14144,23%-0,40
42,71% 0,05
50,20% 0,01
5955,70% 0,79
9603,36% 0,88
Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na paralel biçimde kurulacak Milli Eğitim Akademileri aracılığıyla yönetici görevlendirme sürecini kökten değiştirmeyi planlıyor. Bu yeni sistemin ilk yankısını Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın sert eleştirileri oluşturdu.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yeni kurulan Milli Eğitim Akademileri aracılığıyla yönetici atama sisteminde köklü bir değişikliğe hazırlanırken, bu sürece ilk ve en sert tepki Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan'dan geldi. Geylan, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, yeni sistemde liyakat ve sınav başarısının esas alınmasını olmazsa olmaz kabul ettiklerini belirtti. En net çıkışı ise "keyfiyete zemin hazırlayan" dediği mülakat sistemine yaparak, tüm atamaların yalnızca yazılı sınav başarısına göre yapılması gerektiğini savundu.
MEB Yönetici Atama Sisteminde Yeni Dönem: “Milli Eğitim Akademisi” Modeli Geliyor
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yönetici atama sürecinde köklü bir değişikliğe gitmeye hazırlanıyor.
Yeni planlamaya göre, okul yöneticisi görevlendirmeleri artık Milli Eğitim Akademileri üzerinden yürütülecek.
Öğretmenlik Meslek Kanunu çerçevesinde şekillenecek olan bu sistemle birlikte, eğitim kurumlarında görev alacak yöneticilerin seçimi çok daha standart, izlenebilir ve liyakat odaklı hale getirilmeyi hedefliyor.
Henüz resmi yönetmelik yayımlanmasa da, kulislerde sürecin detaylarına ilişkin bilgiler netleşmeye başladı.
Yeni dönemde atama süreçlerinde hem sınav temelli ölçütlerin, hem de akademik eğitim modüllerinin ön plana çıkacağı konuşuluyor.
Ancak bu değişim, eğitim dünyasında tartışmaları da beraberinde getirdi.
Yeni sistem tartışmalarına ilk ve en güçlü tepki, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’dan geldi.
Geylan, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, sendikanın bu konuda tavrının net olduğunu belirtti:
“Eğer yine ‘aynı tas, aynı hamam’ olacaksa, bırakın mevcut sistem devam etsin!” ifadeleriyle sert bir çıkış yaptı.
Geylan, eğitim yöneticiliğinde esas alınması gereken temel ilkenin liyakat ve objektif değerlendirme olduğunu vurguladı.
Yeni Akademi sisteminin bu vizyonla şekillenmemesi durumunda, yapılan değişikliğin anlamını yitireceğini söyledi.
“Bizim kırmızı çizgimiz nettir,” diyen Geylan,
“Yönetici atamaları tamamen sınav başarısına ve objektif kriterlere dayanmalıdır.
Keyfiyete ve iltimasa zemin hazırlayan mülakat garabeti kökten kaldırılmalıdır,” ifadelerini kullandı.
MEB, uzun süredir eğitim yönetimi alanında standart bir atama modeli arayışı içindeydi.
Milli Eğitim Akademileri’nin devreye alınmasıyla birlikte, bu alanın merkezi ve ölçülebilir bir yapıya kavuşturulması planlanıyor.
Yeni modelin bazı öne çıkan noktaları şöyle:
Yönetici adayları artık başvuru süreci öncesinde veya sonrasında Milli Eğitim Akademisi’nde belirli bir eğitim programına katılacak.
Adaylar, yazılı sınav ile değerlendirilecek; başarı gösterenler Akademi’nin sertifikalı programlarından geçecek.
Başarılı olanların, il veya ilçe düzeyinde puan bazlı sıralama sistemiyle görevlendirilmesi gündemde.
Akademi sistemi, yöneticilerin sadece bilgiyle değil, liderlik, kriz yönetimi, iletişim ve etik değerler yönünden de gelişmesini hedefliyor.
Henüz kesinleşmeyen taslağa göre, Akademiler MEB’in merkez teşkilatına bağlı olacak, ancak illerde temsilcilikler veya eğitim kampüsleri kurulabilecek.
Talip Geylan, açıklamalarında özellikle proje okullarındaki yönetici atama süreçlerini de gündeme taşıdı.
Bu okullarda atamaların uzun süredir “keyfi” biçimde yapıldığını iddia eden Geylan, sistemin belirli grupların etkisi altında kaldığını savundu.
“Kafama göre yönetici atarım dönemine dönüşen bu uygulama artık son bulmalıdır,”
diyen Geylan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e açık bir çağrıda bulundu:
“Sayın Bakanımızdan beklentimiz net: Bu tabloya artık dur demelidir.”
Geylan ayrıca, “Emaneti ehline veriniz” ilahi emrine atıfta bulunarak, adaletli bir yönetici atama sisteminin hem dini hem vicdani bir sorumluluk olduğunu vurguladı.
Akademi Modeli Ne Getirir, Ne Götürür?
Yeni sistemin hayata geçirilmesiyle birlikte, yönetici atamalarında köklü bir dönüşüm yaşanabilir.
Uzmanlara göre bu model, hem avantajları hem riskleri beraberinde getirecek:
Eğitim yönetimi uzmanları, bu adımı “doğru yönde bir reform” olarak değerlendiriyor ancak uyarıyorlar:
“Sorun sistemin adında değil, uygulamasında.
Eğer Akademi, gerçekten objektif, ölçülebilir, liyakat temelli bir modelle çalışırsa eğitimde yeni bir çağ açabilir.
Ancak aksi olursa, sadece tabelası değişen bir sistemle karşı karşıya kalırız.”
MEB kaynakları, Akademi modeline ilişkin yönetmelik hazırlıklarının sürdüğünü ve yıl sonuna kadar taslağın kamuoyu ile paylaşılabileceğini belirtiyor.
Yeni sistemin yürürlüğe girmesiyle birlikte, 2026 yılı itibarıyla ilk yönetici atamalarının Akademi mezunları arasından yapılması planlanıyor.
Ayrıca, mevcut yöneticiler için de “hizmet içi akademik eğitim” şartının getirilmesi gündemde.
Bu sayede, sistemde hem yeni hem deneyimli yöneticiler aynı standartlarda değerlendirilecek.
MEB’in bu adımı, eğitim sisteminin yönetim kalitesini artırma potansiyeli taşıyor.
Ancak Talip Geylan’ın vurguladığı gibi, “değişim” sadece isimle değil, vicdanla yapılmalı.
Eğer liyakat, şeffaflık ve adalet temeline oturmazsa, Akademi sistemi de önceki modeller gibi eleştirilerin hedefi olmaktan kurtulamayacak.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.