20-25 Eylül 1937 tarihleri arasında yapılan II. Türk Tarih Kongresi’ne Gelibolu Orta Okulu Tarih Öğretmeni olarak katılmış bulunuyordum. Dolmabahçe Sarayı’nda Kongre çalışmaları devam ederken Afet İnan Hanım, beni bir gün Atatürk’e şöyle tanıttı:
-          “Size, çiçeği burnunda bir Tarih Öğretmeni tanıtmak istiyorum.”
 
Atatürk, bu söz üzerine dedi ki;
-          “ocuk, sen geç kalmışsın, ben, onu tanıyorum.”
 
Ben de:
-          “Paşam, ben emrinizi yerine getirdim ve Tarih Öğretmeni olarak hizmetinizdeyim.” dedim.
 
Atatürk:
-          “Bak, öğretmen okulu eğitim için yeterli değil, görev şimdi başlıyor. Şunu iyi bil ki, çok iyi bir öğretmen olacaksın. ok okuyacaksın. Sen, zaten okuyorsun; ama, daha çok okuyacaksın. Öğrencilerini yarınlarımıza çok daha iyi yetiştireceksin. Onlara, Kurtuluş Savaşı’nı çok iyi öğreteceksin. Ve bu arada anakkale Savaşları’nı da öğretmeyi sakın unutma !” dedi.
 
Ben:
-          “Efendim, biliyorsunuz, ben Geliboluluyum.” dedim.
 
Atatürk:
-          “Evet, biliyorum. Bak, çocuk; bunu neden söylüyorum? Bizi, bu günlere getiren anakkale Savaşları’dır. Eğer biz o savaşları kaybetmiş olsaydık, bugünkü bağımsız dünya toplulukları şimdiki gibi olmayacaktı.” diye konuşmasına devam etti.
 
Ben ise:
-          “Tamam, Paşam! Emredersiniz!” şeklinde karşılık veriyordum.
 
Atatürk, sözlerine şunları da ekledi:
-          “Bak, çocuk; sana bir şey daha söyleyeceğim: Hep birlikte başardığımız inkılâpları ve onun temeli olan ilkeleri sen yaşatacaksın. Gerektiğinde de bunlar için mücadele edeceksin. Bunları sakın ha, unutma!”
 
Ben:
-          “Paşam, nasıl unuturum? Cumhuriyeti nasıl kazandık? Siz, Yüce Kahraman Atatürk’sünüz.” diye cevap verdim.
 
Atatürk, sözlerini şöyle bitirdi:
-          “Biliyorum, ama yine de unutma diyorum!”
  
25 Eylül 1937, Cumartesi
            
            Kaynak: Dr. Tülay Duran,  Türk Tarihi Araştırmalar Vakfı