En kötüsü de bu varlar karşısında okul yönetimleri ve öğretmenler olarak yaşadığımız çaresizlikler var. Okul disiplini olmadan, okulda eğitim ve öğretimin gerçekleşmesi mümkün mü? Okulda, okul otoritesi karmaşası sürerken eğitimde ve öğretimde ne kadar yol alınabilir?

Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer “Öğretme yaklaşımını değiştireceğiz” demiş. Elbette öğretme yaklaşımları günümüz nesline göre güncellenmeli ama okula, öğretmene yaklaşım da güncellenmeli. Öğretenin; saygın, etkin, değerli görülmediği hiçbir öğretim yaklaşımı hedefine varamaz.

Etkisiz ve yetkisiz okul yöneticileri ve öğretmenlerle hangi öğretme yaklaşımı başarıya ulaşır?

Her şeyi bilen veli tutumu okullarda hakim ve etkin bir durumda.

Aileler çocuklarının yanlışlarını görmüyor, sorgulamıyor, kabullenmiyor, çocuğunun yaşadığısorunu okula, yöneticiye ve öğretmene evirerek, sorundan kaçıyor, sorunun çözümünü öteliyor ve bu da sorunların zincirini devam ettiriyor.

Veli ve öğrencilerin sorunun kaynağını kabullenmeyip, sorunların sorumlusu olarak okul yönetimlerini ve öğretmenleri görmesi  ve çözümü CİMER vb. yerlere şikayet ederek daha kolay bir çözüm arayışına yönelmesi eğitimde yaşanan büyük sorunlardandır.

İlgili makamlarında her türlü şikayeti dikkate alıp,okullara muhakkik, müfettiş göndermesi, okul yönetimlerini ve öğretmenleri suçlu pozisyonuna düşürmesi, yönetici ve öğretmenlerin otoritesini sarsmakta, itibarını düşürmekte, öğrenci ve veliyi yanlış tutumlarında cesaretlendirmektedir. 

Öğrenci ve veli memnuniyeti hedefli eğitim anlayışının sonucu olarak, okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin yaşadığı şikayet kaygısı okul yönetimlerini ve öğretmenleri görevlerini yapamaz hale getirmiştir. ünkü görevini yapmaya çalıştığında soruşturmalarla cezalandırılmaktadır.

Günümüzün veli anlayışı ile, çocukların tüm sorumlulukları okulların üzerine yıkılmış durumdadır. Veliler okulları eğitim öğretim yuvasıolarak görmekten uzaklaşmış, çocuklarının güvenliğinin ve  bakımının sağlandığı mekanlar olarak görmeye başlamıştır. 

Aynı zamanda günümüz veli anlayışında; okuldan bu hizmeti alırken de yine otorite olarak kendilerinin kabul edilmesi, kendilerinin istedikleri yöntem ve tekniklerin kullanılması, her velinin, her öğrencinin önceliğin kendinde olması, kendilerinin uygun bulduğu yöntem ve tekniklerin kullanılması, okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin de velinin ve öğrencinin istediği şekilde birer  uygulayıcılar, hizmet veren kişiler olarak görülmesi gibi tutumlar yatmaktadır.

ocuğa arkadaş anne- baba, öğrenciye arkadaş öğretmen anlayışı yerine; çocuğa rehber anne-baba, öğrenciye rehber öğretmen anlayışına geçme vaktidir. ocukların arkadaşları akranlarıdır. Arkadaş ihtiyaçlarını akranlarıyla zaten karşılıyorlar. ocukların onlara kendilerine yetebilecek, ayakları üzerinde durabilecek, karşılarına çıkan problemleri tespit edebilecek, problemi çözebilecek birer birey olabilmeleri için; rehber anne-babalara ve öğretmenlere ihtiyaçları var. ocukların hatalarını gören, hataları dile getiren, düzeltmek için eyleme geçen etkin ve yetkin ebeveynlere, etkin ve yetkilendirilmiş öğretmenlere ihtiyaç vardır. Hoşgörü adı altında sorunları öteleyen yetişkinlere değil. 

Unutmayalım ki hoşgörü adı altında maruz görülen yanlışlar pekiştireç etkisi yapar, örnek teşkil eder, cesaretlendirir ve yanlışın  tekrarına sebep olur.

Yaşanan sorunların çözüm noktasına bilinçli ve eğitimli ebeveynleri koyabiliriz. Bunun için  Anne- Baba Okulları açılmalıdır. Etkili anne baba, ebeveyn eğitimi verilmeli. ünkü ebeveynler çocuklarına yetemiyorlar, bu yüzden aile hayatında; anne- baba olarak, okul hayatında ise veli olarak çocuklarına yeterli ve doğru rehberlik yapamıyorlar.  İşte bu yüzden anne-baba eğitimi bir devlet politikamız olmalıdır. ünkü devlet, toplum temeli üzerine, toplum da aile üzerine, aile anne-baba üzerine kuruludur. Anne- babaların yetiştirdiği bireyler devletin sürekliliğini sağlar.

Daha da önemlisi eğitime dair bir devlet politikamız olmalı. Günümüz dünyasının gerisinde kalmayan, bilimde, teknolojide, çağı yakalamayı hedefleyen, toplumsal değerlerimizin, kültürümüzün korunduğu;  hükümetlerle, bakanlarla değişmeyen, Türk milli eğitim sisteminin amaçları doğrultusunda,  nesiller yetiştiren ve bunu başarabilmek için okulun otoritesinin etkinleştirildiği bir eğitim politikamızmesela.  

Eğitim politikası belirlenirken sorunları ve çözüm önerilerini ilk ağızdan eğitim ve öğretimin yuvası olan okullarda görev yapan, okul yaşantısını bilen yöneticilerin ve öğretmenlerin görüşlerine yer vermek de gerekir. 

Okullarda yönetici ve öğretmenler üzerinde kurulan  veli baskısı, velilerin okullarda otorite haline gelmesi eğitim çalışanlarının en çok rahatsızlık yaşadıkları sorunların başında geliyor. 

Mesela, öğrenci ve veli memnuniyeti üzerine kurulu bir eğitim anlayışı, eğitimde yaşanan sorunların altında yatan sebeplerden en önemlisi belkide! diye bir başlık açtığımızda sevgili meslektaşlarımın ilgililer tarafındandeğerlendirilmesi gereken  görüşleri…

“OKULLARI GECTIM ARTIK MEB.I BILE VELI VE ÖGRENCILER YONETIYOR .MAALE

SEF .HICBIR BAKANLIKTA BÖYLE BIR şey YOK”

“Müşteri memnuniyeti söz konusu olunca müşteri her zaman haklıdır anlayışı da eğitim kurumlarında büyük sıkıntılara sebep olur, olmaya da devam eder. Ne biz esnafız ne de öğrencilerimiz müşterilerimiz bundan dolayı da öğrencilerimizi ve velilerimizi her daim memnun etme gibi bir görevimiz de yok... Biz insan yetiştirme görevini layıkıyla getirmeye çalışan bir meslek grubunun mensuplarıyız. ÖĞRETMENİZ”

“Tespitlerinizi doğru bulmakla beraber bu döngüyü hazırlayan sistemi de eleştirimeliyiz, siz okulları eğitim fakültesi mezunu öğretmenleri atayarak değilde rastgele herkesi ücretli öğretmen yaparak okullara doldurursanız ve mucizevi bir şekilde atamasını yaptığınız üç beş öğretmenide liyakat sahibi olmayan müdürlere emanet edip hareket alanlarının müdürün ideolojisine göre kısıtlanmasıni teşvik ederseniz öğretmeni de bekleyen Doğal sonuç budur, örneğini gördük özel okulda zavallı öğretmen ekmeğinden olmamak için kendisini her türlü terbiyesizliği yapan çocuğu affediyor mecbur çünkü kirasını ödeyemez ne yapsın, öte yandan okuldaki geleceği müdürün iki dudağı arasında olan ücretli öğretmende suya sabuna dokunmuyor dolayısıyla olan eğitim sistemini oluyor bence sonuçları değil sebepleri konuşmak gerek.”

“Evet, malesef. Ilginç olan şey de su.Velinin isteklerinin çocuğun eğitimiyle değil de alakasız şeylerle ilgili olması.Ama Türk toplumunun değer anlayışlarında da ciddi bir dejenerasyon var.”

“Şimdiki veliler öğretmene hesap sormayı bir başarı bir popilite olarak görüyorlar o zamanda öğretmen öğretmen sadece konuyu anlatır geçer bu sebepten dolayı çocuklar liseyi bitirdelerde 7x8 in kaç ettiğini 100 kişiden sadece 1 tanesi biliyor” 

“Kesinlikle devletin net bir eğitim programı olmalı”

“ocuğunu nasıl yetiştirmesi gerektiğini bilmeyen veli, öğretmene akıl verirse, işine karışırsa, bildiğı gibi hareket eder ve dersle ilgili olarak verilen ödevlerde öğretmeni değil çocuğunu ve kendini dinlerse bu eğitim ve öğretimden kimseye bir hayır gelmez! Son yıllarda WhatsApp gruplarını çok kullanır olduk. Maşallah bazı velilerimiz bizden iyi biliyor işimizi. Veliletimiz çocuğun değil, öğretmenin yanında olursa, çocuk hem eğitim olarak hem de öğretim olarak birşeyler kazanır.” 

“Bir takım makam ve mevkilere gelenlerin şahsi menfaatleri sebebiyle niçin o makama geldiklerini unutup bir üst makama erişme gayeleri..”

“Veliye, öğretmenin işine karışma özgürlüğünü verdiler eğitim öğretim bitti. Konunun özeti bu arkadaşlar.”

“ok doğru bir tespit.

Kapatalım eğitim psikolojisini, veli ve öğrenciyi memnun edecek davranışları, yöntemleri uygulayalım yeter… Japon eğitim sistemi örnek alınmalı. Acil. İş işten geçmek üzere.”

“Aynen katılıyorum, artık bu meslek bizi ciddi anlamda psikolojik olarak yıpratmaktadır.” 

“Öğretmen miyiz, yoksa şamar oğlanı mı belli değil.Hani Fatih'in öğretmenini anlata anlata bitiremedik ya.

Ne oldu da bu hale geldik?

Veli başımıza kral kesilmiş.”

“Tabii yanlış bir yaklaşım

Belki şu son kırk yılda

Öğretmenlerin eksiği belki şu oldu

Öğretmen-öğrenci mesafesi korunmadı

Okul Aile birliği

Öğretmenin üzerinde bir güç oldu ve iş bu noktaya geldi”

“Bu duruma okul yöneticileri neden oluyor.”

“Maksat eğitim ve öğretim değil ki dostlar alışverişte görsün.velilere belirli saatlerde kreş hizmeti vermektedir.”

“Eğitimde öğrenci aktif olacak sözünü bizim kadar hiç bir topşum yanlış anlamamıştır. Diyor ki çocuk ya da genç öğrenmenin sorumluluğunu kendi alacak,yaparak yaşayarak öğrenecek,problem çözecek.Biz de ise şöyle algılandı "öğrenemeyen öğrenci yoktur öğretemeyen öğretmen vardır"sonra öğretecem diye ip canbazı olduk palyaço olduk sonunda maskara olduk.. velinin ağzında sakız olduk. Birilerinin parmak salladığı aşağıladığı "sen zaten öğretmen olsan"dediği itibarsızlaştırılmanın sistematik olarak yapıldığı bir meslek olduk.şimdi ya bu ölüyü yerden kaldıracaklar ya da fatiha okuyup helvasını karacaklar..”

“Sistem çok kötü .Veliler çocuklarının yaramaz olduğunu görmüyor Herşeyi öğretmene yüklüyorlar.Eğitim ilk ailede verilir .”

“Tam tespit. DİSİPLİNİN OLMADIĞI YERDE HUZUR, HUZURUN OLMADIĞI YERDE BAŞARI OLMAZ”

“Velilerin saygı göstermediği öğretmene öğrenci hiç saygı duymaz veliler öğretmenlik taslayacaklarina empati saygı iyi niyet davranışlarını kazanmalılar”

“Anne ve babaların çocuklarının eğitiminde üzerine düşen asli vazifelerin tamamını okullara devir ettiler ama bu görevi yaparken çocuklara hiç dokunmadan incitmeden yerine getirmek zorunda kalmaktadır bu da eşyanın tabiatına aykırıdır.Herkes üzerine düşen görevi layıkıyla yaparsa egitimcilerde üzerlerine düşen görevleri yaparlar.”

“ok doğru size katılıyorum. Veliler her istediğini yaptırıyor. İsterlerse öğretmeni bile değiştirebiliyorlar maalesef.”

“eskiden anne babalarımız biz cahiliz derlerdi.Burada öğretmeni bu konuda eğitim alan kişi olarak gördüklerini ve güvenliklerini belirtmek isterlerdi.Öyle alçak gönüllü ve yüce insanlardı. Ama günümüzde durum değişti.Gerçek cahillik okumamak değildir ,kendini bilmemektir.”

“Öğrencinin piskolojisini aile bozuyor öğretmene nasıl davranacağını saygıyı aile aktarır,, bilginin değerli olduğunu bilen çocuk öğretmenin değerli olduğunu da blecektir” 

“Biz öğretmenler olarak fabrika ayarları ailesi tarafından bozulmuş bir çocuğu düzeltmeye çalışıyoruz Bize peygamber sabrı gerekiyor böyle cocuklari adam etmeye çalışırken herşey kuru bilgiyi aktarmakta ibaret değil yeni neslin ağzı çok bozuk argo kelimeleri kullanma çok normallesti kızıyorsun hocam ne olmuş diyor bu normal diyor en basit sen malsin kelimesi”

“Öğrenci ve veli memnuniyeti kaliteli bir eğitim anlayışından ortaya çıkmıyor ki bilakis saçma sapan isteklerin kabulü ile ortaya çıkıyor maalesef ve eğitimin bütün bileşenleri günü kotarma derdinde böyle olunca bilimsel eğitimin yanından geçilemiyor”

“Kışıliğimize, karakterimize , doğru bildikleri mize göre öğretmenlik yapacak olursak hemen mesleğimizden oluruz. Mesleğimizden olmamak için karaktersiz , kişiliksiz , ezik ve silik olmak zorundayız.unkü bir öğrenci için bin öğretmeni feda ederler buzamanda. Sanki öğretmenler düşman ülke vatandaşı.”

“Kışıliğimize, karakterimize , doğru bildikleri mize göre öğretmenlik yapacak olursak hemen mesleğimizden oluruz. Mesleğimizden olmamak için karaktersiz , kişiliksiz , ezik ve silik olmak zorundayız.unkü bir öğrenci için bin öğretmeni feda ederler buzamanda. Sanki öğretmenler düşman ülke vatandaşı.”

“Mesleğimize devam ediyoruz diye kişiliksiz ve karaktersiz vs değerlendirmeniz çok yanlış, asla öyle olduğunu kabul etmiyorum.Her geçen gün artan sorumluluklarimiz ve yetkisiz bırakılmamız bizim etkimizi ve yaptırımlarımızı iyice azaltti.Öğrencilerin yaptığı yanlışlıkları bırakın düzeltebilmeyi, neredeyse müsebbibi de biz olacağiz.Mesleğin çekilir yani kalmadı, eğitemiyorsak yaptiğimiz işin uzaktan eğitimden ne farkı kalıyor ki.Vicdanen rahat olabilmek için bizler yine de ısrarla görevimizi hakkıyla yapmaya çalışıyoruz, uyuyan öğrencilerin arasinda.Bu iş bize birakilsa ve velinin sesi kesilse biz bu işi yine başarabiliriz ama yetkimiz olmayınca devlet malına zarar, insanlara zarar vs derken gençlik frenlenemiyor.Sonumuz hayır olur inşallah.”

“Bir de şöyle düşünsek; öğrenci, veli ve idareyi memnun etme yarışına giren, mevzuattan kaynaklanan hiç bir hakkının farkında olmayan, kendini yenilemeyen, aman sıkıntı çıkmasın diye her verilen görevi koşulsuz yerine getiren, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diye düşünen, etliye sütlüye dokunmayan eğitim çalışanlarının varlığı bu sorunların varlığında etkili olabilir mi?”.

Ve dahası……..

KADRİYE DEMİREL

EĞİTİM KOU-YAZAR