Mültecilerin savaştan kaçarak sığındıkları ülkede verdikleri yaşam mücadelesinin anlaşılmasını vurgulayarak:

Sosyal yardımlarla hayatta kalmayı başarmak, başlı başına bir problemdir. O bakımdan o insanları hayata daha sıkı bağlayacak, onlara el uzatacak bir imkanın olması lazım. O imkan, onların iş gücüne katılımını sağlamaktır. Bunun için bu ve benzeri projeler çok değerli." diye konuştu.

Bakan Bilgin konuşmasına şöyle devam etti ; 

Türkiye'de bu ülkelerden gelen yaklaşık 4-5 milyon civarında insan bulunmaktadır. Bu, başlı başına bir sosyal problemdir ama Türkiye bunu yönetiyor. Türkiye bugün kişi başına düşen milli geliri 10 bin dolar civarında olan, 1 trilyon dolarlık milli gelirin eşiğinde olan bir ülke, Avrupa'nın büyük ülkelerinin birçoğuyla kıyaslanmayacak imkanlarına rağmen bu sosyal sorumluluğu en fazla üstlenmiş olan ülke. İnsani yardım konusunda Türkiye, dünyanın önde gelen ülkesi. Milli gelir açısında bakıldığında ise 1. ülkesi. Tabii bu sorumluluğu yerine getirmenin sebep olduğu zorluklar var.

AB, Dünya Bankası ve uluslararası çeşitli fonların bu sürece katkı yapmasını çok değerli buluyoruz. Bu insanları hayata tutunduracak en önemli şey, onların iş sürecinde olmaları, üretim sürecine katılmaları. Yardımlara bağımlılığı da düşündüğümüzde, iş yapacakların bütün potansiyellerinin köreldiği bir tablo ortaya çıkıyor. Elbette yardımlar devam etmeli ama özellikle gençler başta olmak üzere çalışabilir olanların iş gücüne katılımı fevkalade önemli. Bu onların hayatlarını etkileyecek kazanımlar elde etmelerini sağlayacak. Suriye'den gelen insanlar Türkiye'de iş gücüne katılarak hayatlarını sürdürmeye kendi imkanlarıyla, kendi emekleriyle katkı sağlayacaktır. Bunun yanında yarın ülkelerine döndükleri zaman meslek sahibi olacaklar. Bir işin yapım sürecinde yer aldıkları için o işin nasıl yapılacağını bilecekler. Bu anlamda da bu projeler çok anlamlı.