Eğitim Gücü Sen, öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi ve Öğretemenlik Meslek kanunu'nda düzenlemeler yapılarak öğretmenlerin taleplerine kulak verilmesi için basın açıklaması yaptı. Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Ege Bölge Temsilcilikleri  “Kanunla Değersizleştirilen Öğretmenler Geçim Derdinde” başlığıyla, İzmir'deki Gündoğdu  Meydanı'nda bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında, öğremtenlerin büyük tepki gösterdiği uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavlarını kapsayan Öğretmenlik Meslek kanununda iyileştirmeler ve öğretmenlerin ekonomik durumlarında iyileştirme için maaşların artırılması talepleri dile getirildi. Sendikanın basın açıklaması şöyle:

KANUNLA DEĞERSİZLEŞTİRİLEN ÖĞRETMENLER GEİM DERDİNDE

Memur Maaşları Yoksulluk Sınırından Açlık Sınırına Doğru

Değerli Türk Halkı, Kıymetli Eğitim alışanları, Saygıdeğer Basın Mensupları ve Eğitim Paydaşları,  Bugün burada Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği’nin  çağdaş eğitime ve Milli Eğitim Bakanlığı kuruluş hedeflerine uygun hale getirilmesi, ayrıca kanuna  bağlı olarak yapılacak olan Öğretmenlik Kariyer Basamakları sınavının iptal edilmesi ve maaşlarımızın 
yoksulluk sınırı üzerine çıkarılması talebiyle, başta öğretmenlerimiz olmak üzere eğitim 
çalışanlarımızın sesi olmak için toplandık. Öğretmenlik Meslek Kanunu, bu haliyle öğretmeni yasal ve sosyal statüde yalnız bırakmıştır!

Kanun hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından revize edilmeli, Kariyer Basamakları  Sistemi kaldırılmalı; öğretmen yetkinliği, yeterlilikleri ve etik ilkelerinin belirlenmesi için, tüm  paydaşlar ve eğitim kolu sendikalarının katıldığı bir diyalog süreci geliştirilmeli, ciddi çalıştaylar sonucunda beklentilere yanıt verecek biçimde yeniden hazırlanmalıdır.

Öğretmenlik Meslek Kanununda, öğretmenlerin mesleki ehliyetlerinin sınırlarını belirleyecek, çalışma koşulları, atama, yer değiştirme ve emeklilik usullerini tayin edecek, meslek etiği, mobbing ve şiddet gibi konularda öğretmeni koruyacak aynı zamanda öğrenci ve veliye dönük güvenceler sağlayacak tanımlamaların hiç biri yoktur. Kanunun içi bomboştur.

Öğretmenler huzursuzdur, mutsuzdur, kendini değersiz hissetmektedir.

Öğretmenlik mesleğinin tanımlanmadığı, sınırlarının çizilmediği, öğretmenlerin itibarını sosyal ve yasal statüde zenginleştirmeyen, öğretmenin özlük haklarından bihaber öğretmenlik meslek yasası; bizlerin ihtiyaçlarını hiçbir yönüyle karşılamamıştır. Öyle ise öğretmenlik meslek yasası, kimin  yasasıdır?

ÖĞRETMEN DEĞERSİZLEŞTİRİLİYOR VE HAKLARI YOK EDİLİYOR

Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer öğretmenlere kulaklarını tıkamıştır. Medya ve hükümete yanlış bilgiler vermekte, 614 bin öğretmenin sınav başvurusu yapmış olmasından hareketle kariyer basamakları sınavlarının öğretmenler tarafından benimsendiği algısını oluşturmaktadır. Yazılı sınav başvuru süreci dahi sağlıklı biçimde yürütülemediğinden sürekli uzatılan takvim, örnek soru yayımlayarak öğretmenin derdinin yalnızca sınav içeriği olduğu kanaati yaratılması ile beraber gerçekler Sayın Bakanın açıklamalarından çok farklıdır.

Öğretmene verilen buçuklu zamlar hiçbir ihtiyacı tam anlamıyla karşılamamaktadır. 2022 Ocak ayında toplu sözleşme sonucu verilen yüzde 5 + yüzde 2,5’luk iyileştirme, 2022’nin ikinci yarısı için yapılan yüzde 7’lik zam ve sözde enflasyon farkı da mutfaktaki yangına çare olmamıştır. 

Artık, her gün gözlerimizi zam haberleriyle açıyoruz. Buna karşın zammın yansımadığı tek nokta alın terimizin ve emeğimizin karşılığı olan maaşımızdır. Kira, Ulaşım ve Temel gıda giderleri gibi zorunlu ihtiyaçlar başta olmak üzere birçok kalemde yüzde 300’leri geçen fiyat artışları karşısında birçok vatandaşımız gibi Öğretmenler de temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiş ağır bir yoksulluk kriziyle karşı karşıya kalmıştır.

alışanların gelirleri özellikle büyükşehirlerde neredeyse bir kiraya eşdeğer durumdadır. Kira ödemeleri yapıldıktan sonra maaşlar aylık gıda ihtiyaçlarını, elektrik, su, 
doğalgaz, iletişim, yakıt giderlerini karşılayamaz noktaya gelmiştir. 

eşitli bağımsız kuruluşların belirlediği enflasyon oranlarının ortalamasına bile yaklaşamayan TÜİK enflasyon rakamları adeta Hükümetin enflasyonla tek mücadele yöntemi haline gelmiştir. Hissedilen enflasyonun %150lere vardığı bu dönemde mutfakta, ulaşımda, giyimde, pazar yerinde enflasyonu derinden yaşıyoruz. Maaşlarımıza yapılan zam ve sözde enflasyon farkları daha elimize geçmeden erimiş, memur adeta enflasyona ezdirilmiştir.

Bunlar yetmezmiş gibi vergi dilimi düzenlemesinin ısrarla gündeme alınmaması bizi açlık sınırına doğru sürüklemektedir. Yabancı para birimleri karşısında eriyen Türk Lirası nedeniyle ülkemiz yabancı uyruklu turistler için cennet haline gelirken, çalışanların kredi kartları limitleri dolmuş, ek hesaplarda para kalmamış, bıçak kemiğe dayanmıştır. 

Tüm bu gerçeklerden hareketle Mühendis Bakanın oluşturduğu pembe tablonun gerçeği 
yansıtmadığı aşikârdır. Öğretmenlerimiz yasayı onayladığı, kariyer basamaklarını benimsediği için değil gelirini biraz olsun artırabilmek için sınava girecektir. Ayrıca kariyer sistemi ile ortaya çıkan farklı maaşlar, aynı okulda aynı işi yapan öğretmenlerin okullardaki çalışma barışını da bozacaktır.

Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu revize edilene, Kariyer Basamakları Sınavı iptal edilene, vergi dilimi sabitlenerek maaşlarımız hak ettiğimiz düzeye getirilene de susmayacağız. Kariyer Basamakları bursluluk sınavına girmeyi boykot ediyor, sınav görevi almama eylemi uyguluyoruz. 

KANUNLA DEĞERSİZLEŞTİRİLEN ÖĞRETMENLER GEİM DERDİNDE

2021 yılı son çeyreğinden başlayarak her geçen gün hayatımızı daha da zorlaştıran ekonomik sıkıntılar artık katlanılamaz bir hâl almıştır. Yıllardır yetkili sendikayla, tiyatroya dönüşen toplu görüşmeler sonucu 2021 yılında müjde olarak sunulan ancak geldiğimiz noktada çalışanı açlık sınırına mahkûm eden zam oranları güncellenmeli, gerekirse seyyanen zam yapılmalıdır.

Bağımsız araştırmaların ortaya koyduğu verilere göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 8.000 lira, yoksulluk sınırı ise 24.000 liraya dayanmıştır.

Tüm bu gerçekler ortadayken bizlerin maaşlarının yoksulluk sınırı altında kalması hiç şekilde kabul edilemez.

 Maaşlarımız bugünden itibaren öğretmenlerin ayrıştırılmasına ve değersizleştirilmesine sebep olan kariyer basamakları bursluluk sınavından bağımsız, insanca şartlarda yaşamaya uygun hale getirilmeli ve yoksulluk sınırı olarak belirlenen 24.000 TL’nin üzerine çıkarılmalıdır. Açlık sınırı bordro kabul etmiyoruz, kamuoyu önünde yırtıyoruz.