Öğretmen atamaları töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;

Milli Eğitim Bakanlığımızın kıymetli mensupları, saygı değer misafirler, değerli öğretmen adayları sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne milletin evine hepiniz hoşgeldiniz. Bugün eğitim kadromuza dahil olacak 20 bin öğretmenimizin atama töreni münasebetiyle bir aradayız. Eğitim ve meslek hayatınız açısından bu özel gününüzde sizlerle birlikte olmaktan, sevincinizi heyecanınızı paylaşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Atamasını yapacağımız 20 bin öğretmenimizin her birini şimdiden ayrı ayrı tebrik ediyorum.
Öğretmenlerimizin sayısını toplamda yaklaşık 1 milyon 10 bine çıkarmış oluyoruz. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimiz 2002 yılında bu sayı 526 bin civarındaydı. Hali hazırda görev yapan öğretmenlerimizin 750 bini bizim zamanımızda atanmıştır. Tabi bu arada emekli olanlar olmuştur fakat 750 bin öğretmeni bu arada biz atadık. Okullarımızdaki alt yapı ve öğretmen eksikliğinden dolayı derslerin çoğu maalesef boş geçiyordu.
Sadece ücra bölgelerde değil büyükşehir merkezlerinde bile evlatlarımız son derece sağlıksız, kalabalık sınıflarda eğitim görüyordu. Sınıfların şahsen bizim dönemlerimizi hatırlıyorum 60-70-80 kişi olduğu dönemler, böyle okuduk. Hatta hatta daha sonraları bu 100 kişiye felan Anadolu'nun birçok ilinde çıktı. Farklı sınıfların aynı derslikte eğitim aldığı, branş öğretmenine ulaşmanın adeta lüks sayıldığı bu tabloya biz son verdik. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında Türkiye olarak burası çok önemli OECD ortalamasını yakaladık. Boş geçen veya farklı branşlardan öğretmenlerin girdiği dersler sorununu neredeyse tamamen çözüme kavuşturduk.
Eğitim bütçemizi 10,3 milyar liradan burası da çok önemli son ilave ile birlikte 304 milyar liraya çıkartarak derslik sayımızı 343 binden alıp 613 bine yükselterek okullarımızı kütüphaneler, laboratuvarlar, çalışma atölyeleri ve spor salonları ile donatarak, ders kitaplarından yardımcı kaynaklara çocuklarımızın tüm ihtiyaçlarını ücretsiz karşılayarak, hasılı eğitim alanında ülkemizin ilerlemesine ket vuran engelleri tek tek kaldırarak son 20 yılda çok büyük bir dönüşüme imza attık.
Aynı şekilde 28 Şubat sürecinde kılık kıyafetlerinden dolayı sadece üniversite eğitim hakları değil istihdam hakları da ellerinden alınan kadınlarımıza yönelik adaletsizliği giderdek. Bugün okullarımızda aktif olarak çalışan 1 milyonu aşkın öğretmenimizin yüzde 60'ını kadınlarımız oluşturuyor. Artık hiç bir kamu görevlimiz inanç değerleri ile iş hayatı hassasiyetleri ile mesleği arasında bir tercih yapmaya zorlanmıyor. Ülkemize ve milletimize hizmet etmek isteyen herkes özgürce, herhangi bir kısıtlamaya, haksızlığa uğramadan bu vazifesini yerine getirebiliyor.
Öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerini kolaylaştırma, sosyal ve mali haklarını güçlendirme noktasında da önemli iyileştirmelere gittik. Bizden önce iktidarlar yıllarca öğretmenlik meslek kanunu üzerinden siyaset yaptı. Hemen hemen tüm milli eğitim şuralarında tavsiye olarak ifade edildiği halde öğretmenlerimizin bu meşru talepleri maalesef yerine getirilmedi. Yaklaşık 60 yıldır sürüncemede bırakılan bu meseleyi hamdolsun Meclisimizle birlikte yine biz çözdük.
Bu sene yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu sayesinde artık öğretmenlerimiz müstakil bir meslek kanununa kavuştular. Öğretmenliği uzman ve başöğretmen ünvanlarıyla kariyer mesleği haline getirerek öğretmenlerimize ilave mali haklar da tanıdık. Uzman ve başöğretmenlik şartları taşıyanların yüzde 95'ini oluşturan toplam 614 bin 445 öğretmenimizin bunun için başvuru yaptığını görüyoruz. Bu öğretmenlerimizin hemen hepsi kendilerine yeni ufuklar, yeni bilgiler kazandırdığı inandığım seminer programını başarıyla tamamladılar. Yüksek lisans ve doktora yapmış 90 bine yakın öğretmenimiz ise zaten sınavdan muaflar. Tüm öğretmenlerimizin bu süreci en güzel şekilde Milli Eğitim camiamıza yakışır bir olgunlukla hitama erdireceğine inanıyorum.
Tabi bütün bu kazanımlar ülkemizde birilerini rahatsız ediyor. Tek umutlarını milletin ve ülkenin başındaki kara bulutların çoğalmasına bağlayanlar her müspet adım gibi bunu da işlerine sindiremiyorlar. Açıkçası öğretmenlerimizle birlikte öğrencilerimizin hatta topyekün eğitim sistemimizin faydasına olan böyle bir meseleyi dahi istismar edenleri görmekten ülkemiz adına hicap duyuyorum. Türkiye'ye dair elle tutulur hiç bir projeleri olmayanların yaptığı boykot çağrısı öğretmenlerimizi siyasi malzeme olarak kullanmayı amaçlayan tamamen art niyetli bir girişimdir. Bırakın artık bu boykotu felan nedir bunlar? Siz eğitim öğretim mimarı mısınız? yoksa sokaklarda caddelerde çapulcu olarak dolaşanlar mısınız? Bize yavruları ile yavrularımız ile haşır neşir olacak öğretmenler lazım.