14243,21%0,70
42,73% 0,04
50,25% 0,15
5952,10% -0,17
9603,36% 0,00
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredatı, Bilişim Teknolojileri derslerini ciddi şekilde azaltarak binlerce öğretmeni norm fazlası riskiyle karşı karşıya bıraktı. Yapay zekânın yükseldiği bir dönemde alınan bu karar, eğitim camiasında büyük bir şaşkınlık yarattı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" kapsamında hayata geçirdiği yeni müfredat, eğitim camiasında büyük bir tartışma başlattı. Bilişim Teknolojileri ders saatlerinin radikal bir şekilde düşürülmesi, bu branşta görev yapan binlerce öğretmeni 'norm fazlası' olma ve kariyer belirsizliği yaşama riskiyle yüz yüze bıraktı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamında yaptığı müfredat değişikliği, Bilişim Teknolojileri öğretmenlerini doğrudan etkileyecek ciddi bir sorunu gündeme getirdi. Yeni düzenleme ile ortaokul ve liselerde Bilişim Teknolojileri ders saatlerinin düşürülmesi, binlerce öğretmenin norm fazlası konumuna düşme tehlikesini beraberinde getirdi.
Eğitim camiasında büyük yankı uyandıran bu karar, özellikle yapay zekâ ve dijital dönüşüm çağında atılan geri adım olarak değerlendiriliyor. Kodlama, yazılım, siber güvenlik ve yapay zekâ gibi alanlarda öğrencilerin yetkinlik kazanması beklenirken, bu derslerin azaltılması hem öğretmenleri hem de velileri endişelendirdi.
MEB, yeni müfredatın amacını “bilgiyi ezberleyen değil, bilgiye ulaşmayı bilen, erdemli bireyler yetiştirmek” şeklinde açıklıyor. Ancak dijital çağın olmazsa olmazı olan bilişim derslerinin azaltılması bu hedefle çelişkili bulundu.
Üstelik, eğitimciler arasında yeni açılacak yapay zekâ derslerine dahi bilişim alanında uzman öğretmenler yerine farklı branşlardan öğretmenlerin görevlendirilebileceği iddiaları tartışma yarattı. Bu durum, yıllardır bu alanda eğitim alan ve uzmanlaşan bilişim öğretmenlerinin mesleki motivasyonunu zedeleyebilir.
Ders saatlerinin düşmesi, birçok okulda bilişim öğretmenlerini “norm fazlası” konumuna düşürme riski taşıyor. Bu da öğretmenlerin tayin beklemek zorunda kalmasına veya mesleklerinden uzaklaşmasına yol açabilir.
Öte yandan, milyonlarca liralık yatırımla donatılan bilgisayar laboratuvarlarının nasıl kullanılacağı da büyük bir soru işareti olarak öne çıkıyor. Derslerin azaltılmasıyla bu altyapının atıl hale gelmesi, kaynak israfı olarak değerlendiriliyor.
Dünyada gelişmiş ülkeler bilişim teknolojilerini, yazılımı ve yapay zekâyı stratejik bir güç olarak görürken, Türkiye’de bu derslerin geri plana itilmesi ülkenin gelecekteki rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir. Eğitim uzmanları, Türkiye’nin teknoloji üreten değil, teknoloji tüketen bir ülke konumuna düşme riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.
Bilişim Teknolojileri öğretmenleri ve eğitim sendikaları, Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunarak bu kararın yeniden değerlendirilmesini istedi. Eğitimciler, “Dijital çağda öğrencilerin bilgisayar, yazılım ve yapay zekâ becerilerinden mahrum bırakılması hem gençlerin geleceğini hem de ülkenin teknoloji politikalarını olumsuz etkileyecek” uyarısında bulundu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.