Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Siyaset ve Liderlik Okulu'nun sertifika töreninde şunları söyledi:

Karşımızdaki siyaset tablosunda bir aile dramı yaşanmaktadır. Baba ile oğul çekişmeli, babayla abla ihtilaflı, oğul ile abla kumpasçı, diğerleri de kendi siperlerinde seyircidir. Biz bu olan bitenlere 'zillet' demeyelim de ne diyelim?

 

 

Bahçeli, törende yaptığı konuşmada, siyasetin bir meşguliyet değil, sosyal bir mecburiyet, ahlaki bir mesuliyet olduğunu ifade ederek, sürekli yakınanların, şikayet edenlerin, yıkmanın, bozmanın, kırmanın ve dökmenin çabasında olanları siyaset düşkünü ve acizliğin toplama kampında esir düşenler olarak nitelendirdi.

Eflatun'un en tehlikeli durum, devletin ayağa düşürülmesidir dediğini aktaran Bahçeli,

Değeri ve önemi aşikar olan bir şeyi çıkarlar uğruna, bilerek veya bilmeden aşağılanan, hor görülen, ayıplanan noktaya getirmenin adı da işi ayağa düşürmektir. Bugün hem Türk siyasetinin hem de küresel siyasetin mümeyyiz sorunu bana kalırsa budur. Kendilerini yükseltmek maksadıyla milleti ve devleti ayağa düşürmek için Türkiye düşmanlarının eline avucuna düşenler kelimenin tam manasıyla zillettedir ve siyaset platformunda bu köhne sıfatlarıyla arzı endam ettikleri ortadadır. değerlendirmesinde bulundu.

Siyasetteki potansiyel ve popüler meselenin yalnızca seçim kazanmakla, koltuk kapmakla, zirveye tırmanmakla, iktidar olmakla sınırlandırılamayacağını vurgulayan Bahçeli,

Millet varlığını, devlet hakkını, insan onurunu şartlar ne kadar ağır olursa olsun savunma ve sahiplenme fazileti gösterenler, siyaseti adam gibi yapan yüz aklarıdır. 'Demokrasi' demek, 'melanete ve zillete vize vermek' demek değildir. 'Demokrasi' demek, demagojiye ve totolojiye çanak tutmak hiç değildir. diye konuştu.

Yanlışı bilerek yapmanın, sonra da bu yanlışın faturasından korkup gerçeği saklamanın bir telaşın tezahürü olduğunu ifade eden Bahçeli, siyaset tarihinin böylesine telaşlar içinde çırpınan politikacılarla dolu olduğunu belirtti.

Bahçeli, şöyle devam etti:

Geleceğimizi ve tarihi gerçeklerimizi tehlikeye sokan siyasi ittifakın mahzeninde milli varlığımızı ve milli güvenliğimizi hedef alan sinsilikler mayalanmaktadır. Düşünmekten vazgeçmiş, gelişmeye sırt çevirmiş, hakikate küsmüş, millete dudak bükmüş, ne var ki sırayı muhasım ve müstevli odaklar alınca 'ışık' diye ateşe koşmayı siyaset zannetmiş güruhun istismar ve ihanete teşne halleri artık bıçak gibi kemiğe dayanmıştır.

Bugünkü siyasi muhalefetin ahlakı donmuş ve çatlamıştır. Bu muhalefet çoraklığının aklı kiraya verilmiş, irfanı ve iradesi rehin edilmiştir. Zillet içinde kıvranan muhalefete lütfen dikkat buyurunuz, geçmişteki sözlerinden farklı hiçbir şey söylemiyorlar. Kendilerini yenilemekten, gelişmelerin hacmini ve hamulesini yorum kuvvetinden çok uzaklar, dahası hiç güven vermiyorlar. Bunlar arasında Cumhuriyet'in yeni yüzyılı için dört başı mamur bir tanım getirenini gördünüz mü? Elinizi vicdanınıza koyunuz, yeni yüzyılı baz alarak Türkiye'nin huzur ve güvenliği için bir teklif paylaşan tek bir muhalif siyasetçi cümlesi duydunuz mu? Geleneksel sloganlar dışında, anlattıklarından istikbale dair bir umut hissine kapılanınız oldu mu? Biz Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümünü demokratik, kapsayıcı ve katılımcı yeni bir anayasayla taçlandıralım istiyoruz. Gelin görün ki zillet ittifakının karşı duruşundan, karşı çıkışından, kısmi tadilatları 'anayasa teklifi' diyerek gündeme taşımaktan başka bir önerisine, bir teşebbüsüne, bir gayretine şahitlik edeniniz çıktı mı?

- Hesap hatası yapanların ödeyeceği bedel tahminlerin çok üstündedir

Bahçeli, toplumdaki değişmeyi fark edemeyen siyasetin, devlete şahsiyet kazandıran hukuki çerçeveyi düzenlemesinin tarihin hiçbir döneminde söz konusu olmadığının altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

Altılı masa gerçeklerden peşi sıra kaçmakta, ortalığı da velveleyle, kuru hamasetle, kurşun gibi husumetle karıştırmaktadır. Ancak cumhur kendi varlığında tecessüm etmiş dengeli değişimin bilincindedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu bilincin ürünüdür. Cumhur İttifakı bu bilinçle tecelli etmiştir. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefi ise bu bilincin kızılelması, İ'la-yi Kelimatullah sancağının havaya kalkacağı diriliş yüzyılıdır.

Var olan değişim dinamiklerini öngöremeyen, üstelik değişim rüzgarına direnen ve bundan da çekinen siyaset defosunun güçlendirilmiş parlamenter sistemini tekrar tesis gayretinden başka söylediği ikinci bir şey yoktur. Olması da beklenmemelidir. ünkü heybeleri boştur, siyasetleri dağınıktır, sıkılı yumruklarla birbirlerine cephe almışlardır. Zaafları, verdikleri zararları pek çoktur. Bu siyaset anormalliğinin ismi sadece zillet değil, aynı zamanda nominalist siyasettir. Düşüncesiz zihindir, susmak bilmeyen dildir. Hayalleri gerçekmiş gibi sunma kurnazlığı ve kuralsızlığıdır. Hiç kimse Türk milletini hafife alacak bir yanlışa, ucuz ve meczup bir savrulmaya düşmemelidir. Hesap hatası yapanların ödeyeceği bedel tahminlerin çok üstündedir.

Hedefini bilmeyen siyasetin, siyaseti olmayan hedeflerle uğraşacağını söyleyen Bahçeli, şunları ifade etti:

Zillet ittifakı aynısıyla ve maalesef bu şekildedir. Siyaset ve düşünce namusuna haiz hiç kimse çıkarlarını milletinin ve devletinin önünde ve üstünde görmemelidir. Huzurlu ve mutlu hayat için doğru eylemler kilit önemdedir. Eflatun'a göre bu eylemin failleri doğru insanlardır. Doğru bilgi doğru eylemin tetikçisi ve destekçisidir. Bilgiden tutun da eyleme varıncaya kadar zincirleme hata ve sapmaların içine gömülenlerin bir gelecek vadetmesi, İbni Arabi'nin tarifiyle, Allah'ın sırrı, kainatın kalbi olan gerçek insana gelişmiş ve güvenceli bir hayatı müjdelemesi boşuna bir beklentidir. Bununla birlikte zaman kaybı, beyhude bir çırpınıştır. Siyaset de tıpkı hayat gibidir, önce imtihan eder, sonra ders verir. İbret almayanlar için hayat ve siyaset inanılmaz derecede acıklıdır.

- Cumhur İttifakı bu zilletin hesaplarını boşa çıkaracak

Bahçeli, siyasetin kendisinin mekan, kararının demokratik zaman, kurulum ve ayar ustasının da akıl ve fikir sahibi insan olduğunu belirterek,

Bu doğrusal ilişkiyi fark edememiş gafiller için yel değirmenlerine savaş açan Donkişot yegane rehberdir. dedi.

Hegel'in, Hukuk Felsefesi kitabının ön sözünde yer alan Minerva'nın Baykuşu metaforuna değinen Bahçeli,

Minerva'nın Baykuşu olsa olsa zillete düşenlerin, aklını kullanmaktan korkanların ve tarihten ibret almayanların sembolü olmaya müstahaktır. diye konuştu.

Bahçeli, kutlu bir davası, haklı bir meselesi ve sevdasıyla kalbi çarpan bir milleti bulunan, bir başka insanın dayanağı olmaktan kıvanç duyan hiç kimsenin kendisini düşünmeyeceğini, küçük hesaplara kapılmayacağını, benden sonrası tufan demeyeceğini, ikbal ve iktidar hırsıyla gözlerini karartmayacağını vurguladı.

Bahçeli, Türkiye'deki muhalefet siyasetinin hasret duyduğu şey karanlık ve kargaşadır. Milletten umudu kestiklerinden dolayı demokrasiye sözde bağlıdırlar. Fakat Cumhur İttifakı bu zilletin hesaplarını Allah'ın izniyle boşa çıkaracak, bu ittifakı ebette mağlup ve mahcup edecektir. dedi.

Bu yüzyıl içinde milliyetçiliğin yükselen ve kuşatıcı bir değer olarak ön planda bulunduğuna dikkati çeken Bahçeli,

Terör örgütleriyle arasına mesafe koymayanların, teröristleri aklama ve arkalarında durma yanlışına kapılanların ülkesine bağlılıkları söz konusu olamaz. Demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen palavracı siyasetçilerin millet, milliyet ve milliyetçilik konularındaki kuşkulu kanaat ve yorumları hiçbir zaman gözümüzden kaçmamıştır. ifadelerini kullandı.

- Baba ile oğul çekişmeli

Milliyetçiliğin, bencillik ve ben merkezli bir hayat ve siyaset algısıyla bağdaşmayacağını belirten Bahçeli, şunları kaydetti:

Softa alaturkayla züppe alafranga arasında tükenmiş ömürlerin umudu, kutup yıldızı gibi parlayan güvencesi Cumhuriyet'in yeni yüzyılında da Türk milliyetçiliği olacaktır. Bu yeni yüzyıl, Türkiye sevdalılarının, milletini canından aziz bilen serdengeçti yüreklerin tarihi yeni baştan imar ve ihya edeceği, lider ülke Türkiye'yi bu duygu ve şuurla inşa edeceği bir zamanın tarifidir.

Saraçhane'de rol kapma derdine düşenlerin bu yeni yüzyılı bırakınız anlamasını, varlıklarını ibra etmeleri ve iddiayla sürdürmeleri bile akla ziyan bir haldir. Baba ile oğul arasındaki gelgitli sürece müdahil olan ablaların 'biz de varız' çıkışı, İstanbul Büyükşehir Belediyesini iki partinin kazandığını çatık kaşlarla hatırlatıp ikilik çıkarması, malumu olduğumuz bir menfaat çatışmasıdır. Hayatları basit hesaplarla geçenlerin hasbi olması, balığın kanat takarak uçmasını düşünmek kadar deli saçmasıdır. İnsan kimliği hatıralarla oluşmaktadır. Aile bu bakımdan hatıraların evidir. Aile, bugünün küçük anılarını yarının paha biçilemez hatıraları kılan simyadır. Ne var ki karşımızdaki siyaset tablosunda bir aile dramı yaşanmaktadır. Baba ile oğul çekişmeli, babayla abla ihtilaflı, oğul ile abla kumpasçı, diğerleri de kendi siperlerinde seyircidir. Biz bu olan bitenlere 'zillet' demeyelim de ne diyelim? Veli nimeti olan ittifak ortağına 'çarparım' diye tehditler savuranların nesine itibar edelim? Siyaseti miras paylaşımına ve tarla kavgasına dönüştüren akılsız talancıların neyine bakalım, neresiyle alakadar olalım?

- Birbirlerini çamura batırıyorlar

Bahçeli, şu anda zillet ittifakını oluşturan hiçbir partinin yerli, milli ve müşterek bir aklı bulunmadığını iddia ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Aklın olmadığı yerde fikir de yoktur. Fikir yoksa siyaset de yoktur. Siyaset yoksa çetecilik mantığı vardır ve hakimdir. Nihayetinde aklı olmayanlara bir ülkenin yönetiminin tevdi ve teslimini hayal dahi etmek felakettir.

Her şey meydandadır, altılı masada oturanların kafası boşlukta dönen bir çark gibi manasız ve faydasız uğultularla doludur ve akılsızdır. Her birisi anlatımı çabucak biten ve okuna okuna hiçbir cazibesi kalmayan eski bir kitap gibidir. Küresel güçlerin denize attıkları, içine de talimatların ve telkinlerin iliştirildiği şişe hangi sahilde, hangi zillet partisi tarafından bulunup Arşimet gibi sevinç çığlıkları atılacağını doğrusunu isterseniz merak ediyoruz. Merhum Mithat Cemal Kuntay'ın, 'Üç İstanbul' isimli romanının muhteviyatıyla altılı masanın siyaset zihniyeti arasında dikkat çeken paralellikler olduğunu yok saymak hakikaten de saflık derecesinde iyimserliktir.

Karaip Adaları'nda Vudu inancına mensup muhalif gruplar, birbirlerinin üstünü başını kirletirlermiş. Karşıdakinin yüzü ne kadar kirletilirse, kirleten o kadar çok itibar göreceğine inanırmış. İşte zillet ittifakının durumu tamı tamamına budur. Türkiye'ye çamur atmakla kalmıyorlar, birbirlerini de çamura batırıyorlar. Bu yüzden Cumhurbaşkanı adayı bile bulamıyorlar, bir aday üzerinde uzlaşamıyorlar.

- Cumhuriyetin yeni yüzyılının parlak eşiği

2023'ü Cumhuriyet'in yeni yüzyılının parlak eşiği olarak nitelendiren Bahçeli,

Ekonomisinden siyasetine, sanatından sporuna, kültüründen ticaretine, diplomasisinden her alandaki gıpta edilen başarılarına kadar 'lider ülke Türkiye' diyeceğiz. diye konuştu.

Bahçeli, dünyanın her tarafı parçalanma ve ufalanma girdabındayken, Türkiye'nin derlendiğini, toparlandığını, anka kuşu gibi küllerinden doğarak ben de varım dediğini ifade etti.

Adaletli yaşama, eşit ve hakça paylaşıma, çağa mühür vurmuş bir millet iradesine, tarihi yapan bir devlet haşmetine ulaşmak için Türkiye Yüzyılı dediklerini belirten Bahçeli, şunları söyledi:

Dünyada mıymıntı bir gezgin gibi değil, bir fatih gibi duruş ve devinim göstermek için Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin devamından yanayız. özemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Milli birliğimizi çözmeye çalışan iç ve dış işgalcilere haddini bildirecek, şamarı indirecek, gününü gösterecek dirayetli gücümüz çok şiddetlidir.

Bizim, yabancı başkentlerin sokak aralarında video çekip ülkesini kötüleyecek kadar mankurt olduğumuz ne görülmüş ne de duyulmuştur. Emperyalizme diz çöküp tek kullanımlık poşet çay olmaya talip olanların milletin yüzüne bakacak takatleri yoktur. İşbirlikçilerin siyaseti köksüz siyasettir. İradesizlerin siyaseti zillet siyasetidir. Onlar zalimlerin koruluğunda oynarken biz önümüze bakacağız, yeni yüzyılın insan onurunu esas alan siyaset koordinatlarını çizeceğiz. Milletimizi hak ettiği doruk noktalara çıkarmaya kararlıyız.

Türkiye'yi altılı masaya ve emperyalizmin doymaz kursağına menü yapmak için kolları sıvayanlarla sonuna kadar mücadeleye de varız ve bunun için geceyi gündüze katıyoruz. Hakkımızdan vazgeçersek, Hz. Ali'nin ifadesiyle şerefimizden de taviz vermiş oluruz.