Türkiye'nin yeni Cittaslow'u Türkiye'nin yeni Cittaslow'u
Bölgede şeker fabrikası bulunmaktadır ve çok sayıda kaplıcaya sahiptir. Ilgın ismini kışın karda açan bir çiçekten almıştır. Son olarak şehrin adı şu şekilde gelişmiş ve bugünkü adını almıştır; Fatih Sultan Mehmet burayı fethettikten sonra Ilgın ismi yaygınlaşmaya başlamış, bugünkü halini almıştır. Ilgın eski medeniyetlerin beşiği konumunda bir yere sahip olmakla birlikte yapılan araştırmalar ve kazılar sonucunda Argıthanı, Eldeş Höyük ve Başhöyük’te kalkolitik döneme ait eserler bulunmuştur. Mevlana ve Ilgın bağlantısına da değinmek gerekirse Mevlana’nın şifa bulmak için her yaz Ilgın’ı ziyaret ettiği ve Mesnevisinin bir bölümünü de bu kaplıcalarda yazdığı bilinmektedir.  Ilgın coğrafi konum olarak İç Anadolu Bölgesinin güneybatısında yer almaktadır ve çevresinde Kadınhanı, Doğanhisar, Akşehir, Tuzlukçu bulunmaktadır. Ilgın 1. Bölge deprem kuşağında bulunmaktadır ve iki adet fay hattı üzerindedir. Bu fay hatlarının etkisiyle jeolojik yapısı kalker tabanlı ve linyit tabakalarıyla kaplıdır. Ilgın’ın nüfusu 2011 yılındaki nüfus sayımı verilerine göre 26 binin üzerinde ölçülmüştür.

Ilgın (Sahip Ata) Kaplıcası
1235 yılında Alâeddin Keykubad’ın emriyle Mimar Celalettin tarafından yapılmış olduğu bilinmektedir. Deprem ve savaşlar sonucunda hasar görüp yıkılan kaplıca daha sonra Gıyasettin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır.

Handevi Kandevi Zaviyesi ve Türbesi
Vakıfın son kayıtlarına göre kaplıca yanında bulunan türbe 1200’lü yıllarda Sahip Ata Fahrettin tarafından yaptırılmıştır.  Bugünkü şekli ile kare kaplı ve üzeri kubbe ile örtülü bir yapıya sahip olduğu bilinen türbe çok sayıda ziyaretçi almaktadır.

Şeyh Bedreddin Türbesi
Şeyh Bedreddin Mahallesi’nde bir evin bahçesinde bulunan türbe kapı üzerindeki kitabeye göre 1286 yılında yaptırılmış olduğu bilgisini vermektedir.  Saadettin İsa tarafından yaptırılmıştır.

Pir Hüseyin Bey (ukur) Camii
Kendi ismiyle anılan bir mahallede bulunan cami zeminden 1,5 metre daha aşağıda bulunduğu için halk tarafından ukur Cami olarak adlandırılmıştır. Selçuklular döneminden bugüne kadar ayakta kalabilmiş sağlam bir yapıya sahiptir.