yüksek motivasyonla gelmesini sağlayabiliyor.
  • Pandemi süreci öğrencilerin yaptığı, sonuçları ağır olabilecek hataları da beraberinde getiriyor. ocuklar kişiye özel olması gereken cerrahi veya n95 maske ürünlerini birbirleri ile değiştirmeye veya mesafeyi ihlal etmeye kalkışabiliyor. Böyle bir durumda öğretmenlerin sakinliklerini koruyarak cezalandırmadan çocuğa sorunu anlatmaları gerekiyor. “Yaptığın hata hepimizi zor duruma düşürebilir, bir süre okula gelemeyebilir, hasta olabiliriz, bu sana ne hissettirir?” gibi bir girişin ardından “Ben de buna çok üzülürüm. Böyle bir şeyin yaşanmaması adına bu hataları yapmamamız gerekiyor.” gibi konuşmalar yapılması öneriliyor.