Milli Eğitim Bakanlığımızın  Sayın Ziya Selçuk bakanımız önderliğinde Milli Eğitim tarihinde olmadığı kadar öğretmenine dokunan, onu dinleyen, ona değer veren politikalarına, sayısız uygulamalarına baktığımızda zorunlu hizmet muafiyeti konusunda da  mağduriyet yaşayan binlerce öğretmenimizin sesini duyacağına inancım tam.
    Bakanlığımızın zorunlu hizmet yükümlülüğü ile ilgili geçmiş uygulamalarına dikkat ettiğimizde bu konuda bir temayülün oluştuğunu da görüyoruz.  Sırasıyla 1990, 1998, 2000 ve son olarak 2010 yıllarında zorunlu hizmet yükümlüsü olup da mazeretlerini bir şekilde her yıl belgelendirmek zorunda olan öğretmenlerimiz için belli bir tarihten önce atanmak koşuluyla zorunlu hizmet muafiyeti getirilmişti. O dönemin bakanlıklarınca alınan bu kararların iki ana sebebi vardı; birincisi öğretmenini her yıl bu belgeleri verme zorluğundan kurtarmak ki bu öğretmen odaklı çok insancıl bir yaklaşımdı, diğeri ise bürokratına yüklenen evrak kırtasiyeciliğini ve iş yükünü hafifletmekti. Düşünün 2010 yılından sonra atanan bir öğretmen zorunlu hizmet yükümlülüğünü ertelemek için kurumuna her yıl bir sürü belge vermek zorunda ve kurum onu sisteme işlemek , arşivlemek zorunda ve binlerce yazışma da cabası.  Bu yüzden geçmiş dönemlerde mantıklı olanı yapıldı hem öğretmen yukarıda bahsedilen zahmetten kurtarıldı hem de bu gereksiz kırtasiyeciliğin de önüne geçmiş olundu. 
    Peki şuana  kadar 10 yılda bir dört kez tekrarlanan zorunlu hizmet muafiyeti  2020 yılında da uygulanacak mı? Zaten halihazırda bakanlığımızın bu konun da gündeme geldiği 2019 yılı Ekim ayında bütün paydaşların katıldığı "Öğretmenlerin Yer Değiştirme Süreçlerini Değerlendirme ve Geliştirme alıştayı" adıyla bir çalışma yaptığını biliyoruz. Bakanlığımızın  izlediği genel öğretmen odaklı politikalarını da göz önünde tutarsak ve sosyal medyanın her ortamında zorunlu hizmet affı talebini dile getiren, sosyal gruplar kuran, bunla ilgili imza kampanyaları düzenleyen binlerce öğretmenlerimizin yoğun taleplerine bakanlığımızın ve özellikle sayın Bakanımızın kayıtsız kalmayacağını ve yönetmelikte yapılacak bir değişiklikle zorunlu hizmet affı getirileceğini düşünüyorum. Her 10 yılda bir yapılmış olan bu muafiyetin öğretmenler üzerinde bir beklenti algısı da oluşturduğunu kabul edersek yaklaşık 326 bin öğretmenin böyle bir af beklentisi olduğu aşikar. Bunun yanında ülke çapında Korona Virüsü salgınını önleme tedbirlerinden dolayı bakanlıkça istenen belgelerin teminindeki güçlükler de bu yönde bir kararın gerekliliğini gösteriyor. Ülkemizin Korona virüsü salgını nedeniyle geçirdiği şu sıkıntılı günlerde eğitim camiamızın neferleri öğretmenlerimizin nefes alacağı, moral motivasyonunun üst düzeyde tutacağı yüz güldürücü uygulamalara da ihtiyaç vardır. Eminim ki bakanlığımız her ortamda seslerini duyurmaya çalışan zorunlu hizmet mağduru öğretmenlerimizin sesini duyacak ve taleplerini karşılayacaktır.
                                            Hamdi Elmalı
                                            Eğitim Yönetici-Yazar