Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, insani yardım çalışanları ve BM personeline yönelik saldırılarda ciddi artış olduğu uyarısında bulunarak, söz konusu saldırılar için hesap verilmesini talep etti.

BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) 2730 sayılı karar uyarınca insani yardım çalışanları ve BM personelinin korunmasına ilişkin oturum düzenlendi.

Burada üye ülkeleri bilgilendiren BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) İnsani Yardım Finansman ve Kaynak Nakil Birimi Direktörü Lisa Doughten, bu konunun tüm insani yardım topluluğu gibi kendisi için de kişisel olduğunu, görev süresi boyunca meslektaşları ve arkadaşlarını kaybettiğini söyledi.

- "Daha önce benzeri görülmemiş düzeyde artış Gazze'deki durumdan kaynaklanıyor"

Doughten, özellikle son 2 yılda durumun korkunç bir şekilde kötüleştiğine işaret ederek, 2023 yılında 20 farklı ülkede 280 insani yardım çalışanının hayatını kaybettiğini bildirdi.

Bunun 2022 yılına göre yüzde 137 artışa tekabül ettiğini kaydeden Doughten, aynı zamanda bazı insani yardım çalışanlarının da yaralandığını, kaçırıldığını ya da keyfi olarak gözaltına alındığını ifade etti.

Doughten, "İnsani yardım çalışanlarındaki kayıp sayılarında daha önce benzeri görülmemiş düzeydeki artış Gazze'deki durumdan kaynaklanıyor." dedi.

7 Ekim 2023'ün ardından çoğu BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansından (UNRWA) olmak üzere 330 insani yardım çalışanının hayatını kaybettiğini aktaran Doughten, bunun insani yardım çalışanlarının hayatına saygı gösterilmediğine işaret ettiğini dile getirdi.

Doughten, yakın tarihte buna benzer bir durum olmadığının altını çizerek, "İlk mesajım, lütfen Gazze'deki meslektaşlarımı korumaya destek verin." diye konuştu.

Şiddet azalmadan ve uluslararası insancıl hukuka saygı duyulmadan Gazze'de insani yardım personelinin korunamayacağını belirten Doughten, BMGK'nın açık bir şekilde insani yardım çalışanlarına yönelik şiddeti kınaması, hesap verilebilirliği sağlaması ve kurbanlara daha fazla destek vermesi gerektiğini kaydetti.

Doughten, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların kınanması hususunda yanlış bilgi, dezenformasyon ve nefret söylemiyle de mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, UNRWA'ya yapıldığı gibi diğer BM personeli ve ajanslarına yönelik kabul edilemez kampanyalar ve yasal uygulamalara karşı çıkılması gerektiğinin altını çizdi.

İsveç'te Suriyeliler, Baas rejiminin devrilmesini sevinçle karşıladı İsveç'te Suriyeliler, Baas rejiminin devrilmesini sevinçle karşıladı

Hesap verilebilirliğin sağlanmasının önemine dikkati çeken Doughten, ciddi ihlaller için daha sistematik ve evrensel bir hesap verilebilirliğin sağlanması gerektiğini dile getirdi.

Saldırıya uğrayan insani yardım çalışanlarına daha fazla destek verilmesine ilişkin ise Doughten, uluslararası toplum ve ortakların söz konusu kişilere daha fazla söz hakkı ve küresel tartışmalara katılma imkanı vermesi gerektiğini ifade etti.

Doughten, "Uluslararası hukuka saygı, müzakereye açık değildir. İnsani yardım çalışanlarına yönelik suçların cezasız kalması sonlanmalı, sesleri bu Konsey dahil en yüksek düzeylerde duyulmalıdır." ifadelerini kullandı.

- "Hiçbir kişi ya da BM personelinin ihtilaf nedeniyle hayatı alt üst edilmemeli"

BM Güvenlik ve Emniyetten Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Gilles Michaud, "Hayatlarını muhtaç olanlara adayanları korumak için ortak eyleme ihtiyacımız var." dedi.

Michaud, bunun sadece ahlaki bir yükümlülük olmadığına işaret ederek, aynı zamanda BMGK tarafından verilen görevin başarı için de kilit öneme sahip olduğunu söyledi.

BM'nin güvenlik ve emniyetten sorumlu biriminin yaklaşık 20 yıl önce kurulduğunda genel tehdidin devlet dışı aktörler olduğunu kaydeden Michaud, "Bugün çok daha karmaşık ve yüksek riskli bölgelerde çalışıyoruz. BM ve insani yardım personeline yönelik tehditler devlet aktörlerinden de geliyor." bilgisini verdi.

Michaud, daha önce görülmemiş düzeyde çok sayıda krizle mücadele etmeye çalıştıklarını ifade etti.

"Gazze'deki ihtilaf bizi kabul edilebilir risk düzeyinin sınırına getirdi." diyen Michaud, Gazze'deki durumun BM personeli ve aileleri üzerinde derin psikolojik-sosyolojik etki bıraktığını dile getirdi.

Michaud, Lübnan'da da durumun aynı olduğunu belirterek, çok sayıda BM personelinin evlerini terk etmek zorunda kalmalarına rağmen BM'ye ve Lübnan halkına hizmet etmeye devam ettiğini kaydetti.

"Hiçbir kişi ya da BM personelinin ihtilaf nedeniyle hayatı alt üst edilmemeli." diyen Michaud, aynı zamanda bu kişilerin gösterdiği dayanıklılığın hafife alınmaması gerektiğini söyledi.

- "Hesap verilebilirlik eksikliği giderilmeli"

Michaud, insani yardım çalışanlarının "tahayyül edilemeyecek kişisel kayıplara" rağmen ön saflarda kalmaya devam ettiğini belirterek, "Meslektaşlarımızın tamamına gerçekten hayranlık duyuyorum. Onlar, büyük zorluklara rağmen dayanıklılık ve bağlılığı temsil ediyorlar." diye konuştu.

İnsani yardım çalışanlarının yardım operasyonlarının "belkemiği" olduğunun altını çizen Michaud, "İnsani yardım çalışanları, koşulsuz desteğimizi ve en etkili güvenlik önlemleriyle korunmayı hak etmektedirler." ifadelerini kullandı.

Michaud, "En büyük endişem, insani yardım çalışanlarına ve BM personeline yönelik şiddet konusunda derin bir hesap verebilirlik eksikliğidir. Şimdi her zamankinden daha fazla harekete geçmeniz gereken nokta burasıdır." dedi.

BM üye ülkelerinin personelin güvenliği, emniyeti ile tesislerin korunmasından birincil derecede sorumlu olduğunun altını çizen Michaud, "Tek korkum, uluslararası toplumun, insani yardım çalışanlarının her gün nihai fedakarlık riskini göze alarak işe gitmesini sıradan bir durum olarak kabul etmesidir. Bu Konsey, bunun kabul edilmemesi ve edilmeyeceği yönündeki kararlılığını yeniden teyit etmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: aa