Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu haftaki cuma hutbesinde din istismarına değinildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan cuma hutbesinde şu ifadelere yer verildi:
"Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; başka yollara sapmayın. Sonra onlar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınasınız diye Allah bunları size emretti."
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: "Sözlerin en doğrusu, Allah'ın kitabıdır. Rehberliğin en güzeli, Muhammed'in rehberliğidir."
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam; insana Rabbini tanıtmak, var oluş gayesini bildirmek, dünya ve ahiret saadetini temin etmek için gönderilmiştir. İslam, Kur'an'ın rehberliğinde, Peygamberimizin örnekliğinde şekillenmiş değerler ve kurallar bütünüdür. Müminler öteden beri bu değerlere sımsıkı sarılmış, bu kurallara uyarak İslam'ı doğru anlamak, doğru anlatmak ve doğru yaşamak için gayret göstermiştir. Ne var ki hak, hakikat ve istikamet dini olan İslam'ı dünyevi çıkarları uğruna istismar etmeye çalışanlar da dünden bugüne var olagelmiştir.
Kıymetli Müslümanlar!
Din istismarı, dinin manevi otoritesini kullanarak maddi kazanç, güç, şöhret ve makam elde etmektir. Dini istismar edenler, Allah'la ve Peygamberimizle görüştüklerini iddia ederek insanların iradelerini teslim almaya yeltenir. Hatasız ve masum oldukları yalanıyla kendilerini hakikatin yegâne temsilcisi gibi göstermeye çalışır. Sözde keramet ve rüyalarla, bidat ve hurafelerle saf Müslümanları yönetmek ister. Şifa dağıtma, kısmet açma vaadiyle insanların çaresizliklerinden menfaat devşirir. Bilhassa gençleri hedef alarak toplumun heyecanını, hayal ve ideallerini, dini inanç ve duygularını sömürür.
Din istismarcıları, kendileri gibi düşünmeyenleri dışlar, mutlak itaat göstermeyenleri ötekileştirir, hatta tekfir eder. Kendilerine kayıtsız şartsız bağlılığı şart koşarak aile, millet, kültür ve kimlik bağlarını zayıflatır. Menfaati uğruna yalanı, ikiyüzlülüğü, hırsızlığı, şantajı, şiddeti meşru görür. Sonuçta hem kendisi sırat-ı müstakimden sapar, hem de başkalarını saptırır.
Değerli Müminler!
Din istismarı karşısında her birimize düşen ferasetli ve basiretli davranmaktır. İstismar hareketleriyle samimi gayretleri birbirinden ayırt etmek için teyakkuzda olmaktır. Yüzyıllardır bu topraklarda dini hayatımızı besleyen güçlü ve güvenilir maneviyat damarlarımızı tanımaktır. İslam'ı tahrif ve istismar etmek isteyenlerin bir amacının da köklü Anadolu irfanına zarar vermek olduğunu unutmamaktır.
Şu da bir gerçektir ki inancı ve dini değerleri üzerinden insanları aldatmak nasıl din istismarı ise iftira, hakaret ve ithamlarla Müslümanların tamamını zan altında bırakmak, İslam hakkında korku ve nefret oluşturmak da aynı şekilde din istismarıdır.
Değerli Müminler!
Son ve mükemmel dinin mensupları olarak Cenab-ı Hak bize akıl ve irade ihsan etmiştir. Dinimizin değişmez ilkeleri, kültürümüzün değerleri ve 14 asırlık sağlam bir ilim geleneğimiz vardır. Bunların kıymetini bilelim ve hazinelerimizi heba etmeyelim. İstismara fırsat vermemek için dinimizi uzman kişilerden, iyi niyetli ve sağlam kaynaklardan öğrenelim. Ölçümüz daima Kur'an-ı Kerim'in değişmez hakikatleri ve Peygamberimizin sünnet-i seniyyesi olsun."
(İHA)