İşte Sedat DEĞER'in kaleme aldığı zamanamıza da ışık tutan yazısı;

Bir Çağ kapatıp bir çağ açılmasına vesile olan Fatih Sultan Mehmet Han’dan bahsederken onu yetiştiren hocaların hocası Akşemseddin gibi bir üstadı unutmamak gerekir. Akşemseddin, tarihe damga vurmuş  Fatih Sultan Mehmet Han gibi bir kişiyle özdeşleşmiş ve önemli kişilerin yetiştirilmesinde eğitimcinin rolünün ne kadar da büyük ve önemli olduğunun göstergesi haline gelmiş büyük bir eğitimcidir.Tabi burada önemli olan noktalardan biri ise bir cihan fatihini yetiştiren eğitimciye gerekli olanak ve gereksinimlerinin sağlanarak eğitimde had safhaya ulaşılması nitelendirilebilir.Hatta ve hatta Fatih Sultan Mehmet Han Akşemseddin arasındaki eğitim ilişkisine baktığımızda eğitimciye gerekli değerin gösterilmesinin eğitimde eğitici ve eğitilen arasında önemli kısasların başında geldiği söylenebilir.

Bu yüzden,bir öğretmenin(hocanın) gerekli değer ve saygıyı görmesi konusunda çokça dilden dile dolaşan herkesin bildiği ama büyük bir ders niteliğinde hikâyeden bahsetmek istiyorum;

Fatih Sultan Mehmet Han’ın çocukken çok yaramaz bir öğrenci olduğu söylenir.Sonuçta her ne kadar büyüdüğünde dünya tarihine ismini altın harflerle kazıyıp cihan fatihi olsa da o da her çocuk gibi çocuktu en nihayetinde. Derslerde yapmış olduğu şımarıklıklarla Fatih Sultan Mehmet Han Hocası Akşemseddin’i çileden çıkarırmış. Hocası kendisine kızdığı zaman ise hemen “Ben Padişahın oğluyum bana bir şey yapamazsın” deyip tehdit de ediyordu. Ama Padişaha şikâyet etmeyi edepsizlik sayan Akşemseddin, durumu II. Murat’a anlatamıyordu tabi ki. Ancak gün geldi artık küçük Mehmet’in yaptığı yaramazlıklar çekilmez hale geldi. Bunun üzerine hocaların hocası Akşemseddin destur dileyip II. Murat’ın huzuruna çıktı. “Padişahım size bir hususu arz edeceğim ancak hayâ ediyorum” deyince II. Murat “Buyur çekinmeden anlatabilirsin” dedi. Bu söz Akşemseddin’i rahatlattı ve başladı olayı anlatmaya. Padişahım oğlunuz, ciğer pareniz Fatih çok yaramaz, onun yaramazlıkları yüzünden ders işleyemiyorum, kendisine kızdığım zamanda hemen sizinle beni tehdit ediyor deyince II. Murat Akşemseddin’in yanına gelerek kulağına bir şeyler fısıldar. II. Murad’ın kulağına söylediği sözleri duyan Akşemseddin çok şaşırdı. Bu ne plandı, mümkün değildi bu planı uygulamak. Akşemseddin plan konusundaki rahatsızlığını padişaha ilettiyse de Padişah onu dinlemedi ve bu iş olacak dedi.

           Ertesi gün yine derste Fatih Sultan Mehmet yaramazlık yapıyordu. Akşemseddin’in uyarısına aynı tehdit cevabını verdiği sırada Padişah (II. Murad) ansızın kapıyı açıp içeri girdi. Bu olay karşısında Akşemseddin hiddetlenerek Padişaha bağırdı ve bir tokat atarak, bu şekilde sınıfa giremeyeceğini izin istemesi gerektiğini söyleyerek derhal dışarı çıkmasını istedi. Padişah mahcup bir şekilde boynunu bükerek özür diledi ve dışarı çıktı.

            Olaylar karşısında Fatih Sultan Mehmet’in nutku tutulmuş ve ne yapacağını şaşırmıştı. Güvendiği babası tokat yemişti. Fatih Sultan Mehmet allak bullak olmuştu. Az sonra kapı vuruldu ve Padişah mahçup bir şekilde içeri özür dileyerek girdi. Plan muhteşem bir şekilde işlemişti. O günden sonra Fatih Sultan Mehmet asla yaramazlık yapmadı. Çünkü güvendiği dağlara kar yağmıştı.

İşte Akşemsettinin kulağına fısıldanan muhteşem plan,işte onlar, işte biz….Koskoca padişah sırf çocuğunu terbiyesi için gözünü kırpmadan tokat yemeği göze almıştı… Tabi bu kıssasda gerçekleşen tokada mecazi anlam yükleyerek anlamlandırmak gerekir ve buna uygun sonuçlar çıkarmamız gerekir.

 Yukarıda anlatılan olayda tokat meselesini sembolik olarak algılayıp bir öğrencinin eğitimine verilen önemin ve padişahın bile sahip olmuş olduğu kültürün nasıl da ince bir naiflikte olduğunu görmemiz lazım. Nitekim de hocaların hocası ile eğitim alan işte o çocuk yani Fatih Sultan Mehmet Han büyüyor ve çağ kapatıp çağ atlatacak bir insan haline geliyor.

Saygılar

Sedat DEGER

Eğitimci Yazar